Rami Kışlalı Kütüphanesi gururumuz…

250 yıllık bir geçmişe sahip İstanbul’daki Rami Kışlası 1,5 yıllık restorasyon çalışması sonrasında kütüphaneye dönüştürüldü.

Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olarak tanıtılan Rami Kışlası Kütüphanesinde farklı yaş grupları için 2 milyondan fazla kitap yer alıyor. Kütüphane, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı törenle hizmete açıldı.

Rami Çiftliği Kışlası Sadrazam Rami Mehmet Paşa tarafından Sultan III. Mustafa zamanında 1757-703 yılları arasında yaptırıldı. “Asakir-i Mansure-i Muhammediyye” (Peygamberin Allahın yardımını görmüş askerleri) için Sultan II. Mahmut zamanında onarım gören kargir bir yapı olan Rami Kışlası 1960’lara değin aktif olarak kullanıldı. 1980 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredilen yapıdan otopark, futbol ve spor sahası ve gıda deposu olarak yararlanıldı.

51 bin metrekarelik peyzaj alanı ve 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesine sahip Rami Kütüphanesi, ulusal bir kültür anıtı olarak gurur verici bir hizmet olarak tarihe geçti.. Kütüphane, Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın ise sayılı kütüphanelerinden biri oldu.

Kütüphane haftanın her günü, günün 24 saati kitapseverlere hizmet verecek. Sadece kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planlanan Rami Kütüphanesi alanı, ilk kez Osmanlı Padişahlarından III. Mustafa döneminde yaptırılmış ancak uzun süredir atıl vaziyetteydi.  Alanda çalışmalar 1,5 yılda tamamlandı.

Rami Kütüphanesi Genel Koordinatörü Osman Zorlu, açılış öncesi yaptığı açıklamada yaklaşık 250 yıl önce askeri kışla mantığıyla inşa edilen yapının 1980’lere kadar askeri kışla olarak kullanıldığını dile getirdi. Yapının restorasyon sürecinin 2000’lerden sonra planlandığını kaydeden Zorlu, restorasyonun 2014’te de başladığını söyledi.

DÜNYADA ÜÇÜNCÜ KÜTÜPHANE

Dünyada en büyük alana sahip üçüncü kütüphane olduğunun altını çizen Zorlu, “Bunun dışında, 4 bin 200 kişilik oturma ve çalışma kapasitesiyle yine dünyada ilk üçte yer alan bir kütüphane. Ayrıca kütüphanemiz Türkiye’de peyzaj alanı olarak 51 bin metrekarelik bir alanda, kapalı peyzaj alanı olarak Türkiye’nin ve dünyanın en büyük kütüphanesi” diye konuştu.

Zorlu, kütüphanenin aynı zamanda millet bahçesi tarzında inşa edildiğine dikkati çekti. İnternet erişimi, kafeleri ve sanat etkinliklerinin yapılacağı galerileriyle kütüphanenin 7 gün 24 saat kullanabileceğini aktaran Zorlu, şu bilgileri verdi:

“Rami Kütüphanesi bir yaşam döngüsü şeklinde inşa edildi. Ne demek bu?.. 0-3 yaş çocuk bebek grubundan başlıyoruz, çocukları burada ağırlamaya. Ortaokul, lise ve üniversitelerin ihtisas kütüphaneleri, yazma eserler şifahanesi ve Atatürk İhtisas Kütüphanesi de yine bünyesinde olacak. Vakıf kültürümüzün gereği olarak, misafirlerimize günde 2 defa çorba ikram edeceğiz. Yine çay ve kek ikramlarımız gün içerisinde sürekli olacak. Bunun dışında üniversiteye hazırlanan öğrencilerimize kütüphanemiz ücretsiz test kitapları temin edecek ki üniversite hayallerini gerçekleştirmeleri noktasında bizim de ufak bir katkımız olsun”

Kütüphanenin sergi salonlarında, ulusal ve uluslararası sergilere, konferanslara ve etkinliklere ev sahipliği yapacağını belirten Zorlu, restorasyonu aslına uygun inşa edilen ve bulunduğu mahalleye büyük bir katkıda bulunan kütüphanenin Türkiye’nin ilk sürdürebilirlik sertifikasına sahip kütüphanesi olduğunu söyledi.

Zorla, Rami Kütüphanesinin nadide bir eser olarak İstanbul’a ve Türkiye’ye uzun yıllar hizmet edeceğinin altını çizdi.

 

Kültürümüze arşiv açılımı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, arşivinde yer alan belge filmleri, web sitesi ve ‘Film Mirasım KTB’ mobil uygulaması ile erişime açtı. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, erişimi, “Atatürk’ün İzmir’e gelişi”, “Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a gelişi”, “İngiltere Kralı 8. Edward’ın Türkiye ziyareti” ve “Sultan Vahdettin’in kılıç alayı” arşiv videolarını paylaşarak duyurdu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, kültürel mirasın görsel belleğini oluşturan filmlerin muhafazası ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla Sinema Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturduğu arşivdeki filmleri dijital ortama aktararak restore etti.

 ‘http://filmmirasim.ktb.gov.tr’ sitesinde yer alan filmlere ilişkin bilgi ve açıklamalar Kültür Ve Turizm Bakanlığı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Sinema Genel Müdürlüğü’nce oluşturuldu. Arşivin erişime açılmasını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yayınladığı sosyal medya mesajıyla duyurdu.

Ersoy, uygulamayı “Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına, Anıtkabir’in yapımından Kore Savaşı görüntülerine… Herkesin ilgisini çekecek yüzlerce Film sizleri bekliyor” sözleriyle duyurdu. Bakan Ersoy, ayrıca “Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a gelişi”, “Atatürk’ün İzmir’e gelişi”, “İngiltere Kralı 8. Edward’ın Türkiye ziyareti” ve “Sultan Vahdettin’in kılıç alayı”ndan oluşan video Arşiv görüntüleri de hesabından paylaştı.

1895’TEN 1960’LI YILLARA

Web sayfasında erişime açılan görüntüler, “1895-1918”, “1918-1938”, “1938-1950”, “1950-1960” “1960 Sonrası” ve “Diğer” olarak yıllara göre kategorilendirildi.

Atatürk’e ait çeşitli görüntülerin yer aldığı sitede, “Çanakkale Cephesi”, “Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi”, “Osmanlı Dönemi İstanbul’da gündelik kent hayatı”, “Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi”, “Atatürk’ün TBMM’ye Gelişi”, “İsmet İnönü’nün cenaze töreni”, “Emel Sayın’ın ‘Silemezler Gönlümden’ şarkısına ait klip”, “Müzeyyen Senar’ın klibi” gibi özel videolar dikkat çekiyor.

ATATÜRK’TEN ENSTANTANELER

Erişime sunulan videolarda en dikkat çekenlerden biri Atatürk’ün 11 Kasım 1930’da ABD Büyükelçisi Joseph C. Grew’i Atatürk Orman Çiftliği’nde kabulüne ilişkin görüntüler ve konuşması.

Atatürk, görüntülerde Büyükelçi Grew’e yabancı dilde Çiftliği anlatıyor. Daha sonra Atatürk, “bir kaç söz söylemek isterim” diyerek, “Türk milleti demokrattır. Eğer bu hakikat şimdiye kadar medeni beşeriyet tarafından tamamıyle anlaşılmamış bulunuyorsa bunun sebebini muhterem sefirimiz, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini işaret ederek çok güzel ima ettiler. Diğer taraftan Amerika milletinin benliğini hissettiği dakikada istinat ettiği demokrasidir” diyor.

 

Folkart Gallery’de ilk sergi

Türk resminin en önemli isimlerinden Şevket Dağ’ın eserlerinden oluşan “Zaman ve Mekanın Büyüsünde Bir Ressam: Şevket Dağ” adlı sergi Folkart Gallery’de sanatseverlerle buluştu.

Folkart Gallery, 1944’te aramızdan ayrılan Türk resminin en önemli sanatçılarından Şevket Dağ’ın eserlerinin yer alacağı sergiye ev sahipliği yaptı. “Zaman ve Mekanın Büyüsünde Bir Ressam: Şevket Dağ” adlı ziyarete açıldı.

İlk kez 1902 yılında İstanbul’un Fatih Semti’nde bir muhallebici dükkanında 5 eseri ile ilk sergisini açan Şevket Dağ, daha sonra 1944 yılına kadar çeşitli sergilere eserleriyle katıldı. 1944 yılında aramızdan ayrılan Dağ’ın eserleri farklı karma sergilerde yer alsa da bugüne kadar sadece Şevket Dağ’ın eserlerinin yer aldığı herhangi bir sergi düzenlenmedi.

ŞEVKET DAĞ’IN 60 ESERİ

Sergide 60 adet eserin yanı sıra ressam Şevket Dağ’ın eskiz defterleri, kullandığı paleti, şövalesi, boya kutusu, fotoğrafları gibi kişisel eşyaları ve de birçok yazışması da yer alacak. Sergi için ayrıca “Zaman ve Mekanın Büyüsünde Bir Ressam: Şevket Dağ” adlı Türkçe ve İngilizce, 320 sayfalık bir albüm de hazırlandı. Albümde, Sinan Genim, Fahri Özdemir, Evrim Altuğ, Malik Aksel, Cemal Tollu ve Şeref Akdik’in yazılarının yanı sıra, eserleri ve kendisiyle ilgili doküman ve objelerde yer alıyor.

42 farklı koleksiyoner ve eser sahibi kurumun eserlerini verdiği sergide, Şevket Dağ’ın başyapıtı olarak gösterilen “Ayasofya İçi” adlı eseri de bulunuyor. Serginin Proje Direktörlüğünü Fahri Özdemir, Küratörlüğünü ise Özdemir Erdem üstlendi. 

SANATSEVERLERE DAVET

Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, “Folkart Gallery, olarak Türk resminin en önemli isimlerinde Şevket Dağ’ın eserlerine ev sahipliği yapacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Türkiye’de ilk kez düzenlenecek “Zaman ve Mekanın Büyüsünde Bir Ressam: Şevket Dağ” isimli sergi 24 Ocak 2023 tarihinden itibaren ziyaret edilebilecek. Son yıllarda yaşanan salgınlar nedeniyle sergimizin açılışı için bir tören düzenlemeyeceğiz. Sanatseverleri, sergimizi ziyarete davet ediyorum” dedi.

ŞEVKET DAĞ KİMDİR?

Türk resminde mekan içlerini en iyi şekilde resmeden ressam olarak gösterilen Şevket Dağ; Atatürk’ün isteği ile iki (Siirt Milletvekilliği), İsmet İnönü’nün de isteğiyle bir dönem (Konya Milletvekilliği) milletvekilliği yapıyor. Şevket Dağ, milletvekilliği döneminde bile “Ressam” titrini kullanması, imzasında palete yer vermesi ile biliniyor.

Çeşitli kurumlarda resim öğretmenliği yapan Şevket Dağ, aynı zamanda çok iyi bir saat tamircisi sanatkârı olarak da tanınıyor. Saat tamiri ile zamanın durmasını engelleyen Şevket Dağ, mekan tasvirleri ile de Ayasofya gibi tarihi mekanları tüm detayları ile resimlerine yansıtarak ölümsüzleştiriyor. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucu üyelerinden Şevket Dağ, 23 Mayıs 1944’te yaşama veda etti.

 

“Yazarlık Atölyesi” alkışlarla

Karşıyaka Belediyesi ilkini geçen yıl gerçekleştirdiği “Yazarlık İşliği”ni yeniden başlattı. Edebiyat okur-yazarlığı dalında farkındalık yaratmak, kendini yazarak tanımlamak isteyenlere destek olmak amacıyla kurulan işliği yazar, yönetmen ve dramaturg Haluk Işık yönetiyor.

Haftada 2 saatlik dersler halinde sürecek işlik, 3 aylık bir dönemi ve toplam 24 dersi kapsayacak. Kuramsal ve uygulamalı bir müfredat doğrultusunda, işliğe katılanlar bir yandan konuyla ilgili bilgilenirken, bir yandan da yoğun bir üretim süreci yaşayacak.

Belediyenin Kültür Müdürlüğü gözetiminde, Demirköprü Veli Lök Kütüphanesinde ve Çarşamba günleri 18.30-20.30 saatleri arasında sürdürülecek işliğe katılım için duyuru yapıldı:

“Yaşamı daha iyi algılamak, kendimizi umutla donatıp daha iyi hissetmek ve dillendirmek için sanata hepimizin çok ihtiyacı var. Bu amaçla düzenlenen işliğimizi, Karşıyaka Belediyesinin sosyal sorumluluk projesi ve sanata katkı amacıyla ücretsiz olarak sunuyoruz. Yeni yeteneklerin ortaya çıkmasından ve edebiyatımıza yeni ürünlerin kazandırılmasından hepimizi sevinç duyacağız. Kendini sanatla tanımlamak ve yazarlık alanında geliştirmek isteyen herkesi Yazarlık İşliğimize davet ediyorum.”

 

Tabloya rekor fiyat: 21 Milyon dolar

Almanya’nın önde gelen sanatçılarından Max Beckmann’ın otoportresi, Berlin Greysbach müzayede evinde düzenlenen müzayedede rekor fiyata satıldı.

Tablo 20 milyon euroya satılırken, gerçek fiyatının komisyonlar ve vergiler de dahil toplam 23,2 milyon euro olduğu ifade edildi.

Bir başka Beckmann tablosu olan ‘Mısırlı’, 2018 yılında 4,7 milyon euroya satılarak rekoru elinde tutuyordu.

Satılan tablonun fiyatı, Beckmann’ın eserlerinin dünya çapındaki müzayedelerde satışı için rekor değil. Çünkü Alman ressamın bir parçasının şimdiye kadar satıldığı en yüksek fiyat, 2017 yılında Londra Chrisrie’s’de gerçekleşti. ‘Kuşların Cehennemi/ Holle der Vogel’ tablosu 36 milyon sterline (o zamanlar 41 milyon dolar değerine) satıldı.

Boyandığı 1943 yılından bu yana özel mülkiyette bulunan başyapıt ‘Sarı ve pembe otoportre/ Selbstbildnis gelb-rosa’ sanatçının Nazi Almanya’sından kaçtıktan sonra Hollanda’daki sürgün dönemini anlatıyor.

Eşi Mathilde’ye verdiği ve 1986 yılında ölümüne kadar yıllarca sakladığı tablo, özel bir İsviçre koleksiyonunda kaldı ve doksanlı yılların ortalarından beri halka gösterilmedi.