“Ege ve İzmir güçlü liman kapasitesiyle alternatif nokta olabilir”

İstanbul ve Marmara'daki deprem riski sanayicileri arayışa yönlendirdi.

DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, İstanbul ve Marmara bölgesindeki deprem riskinin bölgedeki sanayicileri alternatif bölgelerde arayışa yönlendirdiğini belirterek, “Güçlü liman kapasitesi nedeniyle bu sanayi yükünün varış noktalarından biri Ege ve İzmir olabilir. Bunun için İzmir’in deprem kuşağında yer aldığı unutulmadan üretim tesislerinin doğru yere kurulması, lojistik altyapıdaki eksiklerinin giderilmesi gerekiyor” dedi.

İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi mart ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Yusuf Öztürk, “Dünyada küresel ekonomideki istikrarsızlığın semptomlarını finansal, sosyal ve siyasal alanlarda derin şekilde yaşandığını; bu gelişmelerin serbest ticaretten yana olan denizcilik sektörünü negatif etkilediğini belirten Öztürk, “Küresel ticaret hacmindeki yavaşlamasının yanı sıra Çin’in beklentileri altında büyüme ihtimali deniz taşımacılığında durgunluğa neden oluyor. Çin Konteyner Nakliye Endeksi, son 42 yılın en düşük seviyelerine inerken, Baltık Kuruyük Endeksi geçen ay 500 puan seviyelerine düştükten sonra şu an bin 450 seviyelerinde bulunuyor. Sezonsal olduğunu veya Rusya-Ukrayna savaşının etkilerinin fazla hissedildiğini düşünüyoruz. Bu hafta açıklanan DHL Küresel Bağlantılılık Endeksi 2021’de yeniden pandemi öncesi seviyesinin üzerine çıktı. Uzmanlar endeksteki yükselmeyi küreselleşmenin öneminin hala korunduğu, bölgeselleşme geçiş tahminlerinin henüz gerçekleşmediği yönünde yorumluyorlar. Bu tablo uzak yol deniz taşımacılığı için iyi haber olarak değerlendirilebilir” diye konuştu.

“İskenderun limanının açılması bekleniyor”

Türkiye’nin liman elleçleme rakamlarındaki durgunluğa değinen Öztürk, “Şubat ayı itibariyle Aliağa ve Samsun dışında bütün limanlarda yük elleçleme rakamlarında gerileme yaşandı. Deprem nedeniyle yaklaşık 500 milyon dolar zarar tespit edilen İskenderunport devre dışı kaldı ama tahmin ediyorum nisan ayı içinde başlayacak. Rusya’yla transit ticarete yönelik kısıtlama tedbirleri limanlardaki hareketi azaltıyor. Mersin limanında yoğunluk büyük ölçüde azaltıldı ancak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yeniden üretime başlayan fabrikalar ihracata devam edebilmek için İskenderun limanını yeniden açılmasını bekliyor” ifadelerini kullandı.

“Limanlarımızı depreme dayanıklı hale getirmeliyiz”

TÜRKLİM raporuna göre, ülkemiz limanlarının yüzde 72’sinin birinci derecede deprem riski olan bölgelerde yer aldığını hatırlatan Öztürk, “Konutlarımız ve şehrin sağlamlaştırmanın yanı sıra limanlarımızı da depreme dayanıklı hale getirmek için yatırım desteğine ihtiyaç duyuluyor. Marmara en fazla limanımızın olduğu bölge bu konuda bilimsel bir çalışma yapılması ve önlemler alınması gerekiyor. Önemli ölçüde risk üzerindeyiz özellikle denizcilik konusunda” dedi.

“İzmir’in lojistik altyapıdaki eksikleri giderilmeli”

İstanbul ve Marmara bölgesindeki deprem riskinin bölgedeki sanayicileri alternatif bölgelerde arayışa yönlendirdiğini aktaran Öztürk, “Güçlü liman kapasitesi nedeniyle bu sanayi yükünün varış noktalarından biri Ege ve İzmir olabilir. Bunun için İzmir’in deprem kuşağında yer aldığı unutulmadan üretim tesislerinin doğru yere kurulması, lojistik altyapıdaki eksiklerinin giderilmesi gerekiyor. Kuzey Ege Çandarlı Liman Projesi üretimin ve taşımacılığın birleştiği bir endüstri kompleksi içinde yeni nesil liman projesi olarak raftan indirilmeli. Kemalpaşa lojistik merkez projesi vakit kaybetmeden hizmete açılmalıdır. Batı Anadolu güney Ege ve Güney Marmara’daki sanayi bölgelerini İzmir limanlarına bağlayacak demir yolu ve kara yolu yatırımlarına hız verilmeli” ifadelerine yer verdi.

“İzmir’den Avrupa’ya yeni deniz bağlantıları önem taşıyor”

İzmir’den Avrupa ve diğer ülkelere yeni deniz bağlantılarının kurulmasının bölgemizin rekabetçi özelliğini artıracağını söyleyen Öztürk, “Çeşme-Trieste seferlerinin yanı sıra 2 Nisan’da başlayacak İzmir-Sete Ro-Ro hattı ile, bölgemizin Batı Avrupa ve Kuzey Afrika bağlantısının sağlanması öngörülüyor. İzmir-Sete hattı daha önce vardı önemli bir koridordu. Sadece İzmir’den Trieste bağlantısı değil Fransa’da önemli bir koridordu ve geçtiğimiz sene çalışmalarının yapıldığı Selanik’te önemli bir koridordu. Tüm Akdeniz’den tüm Güney Avrupa’ya rahat şekilde dört koldan birden girebiliyorduk. İhracatın yüzde 50’sinin Avrupa Birliğine olan bir ülkenin lojistik anlamda güçlü olması için olması gereken önemli bir çalışmaydı. Maalesef bunu Selanik’te kaybettik, ümit ediyorum aynı şeyler Sete için olmaz” dedi.

“Kruvaziyer sektörümüz 2023’te koşmaya başlayacak”

Ülkemiz turizm sezonunun fiilen başladığını belirten Öztürk, “Kuşadası’na çok sayıda kruvaziyer gemi yanaşmaya başladı. İzmir Limanı’nda ilk gemi 20 Mart’ta geldi. Bu yıl İzmir’e şimdilik 22 sefer var. Bu sayı artmaya devam edecektir. Ülkemiz kruvaziyer sektörü, ayağa kalkmış, 2023’te koşmaya başlayacaktır. Geçtiğimiz yıl 34 sefer yapabildik, iki firmadandı. Bu sene şimdiden 22 sefer olması az ama 4 veya 5 ayrı hattan bu rakamı elde etmiş olmamız şansımızı daha yüksek yapıyor. Bugün 22 olan çok daha fazla sayıya ulaşacaktır” dedi.

Loading