Ülkemizde son bir ayda birbiri ardına yaşadığımız deprem ve sel felaketleriyle, yaklaşan seçim ortamında yaratılan siyasi gerginliklerle meşgul durumdayken; birlik-beraberliğimizi, ülkemizin bütünlüğünü tehdit eden gelişmeleri takip etmeyi, önlem almayı ihmal ediyoruz.
ABD, yaşadığımız deprem felaketinin hemen ardından bölgemizdeki askeri faaliyetlerini arttırdı. ABD genelkurmay Başkanı 4 Mart’ta Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD bölgesinde temaslarda bulundu. ABD Savunma Bakanı 7 Mart’ta Irak’ın kuzeyinde Irak Kürdistan’ı Bölgesel Yönetimini ziyaret etti. Bu ziyaret basına Barzani ile görüşme olarak yansıdı ama bölgeden gelen haberlere göre; Erbil’de PYD’nin silahlı kolu YPG’nin sözde komutanı Mazlum Abdi ile de görüşmeler yaptı. Dışişleri Bakanlığımız; ABD Büyükelçisini’ne bu üst düzey temaslarından duyulan rahatsızlığı iletti. ABD bu tepkimizi ciddiye almadı, hemen ertesi gün, 8 Mart’ta Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı yine Suriye’nin kuzeyinde, sınırımıza yakın bölgelerde PKK/PYD unsurlarını ziyaret etti.
Irak ve Suriye’deki bu temaslar anlamlandırılmaya çalışılırken bu defa ABD’nin savunma bütçesi ile ilgili haberler basına yansıdı. ABD 2024 yılı savunma bütçesini büyük bir artışla 886,3 milyar dolara çıkardı. Savunma bütçesinde; silah alımı için 315 milyar, özel kuvvetler için 9,7 milyar, müşterek faaliyetler için 7,1 milyar dolar ayrıldığı açıklandı. Bu artışın gerekçelerinin içerisinde “entegre caydırıcılık, ortaklıkları güçlendirme, şiddet yanlısı aşırıcılıkla mücadele” yer aldı.
Bu bütçe içinde özel kuvvetlere ve müşterek faaliyetlere ayrılan kalemler dikkat çekicidir. ABD’nin 2024 yılı için Suriye’de PKK/PYD’ye ne kadar bütçe ayırdığı henüz bilinmiyor. Ama son 5-6 yılda, aynı gerekçelerle (ortaklıkları güçlendirme ve şiddet yanlısı aşırıcılıkla mücadele için) toplam bir milyar 642 milyon dolar bütçe tahsis etti. Bunun yanında YPG’li teröristleri modern silah, araç-gereç ve mühimmatla donattı. YPG’ye askeri eğitim veriyor. Sahada verdiği askeri eğitimin yanında YPG’nin komuta kademesini ABD standardında eğitmek için askeri akademi kurdu. Bu desteği Suriye’de IŞİD’le mücadele için verdiğini iddia ediyor. Ama görünen o ki; bütün dünyanın gözü önünde Suriye’de PKK/PYD terör örgütüne modern silah ve araçlarla donatılmış düzenli ordu kuruyor ve bu yolda çok büyük ilerleme kaydetti.
ABD; Koalisyon Güçleri ile birlikte 2014 yılından bu yana IŞİD’le mücadele ettiğini iddia etmektedir. IŞİD, bölgede ortaya çıktığı 2014 yılında çok kısa bir sürede Irak ve Suriye’de geniş bir bölgeyi ele geçirdi. Sonra bir-iki yıl gibi kısa sürede; IRAK’tan atıldı, Suriye’de etkisiz hale getirildi, Deyr-i Zor’un güneyinde çok küçük bir bölgeye sıkıştırıldı ve eylemsizlik halinde. Buna rağmen son altı yılda bir türlü yok edilemedi. ABD hala IŞİD’le mücadele için milyarlarca dolar harcıyor. Bu mücadelesinin daha ne kadar süreceği de belli değil. ABD’nin böyle büyük paralar harcamasını sadece IŞİD’le mücadele olarak izah etmesi bence hiç de inandırıcı değildir. Ben; IŞİD’in de ABD’nin güdümünde olduğu, ABD’nin bölgedeki amacına hizmet ettiği, ABD’nin kontrolünde, onun izin verdiği kadar eylemlerde bulunduğu kanaatindeyim. Kısaca IŞİD; ABD’nin bölgedeki varlığını devam ettirmek, bölgeyi dilediği gibi şekillendirmek için kullandığı bir gerekçedir diye düşünüyorum.
Suriye’de bu gelişmeler olurken İstanbul’da düzenlenen operasyonla eylem hazırlığı içindeki yabancı uyruklu 13 IŞİD üyesinin yakalandığı haberi basına yansıdı. Dikkat edilirse; ABD’nin PKK/PYD ile ilişkisi tartışılmaya başlandığı zamanlarda ülkemizde IŞİD’e karşı operasyonlar yapılmaktadır. ABD’nin, IŞİD’in varlığını ve etkisini kanıtlamak için ülkemizde de eylem yaptırması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü ABD’nin hedefine koyduğu her ülkede önce IŞİD’in ortaya çıkmasına da dikkat çekicidir. Zamanı geldiğinde; Suriye’de olduğu gibi yine IŞİD’i bahane ederek PKK ile birlikte ülkemize de müdahale etmeye kalkması ihtimali değerlendirilmelidir.
Bence son günlerdeki bu gelişmelerin hepsi birbiriyle bağlantılıdır. 1980’li yıllarda “3-5 çapulcu” denilerek küçümsenen PKK terör örgütü, günümüzde ABD’nin kontrolünde düzenli bir ordu olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ve PKK’nın ülkemizi bölme amacı göz önünde bulundurulduğunda tehlikenin büyüklüğü anlaşılacaktır. Yapılması gereken; gerçekçi bir tehdit değerlendirmesiyle bölgemizdeki gelişmeleri yakından takip etmek, hiçbir tehdidi küçümsememek, birlik-beraberliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tehdit eden bütün faaliyetlere karşı zamanında önlem almaktır.