Deprem felaketi sonrasında, depremzedeler çadır ve yardım beklerken; Kızılay’ın elindeki 2 bin 50 çadırı dağıtmayıp, bir sivil toplum kuruluşu olan AHBAP’a, depremin üçüncü günü 46 milyon lira bedelle sattığı ortaya çıktı. İşin bir de ‘gıda’ boyutu var. Kızılay, vatandaşlardan toplanan yardımlarla ürettiği konserveleri de vatandaşa dağıtılsın diye AHBAP’a parayla satmış. Ayrıca Kızılay, yardım için bölgeye koşan Türk Eczacılar Birliği’ne de yardım çadırlarını parayla satmış.
2 Şubat’ta açıklanan resmi verilere göre şu ana kadar 40 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kızılay ve AFAD eleştirilerin hedefi oldu. Cumhuriyet gazetesinden Murat Ağırel’in ortaya çıkardığı gerçek, ülkemizdeki kurumların erozyona uğratılmasında işlerin nereye vardırıldığının son çarpıcı örneği oldu. Kızılay çadırlarının hızla deprem bölgesindeki depremzedelere ulaştırılacağına, AHBAP’a depremzedelere dağıtması için üstelik parayla satılması; ister istemez Aziz Nesin’in mizah öyküleri ile Levent Kırca’nın parodilerini hatırlattı! Deprem felaketinin en acılı günlerinde, milletin kurumu Kızılay tarafından milletin çadırının yine millete parayla satılması, nasıl tanımlanmalı ve yorumlanmalı?
Murat Ağırel’in haberi toplumsal tepkiye neden oldu. Siyasetçiler başta olmak üzere sosyal medya üzerinden sert eleştiriler dile getirilirken, Kızılay ve AHBAP haberi doğruladı. “Çadır” tartışması sürerken, Kızılay’ın sadece “çadır” satmadığı, halkın bağışlarıyla üretilen “konserve”lerin de satıldığı ortaya çıktı. AHBAP Başkanı Haluk Levent, depremzedelere dağıtmak için Kızılay’dan çadır yanı sıra konserve de aldıklarını belirtti. Levent, devletin kuruluşu olan AFAD’ın da Kızılay’dan çadır aldığını açıkladı.
Toplumsal tepkinin ardından Kızılay Başkanı Kerem Kınık, konuya ilişkin yaptığı ilk açıklamada AHBAP’a çadır satışını, “yasal, akılcı ve ahlaki” olduğunu söyledi. Kınık, bir gün sonraki ikinci açıklamasında, satışın “Kızılay Cemiyeti ile değil Kızılay iştiraki olan Kızılay Lojistik Şirketi” ile yapıldığını belirterek, “Satıştan haberim yoktu, bana sorsalardı onay vermezdim.” dedi.
Kerem Kınık, CNN Türk’te yaptığı son açıklamasında Kızılay’ın kendisine gelen bağışları satmadığını, kuruluşun kamudan bir bütçe desteği almadığını açıkladı. Oysa Sağlık Bakanlığı her yıl Kızılay’a milyonlarca lira aktarıyor.
İktisadi işletme kurabilir mi?
İşin özeti şu; Kızılay, halkın yaptığı bağış paralarıyla üretilen ve bedava dağıtılması gereken çadırlar, yine halkın başka bir derneğe yaptığı bağış paralarıyla satın alınarak deprem felaketinden etkilenenlere dağıtılıyor. AHBAP, çadırları, sokakta kalan depremzedelere ulaştırmak için satın alıyor. Kızılay da çadırları kurduğu iktisadi işletme “Kızılay Çadır ve Tekstil AŞ” üzerinden yapıyor. Yardım parasıyla kurduğu iktisadi işletmeye yine yardım parasıyla hammadde tedarik ederek çadır üretiyor. Buraya kadar sorun yok; sorun söz konusu çadırların depremzede halka dağıtılması gerekirken, başka kurum ve kuruluşlara “siz dağıtın” diyerek satması.
Kızılay portföy yönetim şirketi kurdu
Felaket sonrasında bütün enerjisini deprem bölgesine vermesi gereken Kızılay’ın depremin 4. günü portföy yönetim şirketi kurduğu da ortaya çıktı. Kamu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yatırımlarını nasıl değerlendireceğine ilişkin bildirimde bulunmuş. Kızılay, portföy yönetim şirketine neden ihtiyaç duyar sorusuna da eski bankacı Kerim Rota şöyle cevap veriyor: “Bu PYŞ ve Fonların kurulmasının amacı Kızılay’ın varlıklarını ve kaynaklarını Sayıştay denetiminden uzaklaştırıp, finansal denetim ve değerleme odaklı SPK mevzuatına taşımak için olabilir mi?”
Levent: Herkes soğuktan donarken…
Depremlerin ilk günlerinde Kızılay iştirakinin, deposundaki çadırları para karşılığı AHBAP Derneği’ne sattığının ortaya çıkmasından sonra, derneğin kurucusu Haluk Levent açıklama yaptı. Levent “Sistemi kimse bilmiyor. AFAD da çadırları parayla, faturalı alıyor Kızılay’dan” dedi.
Fox TV’de konuşan Levent, “Biz 15 bin 250 adet çadır aldık. 2 bin 50’si Kızılay’dan. 13 bin 200 tanesi de başka firmalardan alındı. Faturını yayınlayacaktık zaten” dedi.
Levent şöyle devam etti;
“Arkadaşlar Kızılay’ın internet sitelerinden çadır sattığını görmüşler. Ankara Eczacılar Odası da almış, biz niye almayalım. Hemen öğrendik ihracat yapılmak üzere hazırlanan 2 bin 50 çadır var. Kızılay’ın iştiraklerinin çadır sattığı piyasada biliniyor. Deprem zamanı veya değil, biliniyor. Ben o an hiçbir şey düşünemiyorum. İnsanlar ölüyor orada, dışarıda tir tir titriyorlar. Benim orada insanlara çadır getirmem lazım.
Sistemi kimse bilmiyor. AFAD da çadırları parayla, faturalı alıyor Kızılay’dan. Buyurun AFAD yetkilileri yalanlasın. Eğer o yurt dışına ihraç edilecek çadırlar satılacaksa, AFAD da parayla alıyor. Kızılay’dan barbunya, konserve aldık. Muhatap ben miyim? Bir dakika bile önemli. Kızılay yönetimi karar alır, parayı iade eder. Onu ben bilemem.”
Levent eleştirilere, “Biz o akşam herkes can derdinde soğuktan donarken ‘Bu çadırları satın almalı mıyız ya da almamalı mıyız?’ lüksüne sahip değildik olamazdık da. Ve satın alıp bölgeye gönderdik. Yaptığımız her işlem kanuni ve doğru” yanıtını verdi.
*****
KIZILAY’IN YARDIM YAPACAK YERDE SATIŞ YAPMASI DOĞRU DEĞİLDİR”
Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı)- Kızılay’ın böyle bir felakette çadır satması yasal değildir. Elinde çadır fazlası olur, çadır yaparlar vatandaşa ucuz veya nitelikli çadır satmaya çalışırlar. O anlamda olur, öbür türlüsü değil. Vatandaşın barınması için Kızılay’ın muhtaç olan yerlere yapacağı yardımlar vardır. Vatandaşa kollarını açacak, vatandaşı tüm sıcaklığı ve içtenliği ile kucaklayacak Kızılay’ın yardım yapacak yerde satışta bulunması, ticaret yaparcasına davranması uygun değildir.
Kızılay yönetimine seçimle geliyorlar. Orada çok özenli davranmak gerekir. Kızılay seçimlerinde yandaşlık, partizanlık, yakınlık gözetilmez. Kızılay’a hizmet edecek nitelikli insanların, o konuda başarısı olan insanların göreve getirilmesi gerekmektedir. Hısım, akraba, eş, dost, yakın değil, Kızılay’da millete yararlı olacak, hizmeti en iyi şekilde vermesi gereken insanlar seçilip göreve getirilmelidir.
**********
KÜÇÜKALİ: BÜTÇESİNDEN YÖNETİCİLERİNE ÖDENEN PARA 25 MİLYON TL
Kızılay’ın eski başkanı Tekin Küçükali katıldığı canlı yayında, Kızılay’ın içinin boşaltıldığını geçen yıl yöneticilere 25 milyon lira maaş ödendiğini açıkladı. Kızılay’ın sivil inisiyatiften çıkartılıp holdingleştirilmesi nedeniyle çadır sattığını belirten Tekin Küçükali, şunları dile getirdi:
Kızılay’ın içi boşaltıldı, holding oldu. Benim zamanımda 11 tane yönetici, 1 tane genel müdür, 3 tane de genel müdür yardımcısı vardı. Şimdi 82 tane yönetici var. Her biri asgari ücret düzeyinde 3 asgari ücret maaş alıyor. Geçen sene Kızılay’ın bütçesinden yöneticilere giden para 25 milyon TL. Yani demek ki her adam 300 bin TL para alıyor Kızılay’dan.
Yeni uygulamaya göre Kızılay’da birimlerin tamamı anonim şirket oldu. Bu anonim şirketler, ticari maksatla kurulduğu için ellerindeki ürünleri satabiliyor. Bunlardan biri de Çadır A.Ş. 11 anonim şirket var. Bunlarında hepsinin toplandığı Kızılay Holding var. Kızılay’ın alanda çadır kurma yetkisi de alınmış. Kızılay sadece çadır üretiyor ve satıyor.
Üretim yapıp AFAD’a satıyor. Dünyada örneği yok bu prosedür bizde var. Her şirketin yönetim kurulu başkanı Kerem Kınık. Tepe şirket Holding dahil 12 tane şirketten 3 asgari ücret üzerinden maaş alıyor.”