Türkiye bir yandan seçime hazırlanırken, diğer yandan deprem felaketi sonrasındaki ilk bayramını kutluyor. Bu bayram, özellikle daha yaraları tam olarak sarılamayan deprem bölgesinde buruk geçecek. Cumhurbaşkanı adayları başta olmak üzere siyasi partilerin genel başkanları bayram günlerini deprem bölgesinde geçirecek.
Muhalefetin ortak adayı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması hedefini de içeren bir kalkınma hamlesi projesini açıkladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye genelinde 9 adet Özel Ekonomi Bölgesi ile 17 adet Tarım ve Hayvancılık Merkezi kuracaklarını açıkladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye genelinde 50 adet de üretim üssü kurmayı hedeflediklerini söyledi.
Vaatler hayata geçirilebilir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu, gerek farklı illerde yaptığı konuşmalarda gerekse evinin mutfağından yayınladığı kısa videolarda, deprem bölgesinde evinden olmuş vatandaşlara, yüksek enflasyon altında ezilen toplumu rahatlatmaya ve aynı zamanda kalıcı bir büyüme ve refah hedefleyen ekonomiye yönelik çeşitli vaatler açıklıyor. Her videosunda “birlikte kazanma”yı vurgulayan Kılıçdaroğlu’nun ekonomi alanında kalkınma politikaları, sosyal adalet ve uluslararası yatırımlar gibi çeşitli başlıklardaki vaatleri, uzmanlara göre ekonominin diğer alanlardaki reformlarla da desteklenmesi durumunda adım adım gerçekleşmesi mümkün görünüyor.
Kılıçdaroğlu’nun vaatleri arasında sadece kalkınma değil sosyal adaleti sağlamaya yönelik bazı adımlar bulunuyor. Emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin asgari ücret düzeyine çıkartılması, ihtiyaç sahibi ailelere her ay bir Cumhuriyet altını, depremzedelere verilecek yeni konutların ücretsiz teslim edilmesi gibi somut sözlerin yanı sıra Kılıçdaroğlu “beşli çete” olarak adlandırdığı holdinglere Hazine’den aktarıldığını söylediği paraları geri getireceğini de belirtiyor.
Millet İttifakı adayı en son cumartesi gecesi yayınladığı video ile kalkınma politikalarını genel hatlarıyla tahta önünde anlattı ve şu projeleri sıraladı: “Tüm Türkiye’yi kapsayacak, özel ekonomi bölgeleri oluşturacağız. 81 ilimizi dolaylı olarak etkileyen 9 özel ekonomi bölgesi, 17 tarım ve hayvancılık merkezi ve 50 üretim üssü kuracağız. İlk beş yılda 123 milyar dolar, 10 yılın sonunda da 300 milyar dolarlık yatırım yapılacak. Bu yatırımların yüzde 20’sini kamu kaynakları ile yapacağız. Büyükşehirlerden Anadolu’ya tersine göç başlayacak… İşsizlik oranı ilk beş yılda yüzde 5’in altına düşecek.”
Kılıçdaroğlu ayrıca son yıllarda Türkiye’den uzaklaşan yabancı yatırımların gelmesi için de yurtdışında görüşmeler yaptıklarını ve yatırımcıyı yeniden çekeceklerini söylüyor.
YSK, ‘Erdoğan kazandı’ derse…
Daha önce mühürsüz oyları geçerli sayıp, yerel seçimlerde de aynı zarftan çıkan 3 oyu kabul edip birini kabul etmeyen Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim gecesi bir oldu bitti ile ‘Erdoğan kazandı’ demesi ihtimaline karşı muhalefetin planının hazır olduğu belirtiliyor.
Sözcü’den Deniz Ayhan ve Başak Kaya’nın haberine göre; seçimlerde en önemli konulardan birini sandık güvenliği oluşturuyor. İYİ Parti Sandık Güvenliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Burcu Akçaru, neredeyse iki senedir seçimlere hazır olduklarını belirterek, yapacakları hakkında bilgi verdi. Akçaru, seçim günü erken saatlerde ajansların veya YSK’nın bir oldu-bitti ile “Erdoğan kazandı” demesi halinde ne yapacakları sorusu üzerine şunları söyledi:
İstanbul seçimlerinde de bunu yapmaya çalıştılar. Ancak gerçek sonuçlar elimizdeydi. Asıl sonuçları göstererek cevap verildi. İki yıldır bütün teşkilatlarımızla birlikte sandık ve seçim güvenliği planlarımızı yaptık.
İki yıl kadar önce sandık görevlilerini eğitecek kişilere eğitim vermiştik. Şimdi onlar sandık kurulu üyelerimize, müşahitlere eğitim veriyorlar. Tüm okullarda, tüm sandıklarda olmak üzere görevlendirme yapıyoruz.
Seçim gecesi sonuçları almak için İYİ Parti’ye özel bir akıllı telefon uygulaması geliştirdik. Partililerin kullanabileceği bu uygulamaya aynı zamanda bilgisayardan da sisteme girilebilecek. Sandık başındaki kişiler sonuçları bizimle paylaşacak, Yüksek Seçim Kurulu’ndan aldığımız verilerle karşılaştıracağız.
81 ilde sandık güvenliği
İYİ Parti Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk, seçim gecesi YSK’nın ya da ajansların Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı ilan etmesinin anlam ifade etmeyeceğini söyledi:
Halkta ‘Ne yaparsak yapalım bunlar gitmez’ tarzında bir eğilim olabiliyor. Milat olarak İstanbul seçimini görüyoruz. O zamanki gibi, ne yaparlarsa yapsınlar doğru şekilde düzenlenmiş ıslak imzalı tutanaklar elimizde olduğu sürece, sonucun değişme imkanı yok.
Biz oyun, sandığa yazıldığı şekilde çıkmasını istiyoruz. 190 bin civarında sandık var ülke genelinde. Altılı Masa’da bir seçim güvenliği masası kuruldu. Her yerde birbirimize destek vereceğiz ve 81 ildeki sandıkları koruyacağız. Sandıklarda yeterli sayıda görevli görevlendireceğiz.
Veri akışı üç kaynaktan
CHP Genel Başkan yardımcısı Onursal Adıgüzel, seçim güvenliği konusunda Millet İttifakı’nın birlikte çalıştığını, teknik alt yapının güncellendiğini, üç ayrı kaynaktan veri akışı sağlanacağını açıkladı. Adıgüzel alınan önlemleri şöyle anlattı:
Her sandıkta bir asil bir yedek görevli atamak için bir havuz oluşturduk. Şu ana kadar 290 bin civarı görevli atadık. 2018 ve 2019 seçimlerinde kullandığımız altyapımızı, hem mobil hem de web tabanlı uygulamalarımızı güncelledik.
Bizim herhangi bir ajansla seçim sonuçlarına ilişkin bir anlaşmamız yok. Bizim önceliğimiz seçim gecesi ıslak imza tutanaklarının tamamını temin etmek ve aldığımız veriler doğrultusunda kamuoyunu, vatandaşlarımızı doğru bilgilendirmek olacak.
Biz işimizi ne YSK’ya ne de devletin herhangi bir kurumuna bırakıyoruz. Çünkü YSK’ya güvenmiyoruz. Seçim günü seçim sonuçları bize üç ayrı kaynaktan gelecek. Birinci kaynak mobil, ikinci kaynak web, üçüncü kaynak ise YSK.
Mobil ve webden gelen sandık sonuçları ile YSK’dan her 3 dakikada bir aktarılan sandık sonuçları arasında yaşanabilecek en ufak bir tutarsızlık sistemlerimiz tarafından anında tespit edilecek ve ilgili tutarsızlığa ilişkin ‘redflag’ dediğimiz bir uyarı üretilerek sorumlularımızın ve avukatlarımızın ekranlarına düşecek. Bizdeki sandık sonuçları ile YSK sonuçları örtüşmüyor ise hukuki itiraz sürecini başlatacağız.
******
“YSK KAYBEDENLERİ KAZANMIŞ GİBİ GÖSTERİRSE BU HUKUKUN İNTİHARIDIR”
Eski Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem, seçim güvenliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdem, “YSK kaybedenleri de kazanmış gibi gösterirse bu hukukun intiharıdır. Bu intihara millet ittifakı itibar etmeyecek ve yine hukuki zeminlerde hakkını aramaya devam edecektir. Sokağa dökülmek, millet ittifakının taraftarlarının takip edeceği bir yol olamaz. Her şey hukuki zeminde olmalıdır. Bunun dışında yapılacak her şey anarşiye davet eder, haklıyı haksız duruma düşürür” dedi.
Erdem şu ifadeleri kullandı:
“Yargı denetiminde devam edecek olan seçim, seçime iştirak eden siyasi partilerin temsilcileri tarafından sandık dikkatle ve imtina ile gözlemlenmektedir. Sandıkta görev alan parti temsilcileri hatıra binaen değil, doğrunun yanında olmaları icap eder. Bu güvenliğin sağlanabilmesinde, her siyasi parti ve her vatandaş bir sorumluluk havasının içinde olması gerekir. Eğer bunlar sağlanabilirse o zaman sandık herhangi bir hileye, herhangi bir vesveseye itibar etmeden normal, meşru bir platformda çalışmasına devam eder ve sonuçlar da meşru olarak ilan edilir. Öncelikle şunu belirtmeye mecburuz: Her oyunu kullanan arkadaş, oyuna sahip çıkmanın bilincinde olmalıdır. Oyunun nereye gittiğini takip etmesi gerekmektedir. Bu da sandık başında bulunan arkadaşların görevidir. Bunlar yapıldığı zaman seçim sağlıklı olarak devam eder.
“Her şey hukuki zeminde olmalıdır”
Muhalefetin bugüne kadar olduğu gibi meşru platformlarda anayasa hukukunu seçim kanunu ve siyasi partiler kanununun çerçevesi içinde kalarak hakkını aramıştır. Demokrasiye inanan, hukuk devletini benimseyen her insanın yapacağı da budur. Sayın Kılıçdaroğlu ve Akşener’in birlikte hareketinde görüyoruz ki meşru platformlarında kendilerine düşen görev neyse bunu yapmakta kararlıdırlar. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kanun dışı hukuk dışı bir eyleme girişmesi halinde yapacakları şey dünya nezdinde, dünya hukuk camiasının içinde bunu duyurmaktır. Sokağa dökülmek, millet ittifakının taraftarlarının takip edeceği bir yol olamaz. Her şey hukuki zeminde olmalıdır. Bunun dışında yapılacak her şey anarşiye davet eder, haklıyı haksız duruma düşürür.
“Demokrasi gücünü silahtan almaz”
Şu anda iktidarda bulunanlar seçimlerinin kendi lehlerine sonuçlanmayacağı tarzında bir havaya girip YSK’yı tehdit ya da tazyik altında tutarak istedikleri sonuçları kendi lehlerinde ifade etmesini YSK’dan isteyebilir. YSK’nın hukuka saygısı varsa, adil duyguların içindeyse, hakşinas ise doğrular neyse onları söyler. Bunu söylemediği zaman eline palayı alıp da sokağa çıkmanın alemi yoktur. Demokrasi barışçıl bir ortamın içerisinde gücünü hukuktan alır, sopadan almaz, tabancadan, silahtan almaz. Doğrudan doğruya hukukun kendisine vermiş olduğu hak ve mesafe kaidelerinin içerisinde vicdanının emrettiği tarzda yoluna devam eder. Millet İttifakı bu güne kadar bu yolda yürümüştür. Millet İttifakı meşru platformlarda Türkiye’nin geleceğini ancak hukuki zeminlerde kalmakla temin edileceği inancını tekrarlamaktadır. O nedenle bir başka tarz karşılarına çıkarsa, YSK olmayan bir şeyi varmış gibi gösterirse, kaybedenleri de kazanmış gibi gösterirse bu hukukun intiharıdır. Bu intihara millet ittifakı itibar etmeyecek ve yine hukuki zeminlerde hakkını aramaya devam edecektir.”