Fırsat eşitsizliğinin olmadığı, bilimsel, yaratıcı, sorgulayıcı ve katılımcı bir eğitim sisteminde yetişmiş bireylerin oluşturacağı bir topluma ulaşmak vizyonuyla 1995 tarihinde kurulan EÇEV’in Yönetim Kurulu Başkanı Yıldız Ünsal vakfın çalışmalarını, projelerini, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasında eğitim vakıflarının ve derneklerinin oynadığı rolü ve bağışların sürdürülebilir olmasının önemini Gözlem Gazetesi’ne anlattı. EÇEV’de yönetim kurulu başkanlığı görevini 2 yıldır yürüten ve son yapılan genel kurulda yeniden göreve seçilen Ünsal, Türkiye’nin eğitim sistemine dair değerlendirmeler yaparak, atılması gereken adımları paylaştı.
Vakıf, 30 bini aşkın öğrenciye dokundu
Çocukların ve gençlerin, düşünen, sorgulayan, toplumla barış içinde yaşayan, üretken, hayat boyu öğrenmeye inanan ve modern dünyanın ihtiyaç duyduğu donanımlara sahip bireyler olarak topluma katılmalarına destek olmak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Ünsal, vakfın, kuruluşundan bu yana, 30 binden fazla başarılı ve ihtiyaç sahibi ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencisine karşılıksız burs ve eğitim desteği verdiğini söyledi.
Burs programı
EÇEV’in çocuklara ve gençlere desteğini iki temel şekilde verdiğini aktaran Ünsal, bunlardan birinin bursluluk programı; diğerinin ise etkinlik merkezleri olduğunu dile getirdi. Ünsal, “Vakfımızın bu konudaki ‘öğrencilere maddi yardım sağlama’nın ötesine ulaşan bakışının fark yarattığını ve bursluluk programını farklı yere taşıdığına inanıyoruz. Bizler, EÇEV’de, değişim ve dönüşüm yaratmanın gençlerle uzun dönemli nitelikli iletişim ve etkileşim içinde olmakla gerçekleşebileceğine inandığımız için, burs programımızı, gençlerimize maddi destek sağlamanın yanı sıra, yıl boyunca devam eden bir kişisel gelişim programıyla da destekliyoruz. EÇEV burs programına dahil olan her öğrenci eğitim-öğretim yılı boyunca Eylül-Haziran döneminde 10 ay süreyle -karşılıksız- aylık eğitim bursu alıyor ve kendi yaş grubuna uygun olarak tasarlanmış bir kişisel gelişim programına dahil oluyor. Her öğrencinin her ay en az bir kültür, sanat, bilim veya spor etkinliğine katılmasını öngören bu programda kişisel gelişim seminerleri, sinema, tiyatro, konser, sergi vb. kültür-sanat etkinlikleri, geziler, meslek tanıtım günü, gönüllülük, sosyal sorumluluk ve farkındalık çalışmaları gibi etkinlikler yer alıyor” dedi.
Her yıl 500 bursiyer öğrenci
Burs programına dahil edilecek öğrencilerin, bireysel başvuru sonrasında, yüz yüze görüşmelerle, öğrencinin başarı ve ihtiyaçlılık durumu değerlendirilerek seçildiğini belirten Ünsal, “Bursluluk kriterlerini sağlayan öğrencilerimize desteğimiz üniversiteden mezun olana kadar sürüyor. EÇEV her yıl ilkokuldan üniversiteye kadar 500’den fazla öğrenciyi burs programından yararlandırıyor. Vakfımız, tüm eğitime destek faaliyetlerini olduğu gibi, burs programını da bağışçı ve destekçilerinin katkılarıyla gerçekleştiriyor” diye konuştu.
EÇEV’in İzmir’de iki, Salihli’de bir olmak üzere toplam üç ‘Etkinlik Merkezi’ bulunduğunu aktaran Ünsal, “Etkinlik Merkezlerimiz dezavantajlı bölgelerde konumlanmış durumda. Merkezlerden ilkokul ve ortaokul öğrencileri yararlanıyor. Bu öğrenciler, merkezlerimizde ailelerinin ve okullarının kısıtlı olanakları ile erişemedikleri, kültür, sanat, spor, bilim alanlarında çok çeşitli etkinliklere ve atölye çalışmalarına katılıyorlar” ifadelerini kullandı.
“Amacımız bir yol sunabilmek”
EÇEV’in amacının gençlere ve çocuklara eğitimde fırsat eşitliği sağlamak olduğunu vurgulayan Ünsal, “O yüzden imkanları kısıtlı öğrencilerimize ulaşmaya çalışıyoruz. Yapılacak çok iş var. Biz de bu öğrencilerimize hem burs desteği hem de etkinlik merkezlerimizde kişisel eğitimler veriyoruz. Bir tek burs vermekle olmuyor, çocuğu toplumsal hayata hazırlamak da çok önemli. Bu kapsamda sadece çocuklara değil, çocukları eğiten öğretmenlere de çeşitli eğitimler veriyoruz. Yaptığımız işleri büyütmeye, daha çok çocuğa ulaşmaya çalışıyoruz.Ne kadar çok çocuğa ulaşırsak toplumdao kadar fark yaratılacak. Amacımız, çocukları çaresiz hayatından çıkarıp, hiç değilse bir yol sunabilmek” dedi.
“Bağışlarda sürdürülebilirlik önemli”
Vakfın aracı rol üstlendiğini, çocuklara ve gençlere destek olabilmek adına kaynak yaratmak zorunda olduğunu vurgulayan Ünsal, “Kaynak ancak bireysel ya da kurumsal bağışlarla ya da etkinliklerle yaratılabiliyor. Topladığımız bağışları, o sene içinde kullanmak durumundayız. O yüzden her sene sıfırdan başlıyoruz” diye konuştu. Eğitim vakıfları ve dernekleri için bağışların sürdürülebilir olmasının çok büyük önem taşıdığının altını çizen Ünsal, “Çünkü çocuklarla ilkokulda da tanışabiliyoruz, üniversitede de. O çocuğun eğitim hayatı yıllarca da sürebiliyor, 1 yıl da. Ama o çocuk gidiyor, bir yenisi geliyor. Ve her sene ulaşabildiğimiz çocukların sayısını artırmak istiyoruz. Daha çok çocuğa yararımız olsun istiyoruz. Sürdürülebilirlik en önemli konu. Biz İzmir’de kurulmuş bir vakıfız. Kurumsal bir yapıya ait bir vakıf da değiliz, kimseye bağımlı da değiliz. Bağışlar olmadığı zaman çok zorlanıyoruz. Çünkü o çocukları yarı yolda bırakmak istemiyoruz. O yüzden bağışlarda sürdürülebilirlik en önemli konu” ifadelerini kullandı.
“Edebiyat ödülü ALMA’ya adayız”
Vakfın hayata geçirdiği öne çıkan çalışmalardan söz eden Ünsal, İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri (ÇOGED) ve Yaratıcı Yenilikçi Öğretmen Seminerleri (YYÖS) hakkında bilgi verdi.
İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri (ÇOGED) etkinliğini çocukların iyi birer okur olarak yetişmelerini sağlamak amacıyla 2015 yılından beri düzenlediklerini aktaran Ünsal, “2015’te bir günlük seminerler dizisi olarak başlayan bu mütevazı etkinlik, her yıl biraz daha büyüdü, zenginleşti. Bu sene 9.’sunu yapacağız. Burada çocuk ve gençlik edebiyatına ilgi duyan hem öğretmen hem de çocuklar ve gençleri edebiyatçılarla buluşturuyoruz. ÇOGED’e şimdiye kadar İsveç, Fransa, İrlanda, İtalya ve Polonya’dan çocuk ve gençlik edebiyatı alanında uluslararası üne sahip konukları ağırlamış olmaktan gurur duyuyoruz. Bu sene çok önemli bir statü elde ettik. İsveçli çocuk kitapları yazarı Astrid Lindgren’in anısına verilen dünyanın prestijli edebiyat ödüllerinden ALMA’ya aday olarak gösterildik. Bu sene için Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği, 2023 ALMA ödülüne Türkiye’den, çocuk ve gençlik edebiyatı günleri etkinliğimizi ve EÇEV’i aday gösterdi. Kapsamlı bir anketten EÇEV’in aday olarak çıkması çok onur verici. Aday olmak bile edebiyat çevrelerinde bir prestij konusu, o yüzden çok mutlu olduk” diye konuştu.
Yaratıcı Yenilikçi Öğretmen Seminerleri’ni (YYÖS) öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunabilmek için 20 yıldır ulusal düzeyde yaptıklarını belirten Ünsal, “Öğretmenlerin sınıf içinde gerçekleştirdiği yaratıcı ve yenilikçi iyi uygulama örneklerini meslektaşlarıyla paylaştığı bu seminerler yılda bir kez düzenleniyor. Seminer kapsamında gerçekleştirilen sunum ve atölyelere her yıl yüzlerce öğretmen katılıyor. Pandemi döneminde üç yıl çevrimiçi düzenlenmenin ardından, sonuncusunu 8 Nisan’da yeniden yüz yüze gerçekleştirdiğimiz YYÖS’te 3 ana konuşmacı, 1 yönetici özel oturumu ve öğretmenlere yönelik 49 sunum yer aldı ve büyük ilgi gördü” dedi.
“Gezici eğitim aracımız yola çıkıyor”
‘Gezici eğitim aracı’ projesini mayıs ayında hayata geçireceklerini dile getiren Ünsal, “Artık EÇEV’in bir mobil aracı var. İveco’nun bize yaptığı bağışla temin edildi. Doğaya saygılı bu aracın içi eğitime uygun düzenlendi. İzmir içinde eğitimler veriyoruz fakat her yere ulaşamıyoruz. Biz bu aracı ulaşamadığımız köylere, kasabalara göndereceğiz. Oraya eğitimler götürmek istiyoruz. Sağlıklı yaşamdan, kodlamaya, kişisel gelişimden, tiyatroya çok sayıda eğitim vereceğiz. Türkiye Psikologlar Derneği ile beraber gezici aracımızda ihtiyacı olan depremzede gençlerimize ve çocuklarımıza destek olacağız. Bizim aracımızı kullanarak depremzede çocuklara ulaşıp gereken desteği verecekler. Bu aracımızı köy, kasaba gezdirmeyi hedefliyoruz. Bizim için çok önemli bir proje. Aracımız hazırlandı. Öncelikle Belediyenin yaptığı 23 Nisan etkinliklerinde kullanacağız. Mayıs başı itibari ile de aracımız yollara düşecek” dedi.
Depremzede öğrencilere burs desteği
Depremin ardından depremzede öğrencilere yönelik yaptıkları çalışmaları anlatan Ünsal, “Depremin yarattığı olağanüstü koşulları ve ihtiyaçları dikkate alarak, depremden etkilenen öğrencilerin eğitim hayatının kesintiye uğramaması amacıyla özel koşulları olan yeni bir burs fonu oluşturduk. Deprem sonrasında geçici veya temelli olarak İzmir’e yerleşmiş olan ve eğitimlerine devam eden öğrencilere Mart 2023 – Haziran 2024 döneminde 16 ay süreyle burs verilecek. Bu kapsamda yaptığımız çalışmanın ilk aşamasını sonuçlandırdık ve yeni bursiyerlerimize Mart ve Nisan ayını içeren ilk burs ödemelerini gerçekleştirdik” diye konuştu.
“Sistem sürekli değişiyor”
Türkiye’nin eğitim sistemi hakkında açıklamalarda bulunan Ünsal, atılması gereken adımları şu sözlerle anlattı:
“Türkiye’nin bir eğitim politikası olması gerekiyor. Birkaç senede bir değişen eğitim politikası değil de ayakları yere sağlam basan, tüm paydaşların fikri alınarak, ortak bir mutabakat yapılarak oluşturulmuş bir eğitim politikasına ihtiyacı var. Ve bu eğitim politikasının sürdürülebilir olması lazım. Birkaç senede bir sistem sürekli değiştiği için çocuklar da kendini bulamıyorlar. Tüm paydaşların hem fikir olduğu, büyük bir ön çalışmadan geçerek sürekliliği olacak bir eğitim politikası lazım bu ülkeye. En önemli şey bu. Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk yeni Türkiye Cumhuriyetini eğitim politikası ile şekillendirmiş. Ve o zaman çok yüksek bir ivme kazanmış bu ülke. Eğitim her şeyin başı. Bu depremde de eğitimin en önemli şey olduğunu gördük. Gerekli eğitimi almamış, gerekli liyakate sahip olmayan, gerekli sorumluluk bilincine sahip olmayan insanların çalışmalarının sonucunda bu yıkımı gördük. Ama o sorumluluk bilincinin eğitimini almış bir kişi olsaydı eğer, zaten bu binalar olmazdı. Ya da liyakatsiz bir kişiye o görev teslim edilmezdi. Bunlar da bir eğitim politikasının sonucu. Eğitim politikası bir bütün aslında. Mutlaka sürdürülebilir, ayakları yere sağlam basan, tüm toplumun mutabık olduğu ve bizi ileriki zamanlara taşıyacak bir eğitim politikası olması lazım.”
“Keşke eğitim eşit olsa…”
Eğitimde fırsat eşitliği için eğitim vakıflarının ve derneklerin önemli bir rol üstlendiğini belirten Ünsal, “Nüfusu fazla olan bir ülkeyiz, eğitim olanakları herkes için eşit değil. Gönül ister ki eğitimde fırsat eşitsizliği olmayan bir yerde olalım da bu eğitim vakıflarına hiç gerek kalmasın… Ama çok zor. Biz, kişiler ve kurumların sağladığı katkıları çocuklara ve gençlere yönlendirmek için aracı bir kurumuz. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Herkesin belli bir seviyede bilgiye, kültüre, akla, sorgulama özelliğine, kendine ve karşısındaki kişiye değer veren anlayışa, sorumluluk bilincine, kültüre, araştırma özelliğine sahip bireyler olması için çabalıyoruz” sözlerine yer verdi.
ŞULE BİLİR: ÇOK ÇOCUK VAR, KAYNAKLAR SINIRLI
EÇEV Genel Müdürü Şule Bilir de, vakfın çalışmalarına dair açıklamalarda bulundu. Başarılı ve maddi desteğe ihtiyacı olan çocuklara ulaşıp, destek olmaya çalıştıklarını belirten Bilir, “Sosyo-ekonomik olarak aileleri çok güçlü olmayan, eğitime devam etmekte zorlanan çocuklara ulaşmaya çalışıyoruz. Hak ettikleri eğitimi almaları ve hayata ulaşabilmeleri için gereken donanıma sahip olmayı hedefleyen ve bu yönde desteklenmeye ihtiyacı olan çocuklara ulaşmaya çalışıyoruz. Okul başarısı bizim için önemli. Çünkü çok çocuk var, kaynaklar çok sınırlı. Dolayısıyla bir kriter koymak gerekiyor. İyi bir eğitim almayı gerçekten isteyen, okuyarak kendini, geleceğini değiştirip dönüştürmeye hevesi olan, isteği olan çocuklara yönelmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Eğitim desteği önemli”
Çocukların ve gençlerin, donanımlı bireyler olarak topluma katılmalarına destek olmaya çalıştıklarını fakat bunun sadece maddi destek ile mümkün olmadığını belirten Bilir, bu nedenle kişisel gelişim etkinlikleri düzenlediklerini söyledi. Kişisel gelişim etkinliklerine dair bilgi veren Bilir, “Üniversiteli ve liseli bursiyer öğrencilerimizle her ay bir kişisel gelişim etkinliği yapıyoruz. Örneğin bunlar, sosyal, kültürel, sportif, sanatsal vb. birçok etkinlik olabiliyor. Yani bu çağın gereklerine uygun donanımda bireylerin yetişmesi için ihtiyaç duyacakları her şeyi onlara vermeye çalışıyoruz. İyi bir dünya vatandaşının sahip olması için beklenen özellikleri edinmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bu imkanlarla tanıştırmaya çalışıyoruz. Ailesinin olanakları el vermeyen ya da yaşadığı çevrede bu imkanlara ulaşamamış çocukların bizle yolculuk yaptıkları süreçte bu fırsatlarla tanışması, hobilerini keşfetmesi, yeni ufuklar kazanması, dünya görüşünün gelişmesini amaçlıyoruz” diye konuştu.
Depremzede psikososyal destek
Depremzede öğrenciler için kişisel gelişim etkinliklerini yeniden düzenlediklerini belirten Bilir, “Çocukların ve gençlerin bu travmayı atlatabilmeleri için normal hayat düzenlerine olabildiğince hızlı dönmelerini sağlamaya destek olmak hepimizin görevi. O yaş grubu için de normalleşme demek, düzenli bir şekilde eğitim almaya devam etmek, uzaktan eğitim değil de okula gitmek, arkadaşlarıyla bir arada olabilmek, sosyalleşebilmek demek. Biz ilkokul ortaokul ve liseli öğrencilerle yüz yüze çalışmaya devam ediyoruz. Üniversitedeki öğrenciler için burada olanlarla yüz yüze, olmayanlarla online olarak katılabilecekleri şekilde kişisel gelişim programındaki aylık etkinliklerimizi yeniden düzenledik. Ve tabii çok hızlı bir şekilde içeriklerini de değiştirmek zorunda kaldık. Psikososyal destek ağırlıklı yapıyoruz şimdiki çalışmalarımızı. Psikolog gönüllülerimiz var ya da iş birliği yaptığımız kurumlar hem küçük yaş gruplarına hem de üniversite öğrencilerine psikososyal destek içerikli eğitimler yapıyorlar. Onlara bu şekilde ulaşmaya çalışıyoruz. Eskiden bir etkinlik yapıyorduk, şimdi iki etkinlik yapıyoruz. Mesela birini psikososyal diğerini ise sosyal içerikli yapıyoruz. Yalnız olmadıklarını hissettirmek en önemlisi. Özellikle deprem bölgesindeki bursiyerlerimizle, öğrenci sorumlumuz devamlı iletişim halinde” ifadelerini kullandı.
Depremin ardından çocuklarla ve gençlerle temas kuran tüm çalışanlarının psikolojik ilkyardım eğitimi aldığını aktaran Bilir, “Çünkü bu dönemde doğru iletişim her şeyden önemli. Hem iletişim kurduğunuz kişiye doğru şekilde destek olabilmek, hem kendinizi bu süreçte güçlü ve işlevsel tutabilmek için eğitimlere çok önem vermek gerekiyor” diye konuştu.