6’lı Masa, ‘Milletin Masası’ olabildi mi?

Saadet Partisi ev sahipliğinde ‘deprem’ özel gündemiyle toplanan muhalefet partileri, iktidarın deprem sonrasındaki tutumunu, eksikliklerini, yanlışlıklarını ve yetersizliklerini eleştirdiler. Ortaya çıkan tabloyu ‘siyasi enkaz’ olarak tanımlayan 6’lı Masa partileri, ‘siyasi enkazı kaldıracağız’ dediler. 2 Mart’ta, normal gündemle yeniden toplanma kararı aldılar.

12 Şubat 2022 tarihinde ilk toplantısını yapan ve 28 Şubat 2022 tarihinde de ilk deklarasyonunu yayımlayan 6’lı Masa; birinci yılını doldurup ikinci yılına girerken, ‘Millet İttifakı’na dönüştü. Peki, bu bir yıllık süreçte beklentiler ne ölçüde gerçekleşti?

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ev sahipliğinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu deprem gündemiyle toplandı.

Altı lider üç saatlik toplantı ardından yapılan ortak yazılı açıklamayla, 6 Şubat’tan itibaren 13 günlük süreçte yaşananları değerlendirdi. Açıklamada, AKP-MHP iktidarının ayrıştırıcı tutum takındığını belirterek “Özerklik, liyakat ve şeffaflık kaybı afet yönetimini ve depreme müdahale sürecini de doğrudan etkilemiştir. Ne yazık ki, belediyeler ve STK’lar arasında ayrım yapılmış, bunların sürece dahil edilmeleri hususunda geç kalınmıştır. Kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmemiş, tek bir merkezden alınan kararlar çalışmaları yavaşlatmıştır” açıklaması yaptı.

 

Açıklama, “Ülke ve millet olarak tarihimizin en büyük acılarından birini yaşıyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. İktidarın şaşkınlığına, acziyetine ve ayrıştırıcı tutumuna rağmen; depremin ilk anından itibaren sorumluluklarını yerine getiren, ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışan kurumlarımıza ve kamu görevlilerimize teşekkür ediyoruz. Muazzam bir dayanışma gösteren, büyük bir fedakarlık ve gayretle çalışan STK’larımıza, vatandaşlarımıza, uluslararası dayanışma gösterenlere ve emek sarf eden tüm isimsiz kahramanlarımıza minnettarız” mesajlarıyla başladı.

“Rant hırsı ölümcül fatura ödetti”

 

Ortak açıklamada, “Deprem ülkesi olan Türkiye’mizde afet öncesi gerekli hazırlıkların yapılmadığı, yeterli tedbirlerin alınmadığı apaçık ortadadır. Eskiden Başbakanlık’a bağlı olan AFAD’ın kurumsal kapasitesinin zayıflatılması, liyakatten yoksun insanlara üst düzey kadrolarda sorumluluk verilmesi, depreme dayanıksız binalara hiçbir rapor istenmeden imar affı çıkarılması ve inşaat sektöründe yolsuzluklara kapı aralayan ölçüsüz rant hırsı, milletimize ölümcül bir fatura ödetmiştir. Ülkemizin her kurumunda yaşanan özerklik, liyakat ve şeffaflık kaybı afet yönetimini ve depreme müdahale sürecini de doğrudan etkilemiştir. Hiçbir bürokratın inisiyatif alamadığı, her konuda talimatın bir kişiden beklendiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden, acılar ve zayiat katlanarak artmıştır. Afet süreci ne yazık ki iyi yönetilememiş, arama-kurtarma çalışmalarında geç ve yetersiz kalınmıştır. Başlangıçtan itibaren, temel ihtiyaçların temininin ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediği, bunların sonucunda felaketin etkisinin vahim boyutlara ulaştığı acı bir gerçek olarak görülmektedir” denildi.

 

Her şey apaçık ortada

 

Ortak açıklamada, “Ne yazık ki, belediyeler ve STK’lar arasında ayrım yapılmış, bunların sürece dahil edilmeleri hususunda geç kalınmıştır. Kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmemiş, tek bir merkezden alınan kararlar çalışmaları yavaşlatmıştır. Kolluk kuvvetlerinin, madencilerin ve iş makinelerinin sahaya geç gönderilmesi, sosyal medya platformlarında bant yavaşlatma, borsanın kapatılmaması gibi akıl dışı uygulamalar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuş, krizi daha da derinleştirmiştir. İktidar barınma, seyyar tuvalet ve hijyen konusunda yeterli adımları halen atmamış, bölgede salgın hastalık riskine karşı gerekli tedbirleri de almamıştır. Deprem sonrası yaşanan iç göçle ilgili herhangi bir planlama ve yönlendirme yapılmamıştır. Tüm hata, kusur, ihmal ve kasıtlar apaçık ortadadır. Hukuki, idari ve siyasi sorumlular da arşivlenerek dosyalarda ve hafızalarımızda not edilmiştir” eleştirileri sıralandı.

 

Nüfus yapısı vurgusu

 

Liderler, Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar Metni”ndeki afetle mücadele bölümünü anımsatarak Deprem Komisyonu kuracaklarını ifade etti.

Ortak açıklamada, “Yaşanan bu felaketten dersler çıkararak, şehirlerimizi ve geleceğimizi ortak akılla inşa etmek mecburiyetindeyiz. Unutulmamalıdır ki; jeoloji, sismoloji, psikoloji, sosyoloji, ekoloji, tıp, ekonomi, eğitim, hukuk, siyaset, şehir planlama ve mimarlık birbirlerinden asla bağımsız düşünülemez, hiçbiri ihmal edilemez. Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz!” denildi.

Liderler, Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde, 2 Mart Perşembe günü yeniden toplanacakları bilgisini de paylaştı.

*****

 

“6’LI MASA ADAYINI AÇIKLAMAKTA GECİKMESİ UMUTLARI AZALTMIŞTIR”

Metin Öney (Eski Milletvekili)- Bir yılını dolduran “millet ittifakının” veya kendilerinin çok kullandıkları deyim ile “Altılı Masa’nın” öncelikle olumlu yönlerini belirtmekte fayda vardır. Birbirinden çok farklı altı partinin bir yılı aşan bir müddet içinde, bir arada olmaları ve zaman zaman müşterek açıklamalarda bulunmaları, siyasi hayatımızda ender rastlanan oluşum şeklidir. Gerçekten, söz konusu partiler,  yani CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, DEVA, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi hem kurulma şekliyle hem de savundukları fikirler itibarıyla, birbirine “benzeyenden” çok, ”benzemeyen” yönleri fazla olan partilerdir. Bu sebeplerledir ki, uzun sayılacak bir zaman dilimi içinde bir arada olmaları ve müşterek açıklamalarda bulunmaları kayda değerdir. Bunun yanı sıra, bu partilerin, kısaca “Millet İttifakının” şimdi ve geleceğe yönelik teorik de olsa benzer fikirleri paylaşmaları, kamuoyuna açıklamaları ve yanılmıyorsam on iki defa gibi fazla sayılacak zaman dilimi içinde toplanabilmeleri takdire şayandır. Seçim sonrası ile ilgili de olsa, açıkladıkları projeler de dikkat çekicidir.

Olumsuz yönlerine gelince… İttifakın temel amacı Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek bir aday etrafında toplanabilmektir. Ancak bu güne kadar aradan geçen bunca zamana rağmen ne yazık ki “Bir aday açıklaması” yapılamamıştır. Bu geç kalma, toplumda beklentileri sarsmış, umutları azaltmıştır. İşin doğası gereği, söylentileri de fazlasıyla artırmıştır. İlgili ilgisiz, olur olmaz çok sayıda adaydan bahsedilir hale gelmiştir. Anketler havada uçuşur hal almıştır. Bunun yanı sıra, açıklanan program veya projede pek çok faydalı hususlar olmakla beraber son yirmi yılda iyice aşındırılan ana konular yer alamamıştır. Nedir bunlar? Başta Atatürk ile ilgi kaygılardır. Cumhuriyetin bizzat kendisi ve kurum ve kuruluşları ile ilgili hususlardır. Laikliktir. Ülkeyi sarıp sarmalayan tarikat ve cemaatlerle ilgili duygu ve düşüncelerdir. Siyasi partiler yasasıdır. Seçim yasasıdır. Genel Başkanlık sorunudur.  Dış ilişkilerdir. (NATO ve AB gibi ittifaklardır) Bilhassa aday belli olsaydı içinde bulunduğumuz vahim durum sebebiyle, ittifakın konumu, toplumdaki etkisi ve çözüm yollarının dile getirilmesi çok daha iyi olabilecekti. Sonuç olarak, kurulması ve sürdürülmesi çok faydalı ve gereklidir. Ancak ve artık daha fazla geç kalınmamalıdır.

Loading