Aday da yol haritası da belli

Seçim 14 Mayıs’ta yapılacak. Seçim süreci başlıyor ve takvim açıklanacak. Millet İttifakı’ndaki adaylık krizi nasıl çözüldü?

2 Mart’ta yapılan ‘Altılı Masa’ toplantısı ve sonraki 3 günde yaşananlar Türkiye siyaset tarihinde yerini aldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazıyla başlayan krizin ardından Ankara’da baş döndürücü bir dört gün yaşandı.

Milletin istediği oldu ve Altılı Masa’da kriz aşıldı. İYİ Parti lideri Meral Akşener, baş döndüren bir görüşme trafiği sonrasında ‘Altılı Masa’daki yerini aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 partiden oluşan ‘Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı oldu. Yeni formüle göre Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, seçilecek 13. cumhurbaşkanının ‘icracı yardımcısı’ olarak görev alacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin 12 maddelik yol haritası da açıklandı. Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde yaptığı konuşmada sözlerine, “İki değerli arkadaşlarım sayın Ekrem İmamoğlu ve Sayın Mansur Yavaş’la birlikte bir yola çıktık.” diyerek başlaması dikkat çekiciydi.

Meral Akşener, 2 Mart’taki toplantıda ‘emri vaki’ yapıldığı gerekçesiyle ‘Altılı Masa’dan kalktı. Bir gün sonra kameraların karşısına geçti ve o güne kadar 11 kez bir araya geldiği Altılı Masa’daki liderleri ağır ithamlarla eleştirdi. “Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir. Geldiğimiz son noktada 6’lı masa millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Ortak akıl platformu olmaktan çıkmış, tek bir adayın tastiki için çalışan bir noter masasına dönüşmüştür. Ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız.” dedi.

Bununla da yetinmeyen Akşener, CHP’li belediye başkanları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu ‘göreve’ çağırdı. Çağrısı karşılık bulmadı; aksine iki isim de Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldıklarını duyurdu.

Aynı dakikalarda, Kemal Kılıçdaroğlu, ‘sofrayı büyüteceğiz’ mesajı verdi ve “Bu sofraya ‘o oturmasın bu oturmasın’ diyerek sofrayı toparlayamayız. Birilerini hor görerek, göz ardı ederek Türkiye’yi değiştiremeyiz.” dedi.

Bir gün sonra Millet İttifakı durum değerlendirmesi için 5’li bir toplantı yaptı. Çalışmalara devam kararı verilen toplantı sonrası yapılan açıklamada, “Bir önceki toplantımızda karara vardığımız gibi, 6 Mart Pazartesi günü tekrar Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geleceğiz.” denilerek, adayın açıklanacağı belirtildi.

Seçmenden büyük tepki

İYİ Parti’nin Millet İttifakı masasını devirmesi parti tabanında ve muhalif seçmende çok büyük tepkilere yol açtı. Parti içinde de bazı milletvekili ve yöneticiler, müzakere edilmeden masadan kalkılmasından rahatsızlığını dile getirirken, Akşener’in “sert ifadeler” kullandığı basın toplantısının ardından çok sayıda partili ‘istifa ettiklerini’ duyurdu. İstifalar nedeniyle e- devlet sisteminde işlemler yoğunluk nedeniyle yapılamadı. Akşener’in adaylık çağrısı yaptığı İmamoğlu ve Yavaş, Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklarken, diyalog için yeniden yollar aranmaya başlandı.

İpler koptu, Millet İttifakı’nın “5 partiyle” yoluna devam edeceğine neredeyse kesin gözüyle bakılırken, kriz yürütülen “arka kapı diplomasisi” ile çözüldü. Krizi çözmek için Ankara’da çok hızlı bir trafik yaşandı. CHP ile İYİ Parti yetkilileri temasa geçti. Akşener’in isimlerini gündeme getirdiği iki belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması formülü üzerinde çalışmaya başladı. İYİ Parti’den gelen teklifi CHP kabul etti. İttifakta yer alan diğer 4 parti de teklifi kabul edince, trafik daha da hızlandı. Yavaş ve İmamoğlu, önce Kemal Kılıçdaroğlu ardından da Akşener’le bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre krizin aşılmasında Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun çabaları etkili oldu.

Süreç yol kazasıyla yara alsa da taraflar ikna oldu ve bir ara ‘5’li Masa’ya dönüşen Millet İttifakı, halkın yoğun talebi ve baskısıyla yeniden ‘6’lı Masa’ oldu. Akşener masaya dönerken altı liderin uzlaşmasıyla Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Seçimin kazanılması halinde, ittifakta yer alan beş genel başkan ise cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapacak. Üzerinde uzlaşılan geçiş sürecinin yol haritasına, cumhurbaşkanının, “uygun göreceği bir zamanda” İmamoğlu ve Yavaş’ı cumhurbaşkanı yardımcılığına atayabileceği hükmü eklendi.

“Kılıçdaroğlu adayımızdır”

Cumhurbaşkanı adayını, altı liderin katıldığı toplantının ardından Karamollaoğlu, “Ben bu toplantılarımız neticesinde aldığımız kararı duyurmayı bir görev addediyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bizim cumhurbaşkanı adayımızdır. Bu görevin hayırlı olmasını diliyorum” sözleriyle duyurdu.

Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada 5 lidere teşekkür etti. Yunus Emre’nin “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, millet ittifakında yer alan genel başkanların “cumhurbaşkanı yardımcısı” olarak hükümette yer alacağını duyurdu, bir kez daha “Halil İbrahim sofrası” vurgusu yaptı: “Millet İttifakı’nın kapısı, ortak Türkiye hayalini paylaşan herkese sonuna kadar açıktır. İnanç, düşünce, ideoloji, kimlik ayırt etmeksizin 85 milyon insanımızı yürekten selamlıyoruz. Deprem felaketinin bugün birinci ayı. Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza bu mübarek berat kandili gecesinde Allah’tan rahmet diliyorum.”

İmamoğlu ve Yavaş’la kürsüye çıktı

CHP Genel Merkezi’ne geçen Kemal Kılıçdaroğlu’nu partililer alkış ve sloganlarla karşıladı. Kılıçdaroğlu Türk bayrakları ile donatılan ve “Başlıyoruz” afişinin asıldığı CHP binasının önünde İmamoğlu, Yavaş ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu’yla birlikte kürsüye çıktı.

Yavaş ve İmamoğlu’nun “cumhurbaşkanı yardımcısı”, Kılıçdaroğlu ise “13. Cumhurbaşkanımız” diye anons edildi. Konuşma öncesi depremlerde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu.

Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, mağdur kesimler adına aday olduğu mesajını vererek, “Aday ben değilim, aday hepimiziz” dedi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bugün bir adaydan öte bir değişimin temsilcisi olarak karşınızdayım. Uzun zamana yayılan bir emeğin, özveriyle ilmek ilmek örülmüş bir ortak aklın sözcüsü olarak sizlerleyim. Ben ve ittifakımız bu ülkeyi akılla, erdemle, liyakatle yönetmeye adayız. Bir seçimi kazanmaktan fazlasına adayım. Gönülleri kazanmaya, korkuşları aşmaya, küskünleri barıştırmaya adayım. Sadece ben değil, oy vermeye gidecek olan herkes bu ülkeyi hak ettiği yaşam için değiştirmeye aday.

Sadece bana oy vermeyeceksiniz; kendiniz, sevdikleriniz ve geleceğiniz için oy vereceksiniz. Bu topyekun bir değişimin başlangıcı. Hak ettiğimiz düzeni yeniden kuracağız.”

******

GEÇİŞ SÜRECİNE BAŞKANLAR İÇİN 12. MADDE EKLENDİ

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından da üzerinde uzlaşma sağlanan “geçiş sürecinin yol haritası” da açıklandı. Başlangıçta 11 madde olarak planlanan yol haritasına, yeni uzlaşma çerçevesinde Mansur Yavaş ve İmamoğlu’nun “cumhurbaşkanının uygun göreceği zamanda cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacağı” hükmü eklendi.

Yol haritasında uzlaşılan maddeler şöyle:

1- Geçiş Sürecinde Türkiye’yi; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ilke ve hedefleri ile mutabakata vardığımız referans metinleri doğrultusunda anayasa, yasa, kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme esasları çerçevesinde, istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz.

2- Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişle ilgili Anayasa değişiklikleri, genel seçimde ortaya çıkan TBMM yapısının mümkün kıldığı en kısa sürede tamamlanacak ve yürürlüğe girecektir.

3- Geçiş sürecinde Millet İttifakı’na dahil partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktır.

4- Bakanlıkların dağılımı, Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin milletvekili genel seçiminde çıkardığı milletvekili sayısına göre belirlenecektir. İttifak partilerinin her biri kabinede en az bir bakan ile temsil edilecektir. Bakanlıklara paralel olarak kurulmuş Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki politika kurulları ve ofisler lağvedilecektir.

5- Bakanların atanma ve görevden alınmaları, mensup oldukları siyasi partinin genel başkanıyla uzlaşı içinde Cumhurbaşkanı tarafından yapılacaktır.

6- Geçiş sürecinde cumhurbaşkanı, yürütme yetkisini ve görevini katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esaslarına göre kullanacaktır.

7- Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne (Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar) yetki ve görev dağılımı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanı kararnamesi ile belirlenecektir.

8- Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikaları, Cumhurbaşkanlığı Kararları, Kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakına dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır.

9- Geçiş Sürecinde yasama faaliyetlerinin iş birliği içinde gerçekleşmesini koordine edecek mekanizmalar oluşturulacaktır.

10- Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının -var ise- siyasi parti üyeliği sona erecektir.

11- Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildikten sonra yeni bir seçime gerek olmaksızın 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM görev süresini tamamlayacaktır.

12- İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır.

**********

“KILIÇDAROĞLU SINAVI İYİ ATLATTI, KENDİSİNE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR”

Ertuğrul Yalçınbayır (Eski Başbakan Yardımcısı)- Aceleyle, hırsla, husumetle yapılan anlaşmalar, zaman zaman masanın ahengini de bozuyor. Masanın düzeltilmesi seçmenlerin elindedir. Zaten bu süreçte tekrar bir araya gelmeleri seçmenlerin eğilimleri sayesindedir. Bu arada önemli olan yine süreçler ve karar alma usulü ve adabıdır. Usule ve adaba riayet etmeyen her şey mahkûm olmaya mecburdur. Son dakika önerileri her zaman tehlikeli olmuştur. 7 cumhurbaşkanı yardımcısı meselesi de bunlardan biridir.  Son dakika imtiyazlar tehlikelidir, ölçülüp biçilmeden yapılan iştir. Seçim öncesi torba kanun yapımı gibi bir iştir. Her partiye imtiyaz tanındı; büyükşehir belediye başkanlarına imtiyaz tanındı. O zaman Tunç Soyer’in ne eksiği vardı? Demokrasinin beşiği Ege’den, İzmir’den neden bir temsilci yoktu? Olmadı. Cumhurbaşkanı yardımcılığı konusunu tasvip etmek mümkün değildir. 

Bizim sistemimizde daha önceden cumhurbaşkanına vekalet vardı. Cumhurbaşkanı yardımcısı yoktu. Cumhurbaşkanına Meclis başkanı vekalet ederdi. Meclis başkanı ve meclis başkan vekillerinin üzerinde durun. Niye parlamentoya, birbirinize inanmıyor ve güvenmiyorsunuz? Kervan yolda düzülür anlayışını bırakalım. Bu konu halledildi. Yarın başka konular olacak. Baştan böylesine karışık formüllerle işi yönetmek işi bitirmeye çalışmak doğru değil.

Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki uzlaştırıcı tutum ve davranışları, fedakarlığı ve nezaketi fevkalade önemli olmuştur ama aksine onu zora sokan tutum ve davranış içinde olanlar da maalesef hak ettiklerini bulacaklar, beklediklerini alamayacaklardır. İşi sarpa saran, ‘Ben buyum’ diyen, kendi nefsini, kendi seçmenini ve partisini düşünen gruplar, partiler aradıklarını bulamayacaklar. Bu sandığa cumhurbaşkanı seçimi bakımından yansıyacak. Bakalım parlamentoya nasıl yansıyacak? Parlamentonun sayısı çok önemli. 

Kılıçdaroğlu sınavı iyi atlattı

Bundan sonraki süreçte cumhurbaşkanı adayına çok önemli iş düşüyor. Bütün milletin istediği tek adamlıktan kurtulmaktır. Kararları ortaklaşa almak, ortaklaşa yürütmek ve denetlemektir. Millet bunları istiyor. Millet bu konuları açıklıkla, şeffaflıkla bilmek öğrenmek, katılmak ve denetlemek istiyor. Bu süreç Türkiye demokrasisine olumlu yansıyacaktır. Kılıçdaroğlu’nun şansı, ibresi iyi görünüyor. Kılıçdaroğlu bu süreci yönetme konusunda bir sınavdan geçmiştir. Yarın öbür gün başka sınavlardan geçecektir. Bu sınavı iyi atlatmıştır ancak karar alma sürecindeki usul ve adaba mecbur kalmasını doğru bulmuyorum.

 

“’KILIÇDAROĞLU KAZANAMAZ’ ALGISI TAMAMEN KIRILDI”

Tanju Tosun (Siyaset Bilimci)- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in konuşmasından sonra ortaya çıkanları dikkate aldığımızda bu ciddi bir hayal kırıklığı yarattı, “Aday olma” diyenlerin Kemal Bey’in bu süreçteki sakinliği, oyun kuruculuğu, inşa edici bir lider oluşu bir şekilde bu seçmenin özellikle negatif algısını dönüştürdü. Süreci çok iyi yönetti. İnşa edici lider oldu. Uzlaşmacı bir lider oldu. Birleşe birleşe kazanacağız söylemi bununla ilişkili. Aday olma diyen seçmen bunu görmüş oldu. Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağına ilişkin algı tamamen kırıldı. Günün sonunda ortaya çıkan tabloda Millet İttifakı yoluna devam ediyor. Bu koşullar altında itirazın hiçbir gerçekliği kalmamıştır. Süreci yönetme konusunda ciddi bir başarısı oldu.

 Akşener’in dönüşünün karşılığı olacak

Akşener’in masaya dönmesi kazan-kazan stratejisinin uygulanması olarak okunabilir ve tüm tarafların kazandığı bir sonuç ortaya çıktı. Akşener masaya geri dönmeseydi kendi seçmen tabanında azımsanmayacak ölçüde İzmir başta olmak üzere bir kırılma yaşanabilirdi. İYİ Parti’nin seçmen tabanında kentli, liberal, seküler yaşam tarzı itibariyle laik ve CHP’ye uzak durmayan politik mesafesi AKP ve MHP’ye daha uzak bir seçmen var ve bu seçmenlerin hatırı sayılır bir kısmı büyük kentlerde CHP’ye kayabilirdi. Bu ortadan kalktı. Akşener Masa’ya dönerek uzun günün kazananı olacaktır kendi cephesinden. Zaten diğer partiler kazanan ama uzun vadede hem parti içinde kendi liderliğinin güçlenmesi hem de partiyi merkez sağa taşıma konusunda eli rahatlayacak. Seçmen nezdinde olumlu bir karşılığı da olacak.

İmamoğlu ve Yavaş doğru hamle

Mansur Yavaş’ın ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı olarak kurgulanmaları, hem liberal hem milliyetçi kesimden gelen destek sinerji yaratarak bir kar topu etkisi meydana getirecektir. Kampanya sürecine daha önce belediye başkanı olarak katılacaklardı, şimdi potansiyel Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı sürece destek verecekler. Her iki belediye başkanının da popülaritesini ve seçmendeki karşılığını dikkate aldığımızda; sadece CHP seçmenini değil, Cumhur İttifakı’ndan ayrılan merkezcil eğilimli, ılımlı, milliyetçi, muhafazakâr seçmeni de çekmeleri ihtimali var. Dolayısıyla burada stratejik bir hamle yapılmıştır. Seçimde kazanma şansını arttırmak açısından doğru bir hamle… Sayın Akşener açısından bakıldığında da her iki ismi Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak sistem içinde konumlandırması, en azından parti içinde gelebilecek ‘Hiçbir talebimiz dikkate alınmadı’ yönündeki eleştirileri de sona erdirmiş oluyor.