İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, tarıma ilişkin en önemli konunun üretim planlaması olduğuna dikkat çekerek, “Tarımın ekonomik sürdürülebilirliği ve tarımın çevresel sürdürülebilirliği için üretim planlaması yapmaya mecburuz” dedi.
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Mart ayı olağan meclis toplantısı İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Kestelli, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen “7442 sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne dair açıklamalarda bulundu. Teklifte tarım sektörü için çok önemli 3 konunun olduğunu söyleyen Kestelli, bunların üretim planlaması, sözleşmeli üretim ve tarım arazileri ile ilgili konular olduğunu belirtti. Kestelli, “Umut ediyorum ki, yapılan düzenlemeler etkin bir şekilde uygulanır ve ülkemizde yıllardır önemli sorun olan üretim planlaması, sözleşmeli üretim ve tarım arazilerin boş kalması sorunlarında kalıcı bir iyileşme yaşanır” dedi.
“Tarım arazilerimizi sürdürülebilir ve etkin kullanmalıyız”
Kestelli, kullanılmayan tarım arazileriyle ilgili “Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olup, çeşitli nedenlerle üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin tespit edilmesi, ekonomiye kazandırılması ve uygun şekilde kiralanarak kamu yararına kullanılması amaçlanıyor. Tarımsal üretimi artırmak amacıyla ekilemeyen arazilerimizin kullanılması çok önemli. Bu nedenle tüm kaynaklarımızı olduğu gibi tarım arazilerimizi de sürdürülebilir ve etkin kullanmalıyız” dedi.
“Sözleşmeli üretim, faydalı bir model”
Sözleşmeli üretimin önemine vurgu yapan Kestelli, “Üreticinin pazarlama, sanayicinin ise hammadde tedarik risklerini minimuma indiren bir model olan sözleşmeli üretim, ülkemizde yeterince yaygınlaştırılamamıştı. Bunun da temel nedeni, yapılan sözleşmelerin her iki tarafın çıkarlarını yeterince korumaktan uzak olması ve anlaşmazlıkları hızlı bir şekilde çözüme kavuşturacak kurumsal bir yapılanmanın bulunmamasıydı. Düzenleme ile sözleşmeli üretimde irade serbestisi esas alınsa da ihtiyaç halinde Bakanlık tarafından belirlenen ürün veya ürün gruplarının sözleşmeli olarak üretilmesi; mücbir sebepler haricinde sözleşmeye uymayan taraflar için sözleşmedeki ürün bedelinin yüzde yirmisinden az ve yüzde ellisinden fazla olamayacak bir ceza uygulanması; sözleşmeye tabi ürünlere veya üretim varlıklarına sigorta yaptırılması; tarafların anlaşmazlıklarından doğan davalarda arabulucuya başvurulması ön şartı ve başvurunun yapılmasından itibaren iki hafta içinde sonuçlandırılması öngörülüyor” dedi.
Sözleşmeli üretimin özellikle gıda sanayi için çok faydalı bir model olduğunu dile getiren Kestelli, “Özellikle anlaşmazlıkların çözümü konusunda başlangıçta bazı sorunlar yaşanabileceğini düşünsem de zaman içerisinde sistemin etkin çalışmasına imkân sağlayacak eksikliklerin giderileceğine inandığımı da ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
En önemli konu: Üretim planlaması
Düzenlemede en önemli gördüğü konunun “üretim planlaması” ile ilgili olduğunu söyleyen Kestelli, “Üretimde planlama olmaması piyasada arz ve talep dengesinin bozulmasına neden olduğu gibi; fiyatlarda aşırı oynaklığa, üretici gelirlerinde bozulmaya, tüketicilerin gıdaya ulaşmasında sorunlara, dış ticaret dengesinde bozulmaya ve gıda güvencesine ilişkin risklerde artışa da neden oluyor. Tüm bu saydıklarım üretim planlamasının tarımın ekonomik sürdürülebilirliğine olan etkileriyle ilgili. Ancak son yıllarda yaşadıklarımız, planlamaya pek çok farklı açıdan zorunlu olduğumuzu net olarak bizlere kanıtladı” ifadelerine yer verdi.
“20 yılda tarım arazilerimizin yüzde 10’unu kaybettik”
Türkiye’de tüm dünyada olduğu gibi doğal kaynakların baskı altında olduğunu aktaran Kestelli, “Son 20 yılda ekilebilir tarım arazilerimizin yüzde 10’u olan 2,7 milyon hektar alanı kaybettik. Su kaynaklarımız her geçen gün azalıyor. Eğer etkili adımlar atılmazsa, 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre ülkemizin su fakiri bir ülke olması bekleniyor. Yanlış tarımsal uygulamalar nedeniyle topraklarımızın kalitesi her geçen gün bozuluyor. Teknik açıdan topraklarımız yorgun ve üçte ikisinde organik madde miktarı yeterli değil. Dahası iklim krizi doğal kaynaklarımızı geri döndürülemez şekilde etkiliyor. Gelecekte hangi ürünü, ne kadar, nerede ve hangi koşullarda üreteceğimize karar vermek durumundayız. Dolayısıyla üretim planlaması yapmaya tarımın çevresel sürdürülebilirliği için de mecburuz” dedi.
“Üretim planlaması kontrollü yapılmaya çalışılacak”
Kestelli, “Mecliste kabul edilen düzenleme, bir taraftan Bakanlığın havza veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirlemesine imkân sağlarken, diğer taraftan Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce izin alınmasını öngörüyor. Kısacası, daha önce havza bazlı destekleme ödemesi gibi piyasa araçlarıyla yapılmaya çalışılan üretim planlaması, bundan sonra çok daha kontrollü olarak yapılmaya çalışılacak” dedi.
“Ekonomide bıçak sırtı bir dengede gidiyoruz”
Türkiye ekonomisine dair de değerlendirmelerde bulunan Kestelli ekonomide “bekle gör” döneminin yaşandığını aktararak, “Ekonomide uzun bir süredir, tabir yerindeyse bıçak sırtı bir dengede gidiyoruz. Enflasyon-kur-faiz dengesinde sürdürülebilirlik kaygıları zirveye çıkmış halde. Ekonominin risk biriktirdiği bu ortamda finansmana erişim, herkes için artık daha da zor. Ekonomi yönetiminden tüketiciye kadar ülkedeki tüm bileşenlerin irrasyonel davranışları, durumun daha hızlı bozulmasına yol açtı” diye konuştu.
“Hızla yapısal reformlar devreye sokulmalı”
Seçimlerden sonra ekonomiyi küçülmeye itmeden, işsizliği artırmadan enflasyonu düşürmek için atılması gereken adımlar olduğunu söyleyen Kestelli, “Bunun için hızla yapısal reformları devreye sokarak yeni bir denge bulmak ve bir süre sonra iyileşen beklentilerle birlikte enflasyonun da düşüşe geçmesini sağlamaktır” dedi.
“Bizi, uzun ve yorucu mücadele dönemi bekliyor”
Türkiye’yi uzun ve yorucu bir mücadele döneminin beklediğini dile getiren Kestelli, “Yapısal reformların yol açacağı maliyeti adil şekilde göğüslememiz şart görünüyor. Her kesimin, acı ilaç içmeden biriken sorunların ortadan kaldırılamayacağı gerçeğine kendisini hazırlaması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.