Ayak tabanlarım Arnavut kaldırımlı taşların bin yıllık soğukluğunu hissederken, annemin naif elleri kılavuzum, sır dolu sokakların içinde bilinmeyene yol alırken…
Tanımadığım insanların tanıdık gülüşleri-insanlığın ortak hafızası samimiyet- annemle selamlaşmaları, hoş sohbetler her sokak ağzında duraklarım…
Birden dünyam kadar büyük bir çarşının içinde bulmak kendini, zaman bu zaman değil ancak, gördüğüm, yaşadığım gerçeklik alanın dışındayım. Babamın uyumadan önce anlattığı masalların içindeyim, o zaman masallar yaşıyormuş bir yerlerde. Her girdiğimiz dükkânda, güler yüzlü bir amcanın kafamı şefkatle sevmesi, mutlaka bir ikramla yüzümü şenlendirmesi… Uzun Çarşı’dan çıkarken ben o bilindik ben değilim, ruhuma yüklendiklerimle…
İç (Tarihi) Antakya’nın dar ve nereye açılacağını kestiremediğim sokaklarından geri dönüş yolu… Biri bizi mi gözetliyor arkamızdan, her yol ayrımında önümüze çıkan çakıl taşlarını temizleyen. Annemin şefkatli elleri, düşle gerçeklik arasında yolculuğumun sığınağı…
Son durağımız, çift kanatlı büyük ahşap kapının önündeyiz. Bronz, kadın elini (Tokmak) tahta kapıya vurduğunda annem, duvarın arkasındaki avlunun içindeki yankısını duyuyorum. Kapı gıcırtıyla açılıyor, gülen yüzlerin eşliğinde… Avludaki tahta sedire oturduğumuzda sırtımızı yosunlu, yüksekliği haylice fazla bir duvara veriyoruz. Tulumbadan çekilen serin suyu yudumlarken, sırtımızdaki duvarın çınlaması vücudumuza, ruhumuza yayılıyor. Yedi yüz yıllık Meryem Ana Kilisesi’nin çanın sesi…
İzmir basının amiral gemisi Gözlem’de her ay sizlere Hatay’ı anlatacağım. Anne tarafım Atatürk’ün Hatay’ın Türk kalması için yerleştirdiği Türkmen ailelerden. Annem, Selanik kökenli babamla evlendikten sonra, askerliğin verdiği tayin ile yer değiştirme durumundan dolayı iki üç yılda bir Anadolu’nun farklı şehirlerine çıktı yolum. Ancak her yaz tatilinde mutlaka Hatay ruhuma, derinliklerime kazındı. İş hayatımda da Hatay benden ayrılmadı, Hatay ili inovasyon stratejileri, Antakya Kentsel Gelişim Çalıştayını akademik ekibimle hayata geçirdim. Hatay’ın kültür- turizm altyapısını vr dahil, dijitalleştirdim. Tabii bunların hepsi yaşanmışlıklarımızla, hayallerimizle enkazın altında kaldı. Şimdi, yüzleşmekten çekindiğimiz hüzün ve acılarımıza karşı vakur olma, Hatay’ı yeniden ayağa kaldırma zamanı.
Büyük aşkımız İzmir’i hep Hatay ile özdeşleştirdim.
İzmir, milli mücadelenin kazanıldığı Cumhuriyet’in bayrak şehridir. Hatay, Cumhuriyet’e en son katılan serhad şehridir. Cumhuriyet İzmir’le başlar Hatayla tamamlanır.
Hatay, ülkenin; Akdeniz’in doğusundaki kapısıdır, İzmir Batı’daki anahtarıdır vatanın.
Hatay ve İzmir son yirmi yılda yaşadıkları tüm kaotik sorunlarına karşı, Atatürk’ün hayal ettiği Türkiye’nin iki anlı şanlı cumhuriyet şehridir.
Cumhuriyetin; güçlü, dirayetli kadın imgesinin bu ülkede iki baş şehridir.
Hatay da İzmir’de; Musevi’si, Hristiyan’ı, Alevi’si ile iç içe medeniyet şehirleridir, kardeşlik türkülerinin dillerden düşmediği.
İzmir, kadim zeytin ağacıdır bilge gölgesi ile soluk alınan. Hatay, defne ağacıdır serhad şehrinin, gizemli ve antik bir düş…
Ülkemiz tarihinin en büyük doğal afetinin üzerinden bir ay geçti. Şehirlerimiz anılarımız ile göçük altında kaldı. Yaralarımızı sarmak için birbirimize sarıldık, toplumsal dayanışmamız modernleşmenin getirdiği yabancılaşma duvarını yıktı. İzmir, Cumhuriyet’in aydınlık şehri olarak büyük bir dayanışma içerisine girdi, kanadı kolu kırılmış şehirlere koşarak.
Köşemizde her ay Hatay’ın deprem sonrası karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini yazacağız. Yazı dizimize başlamadan önce ruhumdaki Hatay’ı ve İzmir ile Hatay’ın benzerliklerini, birbirini tamamlayan yönlerini yazmak istedim.
Mavi Vatan bir hilalse bir ucu Hatay, diğer ucu İzmir’dir. İki uç arasında ülkesini koruyan, kucaklayan. İzmir ve Hatay Türkiye’nin güvenlik şerididir.
Hatay ayaktaysa İzmir ayaktadır, İzmir ayaktaysa Türkiye ayaktadır.