Nasıl bir gastronomi tartışmasını başlattı

İstanbul Ticaret Borsası çok önemli bir projeye imza atıyor. “Borsa Meydanında Sektörler Konuşuyor” toplantıları ses getiriyor. Son olarak bu projenin de katkısı ile bakanlık Başkan Ali Kopuz’u ödüllendirdi. Borsa Meydanı’nda son olarak yemek sektörü konuşuldu. Sektörün önde gelen isimleri görüşleri aktardı. Son yıllarda Türkiye için çok önemli hale gelen gastronomi meselesi de bu toplantıda ele alındı. Ve bu toplantıda bir ilke imza atıldı. Değişik televizyon kanallarında gastronomi olarak ele alınan bazı programların sektörün önünü açmaktan uzak olduğu vurgulandı.

Bu görüşü Türkiye’de gastronomi konusunda ilklere imza atmış Karadeniz mutfağının önemli yerlere gelmesini sağlamış bir isim dile getirdi. İstanbul Ticaret Borsası Ev Dışı Tüketim Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı bu açıklaması ile ilk defa bir doğruyu gündeme getirdi.

Süleyman Tarakçı Türkiye ekonomisi açısından çok önemli bir yere sahip olan gastronominin hak ettiği yerde olmadığını vurguladı ve şu noktaların altını çizdi:

“Dünyada Türk mutfak kültürünün hak ettiği yerde değil. Oysa olağanüstü bir mutfak kültürümüz var ama ne yazık ki kullanamıyoruz. Örneğin coğrafi işaretli ürünlerde bir karmaşa var. Bu konuda her ilde bir kurum yetkilendirilirse çok daha iyi sonuç alabiliriz. Ayrıca gastronomi eğitiminde de ciddi sorunlarımız var. Gastronomi mezunlarının yüzde 98’i sektörü iki yılda terk ediyor. Televizyonlardaki programlar özel üniversitelerin gastronomi bölümlerine öğrenci sağlıyor. Bu programlardaki yanlış algı sektöre yönelen gençlerin hayal kırıklığına uğramalarına yol açıyor. Sektörde birkaç tane STK devasa bir sektörün temsilcisi gibi davranıyor ama durum böyle değil kimse de böyle düşünmesin. Sektörün çatı kuruluşunun devlet tarafından oluşturularak, üstlenilmesi gerekiyor.”

Evet çok önemli bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu Süleyman Tarakçı… Karadeniz’e özgü olan “nalia” isimli ahşap bir yapıdan yola çıkarak İstanbul ve Rize’de marka mekanlar açan Tarakçı’nın sadece bu konudaki şu ifadeleri bile gastronomiye nasıl bakılması gerektiğine ilişkin bir pencere açıyor:

“Tarım ve hayvancılıkta coğrafyanın tüm zorluklarına karşı direnen, ayakta kalarak galip gelen ve hâlâ mikro tarımın yanı sıra, yaylacılık kültürünü de devam ettiren; tereyağı, peynir ve kavurmasını geleneksel usuller ile elde eden toplumumuzun mutfağını oluşturan yemeklerin her biri ayrı bir lezzete sahiptir. Biz her türlü ürünümüz yerinden almaya özen gösteriyoruz. Böylece yaptığımız iş yerel kalkınmaya da katkı sağlıyor. Ayrıca gastronomi böyle yapılırsa anlamlı oluyor. Bölgemize faydalı olabilmek amacı ile 2006 yılında Nalia Karadeniz mutfağını kurarak yola çıktık. Yöresel tariflerimizi aslına sadık kalarak, ufak dokunuşlar ile reçetelendirdik. Mutfağımızın temelini oluşturan ürünleri bölgemizden tedarik etmek her zaman önceliğimiz oldu. Böyle yaparsak pidesinden kuymağına Karadeniz yemeklerini dünya markası yapabiliriz. Dünyanın her yerinde pizza varsa neden pide olmasın.”

Satılan yemek de ihracat kabul edilmeli

Borsa meydanında önemli konuşmacılardan biri de Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (YESİDEF) Başkanı Hüseyin Bozdağ oldu. Sektörün ihracat kapasitesine dikkat çeken Bozdağ şu mesajları dikkat çekiciydi:

“Tek bir kap yemek 56 sektörü hareketlendiriyor, destekliyor. Bu nedenle ihracat kapasitemizi artırmak için çalışıyoruz. Osmanlı coğrafyasındaki onlarca ülkede benzer damak tatları sayesinde çok büyük bir potansiyelimiz var. Bunu değerlendirmeliyiz. Diğer önemli bir konu ise sektörde çalışanların yabancı dil bilme oranı artmalı, bizler yurtdışına gözünü çevirmiş bir sektörüz buralarda kesilen fişi bile ihracat olarak kabul edilmesi için çalışmalarımız var. Vizyoner bir sektörün çalışanları da vizyoner olmalı.”