Kahramanmaraş merkezli depremler, ekonomik yaşamı ve üretimi de olumsuz etkileyecek. Farklı sektör ve meslek gruplarından temsilciler alanlarında görülen hasara dair açıklamalar yapıyor. İlgililer, Türkiye’de son yıllarda ciddi bir hayat pahalılığı yaşandığına dikkati çekiyor. Bu pahalılık içerisinde dar ve orta gelirli kesimi en çok zorlayan ise hiç kuşku yok ki ön alınmayan gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar. Depremin etkilediği şehirler, tarım faaliyetleri içerisinde ciddi büyüklükteki alana sahipler.
Birleşik Kamu İş’in araştırmasına göre; gıda fiyatları Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,1 arttı. Gıdada son bir yıllık fiyat artışı ise yüzde 136,3 olarak ölçüldü. TÜİK verilerine göre; tarım ürünleri üretici fiyatları (Tarım ÜFE), ocak ayında aylık yüzde 13,74 yıllık 68,49 oranında arttı. İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte, depremin bu oranları daha da olumsuz etkilemesi bekleniyor. Üreticiyi ve tüketiciyi zor günler bekliyor.
Deprem, tarımsal ürünlerin ve gıdaların fiyatlarını da olağanüstü ölçüde etkiledi. Bu durum, önümüzdeki günlerde fiyatların daha da artacağının ön habercisi. Deprem bölgesindeki tarım alanları ile tarımsal ve hayvancılık faaliyetleri depremden olumsuz etkilendi. Bölgede çiftçi borçları da ertelendi.
Depremin meydana geldiği bölge, tarım ve hayvancılık bölgesi olarak çok önemli bir özelliğe sahip. Depremden etkilenen bölgelerde 3.5 milyon hektarlık tarım arazisi, yaklaşık 5 bin köy bulunurken kayıtlı çiftçi sayısının ise 300 bin olduğu tahmin ediliyor.
Depremlerin ardından bölgede yaşayan çiftçilerin sorunlarını ve alınması gereken önlemleri değerlendiren Tarım Platformu, yeniden yapılaşmada tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmamasını istedi. Platform, bölgedeki çiftçi ve yetiştirici göçünün engellenmesi için acil önlemler alınması çağrısı yaptı.
FAO’dan acil destek çağrısı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), deprem bölgesinde temel gıda üretimindeki aksamalara ilişkin endişelerini dile getirerek, çiftçilerin acil geçim ihtiyaçlarının karşılanması için uluslararası destek talebinde bulundu.
Açlık sınırı 10 bin 259 liraya yükseldi
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, şubat ayı Açlık-Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Buna göre açlık sınırı 10 bin 259 liraya, yoksulluk sınırı ise 28 bin 563 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında son bir yıllık dönemdeki artış ise 12 bin 243 lira olarak gerçekleşti.
“Acil önlem alınmalı”
Tarım Platformu Bileşenleri adına konuşan Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, depremden 4 bin 900’ü aşkın köyde yaşayan 2,5 milyon kırsal nüfusun, 2,14 milyon büyükbaş, 9,37 milyon küçükbaş hayvanın olumsuz etkilendiğini aktararak, acilen önlem alınması gerektiğini söyledi. Demirtaş, çiftçilerin üretimi terk etmesinin gıda maddeleri üretiminin azalmasına ve buna bağlı olarak fiyatların artmasına yol açacağı uyarısında bulundu.
30 tarım örgütü adına bir basın toplantısı düzenleyen dönem sözcüsü ve Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, depremin can kaybına yol açmakla kalmadığı, ülke ekonomisine, kırsal alana ve hayvancılığa da büyük bir darbe vurduğunu belirtti.
Depremden büyük zarar gören 11 ilin, bitkisel üretimin ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı alanlar üzerinde yer aldığını belirten Demirtaş, şöyle konuştu:
“Türkiye’deki hayvan varlığının yüzde 15’i depremin vurduğu 10 ilde yer almaktadır. Bölgede halen elektrik, su, yem ve gıda sağlanmasında aksaklıklar yaşanmaktadır. Bölgedeki hayvan yetiştiricileri barınma, su ve yem sıkıntısı çekmekte, süt sağımı yapılamamakta, sağılan sütler yeterince değerlendirilememektedir.
Yıkılan ve ağır hasar gören büyükbaş ve küçükbaş işletmelerinin sayısının 2 bin 800’ün üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Kanatlılar ve arıcılık zararları da henüz tam olarak belirlenememiştir. Sultansuyu barajının bentlerinde çatlaklar oluşması ve boşaltılması nedeniyle 100 tonun üzerinde yetişmiş balığın yanı sıra 14 milyon yavru balık telef olmuştur.
Bölgede yetiştirilen pamuğun, baklagillerin ve sebzelerin ekim zamanı yaklaşmaktadır. Kayısı, Antep fıstığı, zeytin, narenciye bahçelerinde gerekli bakımların yapılması gerekmektedir. Şu an narenciye hasadında iş gücü sorunu da yaşanmaktadır.
Deprem sırasında çiftçinin yalnızca evi ve besihaneleri yıkılmakla kalmamış traktör, alet ve edevatının büyük bir bölümü de enkaz altında kalmıştır. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlayabilmesi için acilen üretimin korunması ve canlandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde üretim araçlarından mahrum kalan ya da bunları elinden çıkaran çiftçiler köylerini ve üretimi terk etmek zorunda kalacaktır.”
***
“HAYVANCILIĞI TEŞVİK EDİCİ YENİ BİR MODELE GEÇİLMELİ”
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, deprem felaketinin ardından geride kalanların, hayvancılık yapmak istemeyebileceğini belirterek, “Hem onları hem de geri dönüp hayvancılık yapmak isteyen gençleri teşvik etmek için cazip yeni bir modele geçilmeli” dedi.
DW Türkçe’ye konuşan Solakoğlu, “Deprem bölgesinde kaç hayvanın telef olduğunu şu anda tespit edecek hiçbir merci yok. ‘Şu an Türkiye’de bölgelere göre nerede, ne kadar hayvan varlığı olduğunu bilemiyoruz. Yani kimse Adana’da şu kadar hayvan var, Hatay’da bu kadar hayvan var diye net bir rakam veremez” diye konuştu.
“Pozitif ayrımcılık yapılmalı”
Hem büyük hem de küçükbaş hayvancılığın yapıldığı deprem bölgesinde daha önce 3, 4, 5 hayvanlı ahırlarda hayvancılık faaliyetleri yapıldığını aktaran Solakoğlu, artık hayvancılığın 30-40 hayvan varlıklı ahırlarda, kooperatifçilik modeliyle çiftçilere bir yüzde verilerek yapılması gerektiğini vurguladı. Solakoğlu, “Ürünlerine de ulusal ve yerel marketlerde ‘pozitif ayrımcılık’ yapılarak satış desteği verilmeli. Markalaşma çalışmalarında da pazarlama desteği almalı çiftçi. Bu alanda çalışan çiftçi sayısı zaten azdı ve yaşlıydı. Bu felaketten sonra kalanlar hayvancılık yapmak istemeyebilir. Hem onları hem de geri dönüp hayvancılık yapmak isteyen gençleri teşvik etmek için cazip yeni bir modele geçilmeli” ifadelerini kullandı.
********
“DEPREM İLLERİNDE TARIMDA ORTAK MAKİNE KULLANIMINA GEÇİLMELİ”
Tayfun Özkaya (Tarım Ekonomisti- Prof. Dr.) – Depremde köylerde traktörler başta olmak üzere birçok makine, ekipman enkaz altında kaldı. Bazıları hiç kullanılamayacak durumda. Bu durum önümüzdeki sürede toprak işleme, ekim, ilaçlama, süt sağımı gibi birçok tarımsal etkinliğin yapılmasını imkânsız hale getirdi. Bu durumun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Ancak bütün bu makinelerin sahiplerine tekrar kazandırılması devlet ve çiftçilerin imkânlarını aşmaktadır.
Bu durumda ortak makine kullanımına gitmekten başka çare bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı hızlı bir tarama ile her köyde hangi makine ve ekipmanın eksik olduğunu saptayarak köyler veya köy grupları için yeterli traktör, sağım makinesi, ilaçlama aletleri, mibzerler, hasat makineleri vb. ile makine ringleri kurmalıdırlar. Bakanlığın sağladığı makinelerin mülkiyeti devlette kalabilir. Yönetiminde katılımcı bir yaklaşım uygulanmalıdır. Makine ringlerinin yönetiminde köy veya köy gruplarından seçimle gelecek çiftçilerden oluşan bir kurul görev alabilir.