Ana muhalefet lideri / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı oldu. Tüm mazlumların ve 84 milyonun adayı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sistem değişimi hedefinin altını kalınca çizdi. Ülkeyi akılla, erdemle, liyakatle yöneteceklerini söyledi. ‘Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız. Başlıyoruz!’ dedi.
Aslında Kılıçdaroğlu’nun adaylığı uzunca bir süredir kamuoyunun ve siyasetin gündemindeydi. Doğrusu siyasetin bilinen gerçeklikleri de bunun muhalefet cephesinde normal, olağan ve olması gereken bir siyasal gelişme sayılması gerektiğini gösteriyordu.
1 yıl önce yazmıştık
Biz daha 1 yıl önce,2 Nisan 2022 tarihli Gözlem’de; ‘Kemal Kılıçdaroğlu aday gibi!..’ başlığıyla şunları yazmıştık: “Halkla buluşmalarda dikkatimizi çeken, Kemal Kılıçdaroğlu için ‘Milletin Sesi’ tanımının kullanılmış olmasıydı. Bu seslenişle, hem halkın sesi ve sözcüsü olduğu vurgulanıyor ve hem de Millet İttifakı’nın sözcülüğü öne çıkarılıyordu. Etkinlik alanlarındaki bir başka çarpıcı gözlemimiz, parti logosunun ve bayraklarının bulunmayışıydı. Kılıçdaroğlu, gittiği her yerde Türk bayrakları ile karşılandı. İnsanlar ve alanlar, bir parti liderinden çok, sanki bir ‘Cumhurbaşkanı adayı’nı karşılar gibiydi!”
Siyasal bir gözlemci olarak bizim gördüğümüzü, İyi Parti yöneticilerinin ve Meral Akşener gibi deneyimli bir siyasetçinin şimdiye kadar görmemesi elbette mümkün değildi.
Millet ‘Millet Masası’nı buluşturdu
Aslında ‘6’lı Masa’ içinde, ana muhalefet liderini en iyi tanıyan, onunla en uzun yol yürümüş ve ona olan güvenini sürekli vurgulamış bir ittifak ortağı olarak Meral Akşener görülüyordu. En başta cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklayarak Kılıçdaroğlu’nun yolunu açtığı düşünülmüştü. Doğrusu, diğer liderlerden farklı sesler çıkarsa; Akşener’in, masanın tecrübeli ve Kılıçdaroğlu’nu en iyi tanıyan / bilen ismi olarak onları ikna edeceği düşünülürdü. Böylece ondan, masanın koordinatörlük işlevini yapıcı bir anlayışla üstlenmesi beklenirdi. Oysa bunun tam tersi oldu.
Neyse çıkan kriz ve ayrışma kısa sürdü. Halkın özellikle de muhalefet seçmeninin yoğun tepkisi, siyaseti ve siyasetçileri yönlendirdi. 6’lı Masa’yı yeniden buluşturup birleştirdi.
Demokrasi birlikteliği
14 Mayıs’ta Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimlerinden birini yapacağız. Bu seçim otoriterlikle demokrasi tercihi arasında olacak. Dolayısıyla demokrasiden yana olan tüm toplumsal ve siyasal kesimlerin, bu seçimde ortaklaşması gerekiyor. Ülkede 21 yıldır var olan siyasal anlayışın artık değişmesini isteyen ve bunu dört gözle bekleyen seçmenler, böylesi geniş bir demokrasi birlikteliğini istemekte ve beklemektedir.
Bu bağlamda, ‘6’lı Masa’ olarak yoluna devam eden ‘Millet İttifakı’, muhalefetin en geniş kesimlerini kucaklayacak bir kapsayıcılığı hedeflemelidir. Seçim sürecinde çok geniş bir ‘demokrasi birlikteliği’ oluşturulmalıdır.
Değişimin adayı
Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, yalnızca bu ittifakın değil ülkede değişim isteyen / bekleyen tüm çevrelerin ve insanların ortak adayıdır. Böyle de olmalı ve seçim kampanyasında böylesi bir misyonu ve işlevi üstlenmelidir. Öyle olacağına da yürekten inanıyoruz.
Seçim kampanyasında, toplumun en geniş kesimlerine ulaşılması hedeflenmelidir. Başta, Millet İttifakı dışında kalan diğer muhalif ittifakların ve partilerin seçmenleri olmak üzere, tüm seçmenler kucaklanmalıdır.
Kılıçdaroğlu kazanmalıdır / kazanacaktır
İçinde bulunduğumuz yönetsel sistem gereği, önümüzdeki seçimin ana zemini / platformu cumhurbaşkanlığı seçimidir. Toplumsal değişimi isteyen ve ülkede demokrasi talep eden tüm kesimler ve seçmenler, bu seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nda ortaklaşacaktır / ortaklaşmalıdır.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması için; Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanmalıdır / kazanacaktır. Öyle olacağına da yürekten inanıyoruz. Muhalefet, kısa süren siyasal krizle oluşan olumsuzluğu hızla aşmalı ve bir an önce sahaya çıkarak, başta deprem konusu olmak üzere halkın gündemiyle buluşmalıdır.