Silikon Vadisi, birçok okuyucumuzun bildiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Kaliforniya Bölgesinde, ünlü Stanford Üniversitesi’ne komşu, San Francisco körfezinin güneyinde lokalize olmuş, chip, inovasyon ve ileri teknoloji yatırım şirketlerinin kümelendiği küresel merkezi tanımlamak için kullanılan ikonik bir atıftır. Burası Santa Clara vadisi içinde yer alır, merkez yerleşke San Jose’dir ve ABD’nin en büyük onuncu şehridir. Bu vadide San Jose dışında Palo Alto ve Sunnvale gibi tanınmış şehirler vardır. Silikon Vadisi ismi 1971 yılında, ilk kez gazeteci Don Hoefler’in “Silicon Valley USA” başlıklı yazısında kullanılmıştı.
Bu bölge, son yirmi yıldır silikon orijinli yonga tasarım ve üretiminde, bilimsel endüstriyel gelişimin hem girişim hem de üretim ekosisteminin merkezi konumundadır. Akla bir çırpıda gelen mikroişlemciler ve entegre devreler dahil bir çok teknoloji burada bulunmuştur. Öyle ki ünlü Fortune Dergisinde yer alan dünyadaki ilk bin şirketin yüzünün ana merkezi burada kuruludur.
Son yıllarda milyonlarca dolar cirolu Udemy, Koding, Mobile Action gibi Türk Şirketleri de burada boy gösterirken, Ayşegül İldeniz, Barış Gültekin, İsmail Seba ve Güngör Polatkan gibi Türkler Intel’den Google’a birçok şirkette dünya başkan yardımcılığı da dahil üst pozisyonlarda görev yapıyor. Bu bölgenin küresel boyutta günlük cirosu milyar dolarlarla ifade ediliyor.
Elbette, böylesi bir girişim atmosferi, yüksek oktanlı bir finans yapılanmasına ihtiyaç duyuyor. ABD Merkez Bankası (FED) ve Federal Mevduat Sigorta Şirketinin (FDIC) geçenlerde iflasını duyurduğu Silicon Valley Bank (SVB) da buradaki teknoloji ve start-up şirketlerine bankacılık hizmeti veriyordu. Yatırımcıların finansmanında ilk akla gelen kurumlardandı.
SVB’nin total mevduat akışı son bir yılda 102 milyar dolarlardan 189 milyar dolarlara çıkmıştı. 31 Aralık 2022 itibari ile toplam varlıkları 209 milyar dolar olarak açıklanmıştı. O zaman insanın aklına böyle bir banka nasıl batar diye bir soru geliyor! Esasında basit: Pandemi sonrası küresel ekonomik genel beklentilerin resesyona kayması ve aşırı düşük faiz oranları, birçok şirketin yöneticisini devlet tahvillerine yatırıma yöneltti. Ancak faizlerin yükselmesi, tahvillere yatırım yapan finans kuruluşların durumunu dramatik biçimde değiştirdi. Yüzde bir olan tahvil faizleri yüzde dörtlerin üzerine çıkınca, doğal olarak SVB gibi bankaların elinde stokta bulunan tahvillere talep kalmadı ve banka, 21 milyar dolarlık tahvil pozisyonunu 1.8 milyar dolar zararla kapattı. Üstelik banka stratejik bir hata yaparak bu zararı iki milyara tekabül eden sermaye artışı ile kompanse etmeyi düşündüğünü açıklayınca borsada kendi hisse senetleri, yüzde 60’ı bulan serbest düşüşe geçti!
Tüm bu gelişmeleri takip eden banka müşterileri şubelerine akın etti ve geçen cuma 42 milyar dolarlık mevduat çekim isteği oluştu. Böylesi bir talep ile hiçbir banka baş edemezdi! Sonuçta, ABD’nin düzenleyici kurumu olan Federal Deposit Insurance Corporation (FDIC), bankanın iflas ettiğini açıkladı. ABD’de sistem, mevduatta 250 bin doları garanti ediyor.
FDIC, Sadece SVB değil içinde First Republic’in de bulunduğu Western Aliance Bancorp gibi irili ufaklı çok sayıda banka için de mali soruşturmayı başlatmış durumda. Bu bankaların sahipleri mali performanslarını güçlü mevduat ve güçlü likiditeleri nedeni ile mükemmel olarak açıklasa da, hisselerindeki haftalık düşüş yüzde 40’lara ulaşmış durumda. FED ve FDIC, bankalarda mevduatın korunmasına imkan sağlayacak ek bir fonun oluşturulması için de kolları sıvadı. ABD’de bu türden en son bankacılıkla ilgili iflas, 2008 krizinde, Washington Mutual’in başına gelmişti. SVB, 1983 yılında kurulmuştu ve ABD’nin 16. Büyük bankası idi.
Bu iflasın, ABD ve küresel düzeyde etkileri ne olur? ABD Hazine yetkilileri, bankacılık endüstrisinin dirençli ve sağlam bir temel üzerinde durduğunu ve mevduat sahiplerinin tasarruflarının güvende olduğunu ilk elden açıklasalar da piyasadaki dalgalanmanın subakut etkilerinin ne olacağını görmek gerek! Nihayetinde ekonomide her şey güvene dayanır!
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in de söylediği gibi, konu bankalar ve finansal kayıplar olduğunda endişeler artar! Şimdilik ABD ve Avrupa’da hisse senedi piyasası, SVB’nin iflasını olumsuz karşıladı ve genel olarak, bankacılık hisselerinde bir düşüş görüldü.