Kadına karşı birleştiler

Kadını koruyan İstanbul Sözleşmesini fesheden iktidar, şimdi de kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli yasal düzenleme olan "6284 sayılı Kanun”u oy uğruna gözden çıkardı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhur İttifakı’na alınan Yeniden Refah Partisi (YRP) ile söz konusu yasadan “aile bütünlüğüne aykırı maddelerin ayıklanması” için protokol imzaladı. Protokole, tepkiler çığ gibi büyüyor. Önlenemeyen kadın cinayetlerinin altını çizen siyasiler, hukukçular, dernekler ve kadınlar, “Kadın hakları siyasi pazarlık konusu değildir” dedi.

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde YRP, Cumhur İttifakı’na katılma kararı aldı. YRP’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, “Talep ettiğimiz konularda uzlaşmaya vardık” dedi.

AKP ile YRP’nin yaptıkları protokol, 6284 sayılı kanunu tartışmaya açtı. Protokolde yer alan “Aile bütünlüğünün korunması için mevcut yasalardaki aykırı hükümlerin ayıklanması” maddesi tepki çekti. Söz konusu protokol metninde “Manevi değerlerimize aykırı fiillerin ve sapkınlıkların önlenmesine yönelik yasal düzenlemelere, süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin giderilmesine ağırlık verilecektir” ifadeleri yer alıyor.

Dikkatler açıklanacak seçim beyannamesine çevrilirken, “6284 sayılı kanunda geri adım atılır mı?” sorusuna, AKP içerisinde kadın milletvekilleri dahil toplumun bir çok kesiminin tepkisini çekti. AKP’de özellikle kadın milletvekilleri bu noktada açıklanacak seçim beyannamesi ile verilecek mesajın önemli olacağına vurgu yapıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık daha önce tartışmalar üzerine “6284 sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetle mücadele için yaptığımız en önemli yasal düzenlemelerden biridir. Varlığının tartışmaya açılması dahi bizce kabul edilemez” derken AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin de “6284 kırmızı çizgimizdir” ifadesini kullanmıştı. Zengin, katıldığı televizyon programında bu açıklamaları nedeniyle tehdit mesajları aldığını ve yalnız bırakıldığını da dile getirmişti.

Siyasetçilerden tepki

 İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “tehdit mesajları” aldığını ve “yalnız” bırakıldığını söyleyen Zengin’e destek verdi. Partisinin grup toplantısında, konuşan Akşener, “Özlem Hanım ile elbette, amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız. Emin olun ki 14 Mayıs’tan sonra da İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız” dedi.

CHP Lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Resim her geçen gün netleşiyor. Biz barışmanın, açık yaraları kapatmanın, makulün, dünya ile rekabetin ittifakını kurduk. Karşımızdaki ittifak gasp edilecek kadın hakları üzerinden genişlemeyi seçti. Söyleyeceğim tek şey; kadınları, bilhassa genç kadınları hiç tanıyamadıklarıdır” ifadelerini kullandı.

CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, yaptığı yazılı açıklamada, “Kadınların özgürlüğünü tehdit olarak görenlerin tam karşısında, canımızı koruyan 6284 sayılı kanunu savunmaya devam edeceğiz. Her geçen gün bir kadın arkadaşımız katlediliyor. Çocuğunun gözünün önünde şiddet gören kadınların, bu travmayı hayatının sonuna kadar yaşayacak olan çocuklarının koruyucusu olan bir kanun var.” ifadelerini kullandı.

 “Akıl tutulması”

DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen de “Kadını şiddetten koruması gereken bir kanuna karşı tutum alan bir iktidar ve Cumhur İttifakı ile karşı karşıyayız. Üstelik kadınına yönelik şiddette Türkiye’nin dünya liderliği gibi bir sabıkası varken. Şiddetten korunması gereken kadın ve çocuk yerine şiddet uygulayan erkeği mağdurmuş gibi göstermeye çabalayan, anlaşılması zor bir zihniyet, bir akıl tutulması bu. Bu zihniyetin evrensel etik ve ahlaki değerlerde ne de gerçek İslam anlayışında da yeri yoktur. Temel olan yaşam hakkının korunmasıdır” dedi.

“Kadınlar kırmızı kart gösterecek”

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “AKP, bekası için iktidarını korumak için kadınların yaşam hakkını pazarlık konusu haline getirdi. Kadınların şiddet görmeme hakkını, özgür ve eşit birey olarak yaşama hakkını pazarlık haline getirdi. AKP içindeki tüm kadınların başta buna isyan etmesi gerekiyor. AKP ve MHP iktidarı yaptığı ittifaklarla Türkiye’yi yüzlerce yıl geriye götürmek, kadınların yaşam hakkını gasp etmek, kadınların şiddetten korunmasını öngören yasayı bile tartışmaya açmışlardır.” diye konuştu.

*******

KILIÇDAROĞLU KADINLARA SESLENDİ: KAZANIMLARINIZI KAYBETMENİZE ASLA İZİN VERMEM

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabı üzerinden, “Kadınlar omuz omuza durduklarında aradan kimse geçemez” ismiyle bir video paylaşarak kadınlara seslendi. Kılıçdaroğlu, 6284’ün pazarlık konusu haline gelmesine tepki göstererek, “Bay Kemal asla ama asla kazanımlarınızı kaybetmenize izin vermez. Bay Kemal asla ama asla kadın ve çocuk hakları üzerinden pazarlık yapmaz. Ben o masaya oturup, sonra evime dönüp eşimin ve kızlarımın yüzlerine bakamazdım” dedi.

Gittiği her yerde kadınların yanına gelerek seçimle ilgili sorular sorduğunu ve kaygılı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Çok ama çok kaygılılar; başı örtülüsü, başı açığı, bekârı, evlisi, annesi… Hepsinin kaygısı aynı, temel kadın haklarının bir seçimde oylanmasını anlayamıyorlar. Haklarının bir seçim havucu olarak radikal unsurlara sunulmuş olması onları dehşete düşürmüş durumda. Kadınların sırtında zaten devasa bir yük var. Çocuğa, yaşlıya, hastaya, ev işine, her şeye yetmeye çalışıyorlar. Ve çoğu ev kadınının hiçbir güvencesi yok bu ülkede. Bu yük yeterince ağır değilmiş gibi, bir de şimdi en temel haklarının alınması tehdidi ile karşı karşıyalar” ifadelerini kullandı.

Özellikle genç muhafazakâr kadınlara “Bay Kemal gelirse kazanımlarınızı kaybedeceksiniz” propagandası yapıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Aylarca yaptılar, günlerce yaptılar. Sürekli yalan söylediler, iftira attılar, karalamalar yaptılar. Bunu yapanlar sonra pazarlık masalarına oturdular ve sizleri bir çırpıda üç beş oy için yarı yolda bıraktılar. Bakın, hangi konuda bana iftira attılarsa, beni karaladılarsa hep o suçları kendileri işlediler. Genç muhafazakâr kadının kazanımlarını masaya kendileri yatırdılar. Bir çırpıda genç kızlarımıza ihanet ettiler” diye konuştu.

İlk altı ay için kadınlara önerdikleri konuları hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal, Aile Destekleri Sigortası üzerinden ev kadınlarının sosyal güvenliğinin sağlanmasını öneriyor. Kreşlerin sayısını artırmayı öneriyor. İstihdama kadının katılımını sağlayacak teşvikler öneriyor. Kamu dâhil hiçbir istihdam alanında hak kaybı olmayacağının garantisini veriyor. Kadın girişimcinin önünü açmayı öneriyor. Halka açık şirketlerde kadınların yönetim kurulu kademesinde eşit biçimde temsil edilmeleri için alt sınır öneriyor. Boşanan kadınlar için Yeni Başlangıçlar Fonu oluşturmayı öneriyor. Doğum iznine ayrılmış ve kanuni süre içerisinde işine dönememiş kadınların dönüşü için şirketlere teşvikler vermeyi öneriyor. Yönetim kademelerinde kadın oranı yüksek olan şirketlere vergi kolaylığı öneriyor. Kadına şiddetle mücadelede gerekli tüm mekanizmaları ve bütünlükçü politikaları hayata geçirmeyi öneriyor. Kadın sağlığında büyük reformlar öneriyor” dedi.

“BİZİ KİRLİ PAZARLIĞA ÇEKEN İKTİDARA GÜVENİLEBİLİR Mİ?”

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, “‘6284 Sayılı Kanunu kaldırırsan seninle yol arkadaşlığı yapacağım’ diyen bir parti ile yol arkadaşlığı yapan böyle kirli bir pazarlığın içine bizleri çeken Türkiye Cumhuriyetinin iktidarına güvenimiz kalabilir mi?  Bu nedenle kadınlarımızın her birinin hayatı tehlikededir” dedi.

6284 Sayılı Kanunun, kadınların yaşam hakkı için önemine vurgu yapan Güllü, “6284 sayılı yasa, tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların şiddetten arınmasına yönelik tedbirleri almak adına büyük bir güvencedir. 6284 sayılı yasa, ailenin korunması ve kadınlara karşı şiddetin önlenmesine yönelik mevzuat olarak hayatımıza girdi. Şiddete uğrayan kadın kolluğu çağırıyordu ya da kaymakamlığa gidiyordu. Şiddete maruz kalan kadın hemen koruma kalkanı içine alınarak yasal işlemler başlıyordu. Yani hayati tehlikemizi önlüyordu. Hayatta kalmamızı, yaşam hakkımızı sağlıyordu. Hayatımızı, yaşam hakkımızı koruyordu. Tedbir kararı alıyordu. Elektronik kelepçe kararı alıyordu. Bu, kişinin böyle bir hareket içinde bulunduğunu kolluk kuvveti tarafından görünür kılıyor ve tespit edilmesini sağlıyordu. Önleyici tedbirleri almak adına koruma tedbirlerinin yanı sıra eğer şiddet gerçekleşmişse yasal mevzuatın harekete geçmesini sağlıyordu.  Ta ki İstanbul Sözleşmesinden vazgeçilene kadar” ifadelerini kullandı.

“İktidar, sözleşmeden çıkarken ‘6284 var’ demişti”

İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilme aşamasında, iktidarın, 6284 sayılı kanunu göstererek, kadınları şiddetten koruyan bir yasaya sahip olduğumuzu dile getirdiğini söyleyen Güllü, “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçildiği aşamada, bu süreçte Avrupa Komisyonuna, Avrupa Birliğine, Birleşmiş Milletlere götürüldüğüne, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Aile Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi ve bu konuda söz söyleyen kanunlar dairesi, “Elimizde 6284 gibi kadınları şiddetten koruyacak çok güçlü yerli ve milli, dokunulmaz hatta ne eksiklikler varsa onu tamamlayacağımız bir yasa var” demiştir. Peki böyle bir yasa metninden ne oldu da geri adım attık?” dedi.

“İktidar yaşam hakkımızı gasp ediyor”

Bu kanundan İstanbul Sözleşmesi gibi vazgeçiliyorsa iktidarda bulunan hükümetin sözlerine artık inanılmayacağını aktaran Güllü, “Zaten iktidara inanmıyorum. Anayasa metninden resmi nikah olmadan dini nikah kıyılamaz maddesini kaldırdığı gün de mecliste parlamentoda tecavüz önergesi adı altında cinsel istismara giden sürecin affını istediğinde de inanmıyordum. Kürtajı serbest bırakmanın bütün özerkliklerini kaldırmaya, nafakaya karşı önlem almaya gittiği süreçte de, müftüye nikah yetkisi verdiği süreçte de güvenmiyordum. Ama bugün başka bir noktaya geliyoruz. Bugün artık neredeyse bizim yaşam hakkımıza gasp eden bir iktidarla karşı karşıyayız” diye konuştu.

“İktidara ‘güle güle’ deme zamanı geldi”

Canan Güllü, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidara ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir dille gelmişlerdi. Bu son yaptıkları ile birleştirici bir unsur oldular. Artık hepimiz birbirimizin yaşam hakkını korumak adına iktidara karşı güle güle deme zamanının geldiğini net olarak ortaya koyuyoruz. Çünkü biz bu ülkede yaşamak istiyoruz. Anayasanın eşitlik ilkesinin verdiği hakkı kullanmak istiyoruz. Türkiye Cumhuriyetinde hiç kimsenin bize eşitsiz davranmasına izin vermeyeceğiz.”

KADINLARIN SEÇİMİ 14 MAYIS’TA 6284’TEN YANA OLACAK

Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu Derneği İzmir Sözcüsü Hilal Susuz, “Kadınların seçimi 14 Mayıs’ta 6284’ten yana olacak. Çünkü kadınlar ölmek istemiyor ve 6284’e sarılıyor. Çünkü 6284 kadınların can simidi. Kadınlar karşılarında o can simidini patlatmaya çalışanları görünce tercihleri 6284 olacak. 6284 üzerinden kesinlikle bir pazarlık söz konusu. Biz buna asla müsaade etmeyeceğiz, 6284’e asla dokunamayacaklar” dedi. 

Yıllardır 6284’ün etkin uygulanmadığını ve etkin uygulanması için mücadele ettiklerini dile getiren Susuz, “6284 tam anlamıyla kadınların can simididir. Bu yasa şiddete uğramış kadınlara, bulundukları yerde, evlerinde, sokakta, kendilerini güvende hissedecekleri birçok şey sunuyor. 6284 Türkiye’de etkin uygulanmadığı için öldürülen binlerce kadın var” ifadelerini kullandı. Yasa etkin uygulansaydı binlerce kadının yaşamlarına devam edebileceğini söyleyen Susuz, “Örnek vermek istiyorum. İzmir’de Ezgi Özarslan karakoldan çevriliyor, uzaklaştırma kararını yeniden uzatmak istiyor ve uzaklaştırma kararı olmasına rağmen öldürülüyor. Önümüzdeki hafta 250 gün olacak katili hala yakalanamadı. Hem kadınlar koruma kararına rağmen korunmuyor hem de katiller kaçabiliyor. Hülya Şevvalcı, yine İzmir’de öldürüldü. 4 defa uzaklaştırma kararı çıkarıldı. Katil artık uzaklaştırma kararı ihlallerini de yaktığı için bu sefer zorlayıcı hapis istendi. Ve Hülya öldürüldükten 4 gün sonra zorlayıcı 30 günlük hapis kararı çıktı. Aile hem hakimden hem de polislerden şikayetçi oldu. Bu sadece 2 örnek” diye konuştu. 

“Kadına karşı oluşturulmuş bir ittifak”

6284’ün pazarlık konusu haline geldiğini belirten Susuz, “Maalesef AKP iktidarı o kadar zor durumda ki artık kadın düşmanları, yasa düşmanları ile ittifak yapmak zorunda. Yeniden Refah Partisinde kadın düşmanlığı zaten açık, bunu saklamıyorlar. Bize göre kesinlikle 6284 üzerinden yapılan bir pazarlık, bir ittifak. Cumhur ittifakına baktığımız zaman tamamen kadına karşı, 6284’e karşı oluşturulmuş bir ittifak var. Kendi partilerinde de buna karşı çıkan kadınlar var. Ama onlar da samimi olsunlar ve gerçekten 6284’ü savunuyorlarsa ses çıkarsınlar. ‘Biz zaten karşı çıkmıştık’ demekle olmaz. Bu ülkede kadınları öldürenler ne kadar suçluysa bu yasayı uygulamayanlar, kadın düşmanı, cinsiyetçi politikalar üretenler de en az onlar kadar suçlu” diye konuştu. 

“Nafakayı değil önce eşitsizliği tartışalım”

İttifak protokolü metninde geçen “Süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin giderilmesine ağırlık verilecektir” sözlerini eleştiren Susuz, “Kadınlar için bir eşitlik söz konusu mu ki nafaka konusu tartışmaya açılabiliyor? Yasada bir kadına nafaka verilir, diye bir ibare yok. Nafakanın bir cinsiyet tanımı yok. Biz tartışacaksak, boşanma sonrası yoksulluğa düşen tarafın neden büyük çoğunlukla kadın olduğunu tartışmalıyız. Nafakaya gelene kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği konumuz var” ifadelerini kullandı. 

 

******

6284 NEDEN ÖNEMLİ?

20 Mart 2012’de Resmi Gazete’de yayımlanan ve dayanağı İstanbul Sözleşmesi olan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun,” şiddete maruz kalan ya da şiddete uğrama ihtimali olan kadınların ve beraberindeki çocuklarının, ısrarlı takip mağduru kadınların korunmasını amaçlıyor.

Kanun, şiddet mağduru kadın ve beraberinde de çocuğu varsa barınma sağlanması, korunma sağlanması, kadın ve çocuğa geçici maddi yardımlar yapılması, psikolojik, sosyal ve hukuki desteğin sağlanması gibi düzenlemeleri içeriyor. 

Kanuna göre koruyucu tedbir kararlarının verilmesi için şiddete ilişkin delil ya da belge aranmıyor, kadının beyanı esas olarak kabul ediliyor.

Kadın hakları savunucuları, kadına karşı şiddetle mücadele için 6284 sayılı kanunun uygulanmasını talep ediyor.

“Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması” da kanunda yer alan düzenlemeler ilk arasında yer alıyor.