Türk turizmi olumludan olumsuzluğa gider mi?

Türkiye tam bir turizm ülkesi olma yolunda adım adım zirvelere ulaşmak azmindedir. Dünyada 2019 yılında yaşanan Covid belasından nasibini almasına rağmen yine de olumlu çalışmalarını azaltmamış, ümidini kaybetmeden, günün şartlarında en iyi sonuçları almaya çalışmıştır. Bunun da faydasını günümüzde almaktadır.

Türk turizmi, geride kalan 2022’de gelirini bir önceki yıla göre yüzde 53.4 artırarak 46 milyar 284 milyon dolarlık dövizi ülkemize kazandırmıştır. 51 milyon 387 bin turist ziyaretçiyi ağırlamıştır. Hâlâ Türkiye’ye kışın gelip kış sporları yapan, termal tesislerde ağırlanan yabancı ziyaretleri de devam etmektedir. Bunun anlamı açık olan tesis sayısının artmasının kış mevsiminde de devam ettiğinin işaretidir.

Ayrıca sağlık turizminde de artışlar vardır. Bu sektöre yönelik teşvikler de bulunmaktadır. Ancak, Turizm Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığımızın merdiven altı sağlık ve tedavilerin artmasının da tehlikesinin farkına varıp, yeni bir sağlık turizmi hukuki altyapısını da gündeme getirerek sonuçlandırması ve kontrol altına alma çalışmalarını bir an evvel yürürlüğe sokmasını da bitirmelidir. Şu anda gidişat olumlu ve ümitli olarak sektöre moral vermektedir.

Gelelim 2023’teki tehlikelere… Bunlar dünyada ve ülkemizdeki ekonomik ve siyasi tehlikelerdir. Ukrayna ve Rusya harbi devam etmekte ve pek sonuçlanacak gibi görünmemektedir. Ekonomik sıkıntılar ülkemizde ve AB ülkelerinde devam etmektedir. Ayrıca Türkiye ile Kuzey İskandinav ülkelerinden Finlandiya ve İsveç ile sorunlar bulunmaktadır. Türkiye’de ise seçimin ne zaman yapılması kararına varılmış gibidir. 14 Mayıs tarihi söylenmektedir. Maalesef iktidar ve muhalefet arasındaki atışmalar ve hitaplar karşılıklı şiddetini arttığı gibi, dinciler ve tarikatlar tarafından içte ve dışımızda İslam ve Türkiye hakkında kışkırtmalar artarak büyümektedir. Sokaklarımızda olumsuz görüntüler maalesef ürkütücüdür.

Özellikle tarikat ve İslamı hedef alan AB ülkelerindeki kışkırtmaların dozu artarak, insanlık dışı ve ülkeler arasındaki ilişkileri karartacak eylemlere sebep olmaktadır. Kur’an yakma ve 6 yaşındaki çocuklara sataşmaların konu edildiği olaylar toplumu germektedir. Bunlara tam bir kararlılıkla “dur” denilmesi gerekmektedir. Zira Türk düşmanlığı ve İslam karşıtı işlemlerin artmasından endişelerimiz vardır. AB ülkeleri, siyaset ilişkilerimizdeki sorunlar nedeni ile İstanbul’daki konsolosluklarını kapatarak, bu tip aleyhimizdeki davranışlarını artırmakta ısrarlıdır. Bunun sonucunda ise seçimlerdeki huzursuzlukları gizli-saklı teşvik ederek turizmi ekonomik anlamda baltalamaya gidebilecekleri unutulmamalıdır. Tehlikelerin bir kısmı budur. İktidar ve muhalefet kırmızı çizgilerimizde anlaşmalıdır. Birlik ve beraberlik sergilememiz bizim tek kurtuluşumuzdur.

Ortak akıl tek yolumuz olmalıdır.