Hiç problemi olmayan bir devletin dış politikası gibi

Bu gibi metinlerde uzlaşma olur. Partiler arasında uzlaşılacak noktalar araştırılır herkes farklı şeyler söyler ama herkesin evet diyeceği bir metin çıkar ortaya. Ama dış politika öyle bir konu ki dış dünyaya da bir mesaj veriyor. Diğer konularda daha çok yurt içine mesajlar olabilir, ama dış politika deyince herkes bunlar iktidar olursa ne yapacak ona bakarlar. Bunlar partinin dış politika danışma kuruluna gelirse, orada görüşlerimizi ayrıntılı olarak anlatacağız. Bir konuya verdiğiniz önem, o metnin içinde onun öncelikli bir yer alıp almamasına göre şekillenir. O bakımdan milli dava olarak zikredilen Kıbrıs meselesi çok gerilerde bir maddede yer alıyor. Eğer bir milli davanız varsa bu milli davanızın öncelikli bir mesele olduğunu söylemek lazım.

Bundan daha önlemlisi dış politika deyince akla önce Atatürk gelir. Çünkü Türkiye dış politikası özünü Atatürk saptamıştır. Ve Türkiye Cumhuriyeti kurulurken tespit edilen dış politikanın ana ilkeleri o zamandan beri daima geçerli olmuştur. Dış politika bölümünde Atatürk’ün ismini hiç görmedim.  Yurtta Sulh, cihanda sulh zaten bunu Atatürk söylemiştir gibi dolaylı yorumlanır. Atatürk’ün adını görmemeyi bir eksiklik olarak değerlendiriyorum.

Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım, karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandırılacak olması, Bakanlık bünyesinde Diplomasi Akademisi vaadi, Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi doğrultusunda sürecin tamamlanması konusunda vaatler yer alıyor.

Diğer konularda da; bizim birçok konuda problemlerimiz var. Bu hiç problemi olmayan sıfır sorun çözümü arayan bir devletin dış politikası gibi görünüyor. Sorun oluşturan konularda daha kararlı, Türkiye’nin kurallarını ciddi şekilde koruyacak ifadeleri göremedim. Üslupta bizim alışmadığımız bir yumuşaklık var.  Türkiye’nin çıkarlarını kararlılıkla savunma yaklaşımından çok Türkiye’nin uzlaşıcı bir devlet, uzlaşıcı bir yönetim olacağını ön plana çıkarmaya çalışan bir çaba olmuş. Yani dünyaya uzlaşma mesajı veriyor. Bu doğrudur. Dünyaya uzlaşma mesajı verilir ama Türkiye’nin haksızlığa uğradığı konularda da uzlaşacağız diye çıkarsak ortaya o zaman bizim etkinliğimiz, inandırıcılığımız kalmaz. Özellikle Kıbrıs ve Ege konularında üslubumuz bu olmamalı. Sıfır sorun politikası yaklaşımını andıran bir üslupla yazılmış gibi gözüküyor.