Avrupa’nın dördüncü, Türkiye’nin en büyük tarım fuarı

Agroexpo 18. defa kapılarını açtı.

Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın dört büyük uluslararası tarım ve hayvancılık fuarından biri olan Agroexpo, fuarizmir’de 18. defa kapılarını açtı. 67 ülke ve 62 sektörden binin üzerinde markayı temsil eden 450 civarında katılımcıyı ağırlayan fuar 5 Şubat’ta sona erecek. Tarım sektöründeki teknolojik gelişmeler, tarım makineleri ve ürünlerle tarımda kullanılan girdilere kadar yüzlerce ürünün görücüye çıktığı fuarda, Avrupa, Asya, Afrika, Ortadoğu ve Amerika’dan katılacak alım heyetleriyle yerli firmalar arasında gerçekleştirilecek ikili görüşmelerde 2 milyar doların üzerinde iş hacmi gerçekleşmesi de bekleniyor. 

Tarım yaşamın ta kendisi 

Gıda güvenliği ve güvenli gıdaya ulaşımın öneminin vurgulandığı fuarın açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, iklim krizinin etkilerini yoğun biçimde yaşadığı bugünlerde fuarın gerçekleşmesinin tarım sektörünün geleceğini doğru planlamak açısından büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi. Soyer, “Bugün hızla büyüyen kuraklık ve milyonları içine çeken gıda krizi, tarım ve tohum tekellerinin dayattığı politikaların insanlığın önündeki en büyük tehdit olduğunu gösteriyor. Verim artışı vaadiyle çiftçimizin cebindeki son kuruşu dahi ipotek altına alan düzenin artık sonuna geldik. Çünkü tarım, sadece teknik bir mesele değil, yaşamın ta kendisi. Neslimiz, tektipleştirilen tarıma karşı kendi çözümlerini üretiyor. Kırsal ve kentsel yoksulluk sarmalından beslenen tarım tekellerine karşı dünya halkları ve yerel yönetimler yepyeni yöntemler ortaya koyuyor. Türkiye’nin tarım sektörü de bu hızlı dönüşüme gözünü kapatmamalı. Tersine, ekonomik hacmini büyütmek için uyum sağlamalı ve dünyayla rekabetini tam da bu noktadan inşa etmeli. Sağlıklı, lezzetli, çeşitli ve doğayla uyumlu gıda, temel bir insan hakkıdır. Şunu çok iyi görmeliyiz ki, yeryüzündeki milyonlarca insan, anneler, babalar ve gençler bu hakkı yeniden kazanmak için harekete geçti” diye konuştu. 

“Vahim tabloyu değiştirmek için çabalıyoruz” 

Konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Başka bir tarım mümkün” politikasıyla tarımsal sorunlara nasıl çözümler ürettiğine de değinen Soyer,  “İzmir’in tarım vizyonunu oluştururken ilk sözümüz “Kurda, kuşa, aşa” oldu. Çünkü bu söz, Anadolu’nun tarım geleneğinde çiftçimizin yüzyıllardır toprağa tohum serperken yaptığı bir niyet beyanı. Çok açık bir ilke. Anadolu’nun bereket matematiğini tarif eden bu söz, bize yıkıcı hırsımızla nasıl mücadele edebileceğimizi en yalın haliyle anlatıyor: Kendimize bir almak ve yaşama iki vermek. Biz bu sözün ışığında “Başka Bir Tarım Mümkün” dedik. Neden başka bir tarım diyoruz? Çünkü bu topraklar gıda üretimi açısından kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden biriyken gelinen noktada Atatürk’ün “milletin efendisi” dediği köylümüz üretemez duruma geldi. Kentler, çiftçinin toprağını terk edip ucuz işgücü haline getirildiği mekânlara dönüştü. Köyler kapatıldı ve tarım kültürümüzü var eden aile çiftçiliği, büyük şirketlere kurban edildi. Koyunun, keçinin ve sığırın ilk evcilleştirildiği bu topraklarda, dışarıdan canlı hayvan getiren bir ülke haline geldik. Yazık ki anavatanı Anadolu olan buğdayı dahi artık dışardan ithal ediyoruz. Tarımda israf edilen su nedeniyle yer altı suları çekilmeye, atalık tohumlarımız kaybolmaya başladı. Biz İzmir’de, ülkemizdeki bu vahim tabloyu değiştirmenin çabasını veriyoruz” dedi. 

“Öz kaynaklarımıza dayalı bir tarım politikası inşa ediyoruz” 

Ekoloji ve ekonomi arasında ses benzerliğinden daha güçlü bir ilişki olduğunu da vurgulayan Soyer,  “Ekosistemi korumadan, ekonomide kalıcı bir gelişme sağlamak mümkün değil. İklim krizi ve pandeminin küresel ekonomide yarattığı buhran, bunun en önemli kanıtı. Biz tarım politikamızı, bu hakikatten yola çıkarak oluşturduk. Yoksullukla ve kuraklıkla aynı anda mücadele edecek bir politikalar bütünü inşa ettik. İzmir’de ekonomik değeri yüksek, suyu az tüketen, ihracat potansiyeli yüksek beş stratejik ürün sınıfı belirledik. Tamamı yerli tohum ve ırklardan oluşan bu tarımsal mozaiğin birinci ayağı mera hayvancılığı, ikincisi tahıl ve baklagiller, üçüncüsü zeytin ve zeytinyağı, dördüncüsü üzüm, incir ve badem gibi susuzluğa dayanıklı meyveler, beşincisi ise kıyı balıkçılığı. İzmir’in küçük üreticileri tarafından yüksek miktarlarda üretilen ve ekonomik değeri yüksek bu ürünler için alım ve satım garantisi sağlıyoruz. Öz kaynaklarımıza dayalı bir tarım politikası inşa ediyoruz. Köylümüzün doğduğu yerde doymasını mümkün kılarak kırsal kalkınmayı sağlıyoruz.  Doğru ürünü, doğru yerde ve doğru zamanda kullanarak su kaynaklarımızı ve doğamızı koruyoruz. Kuraklıkla mücadele ediyoruz. Katma değerli ürünleri ortaya çıkararak İzmir’deki gıda sanayisinin ve istihdamın büyümesine katkı sağlıyoruz. Belki de en önemlisi ülkemizde zirve yapan pahalılık ve kitleselleşen yoksulluğa karşı; şehirlerimizdeki milyonlarca yurttaşımıza güvenli, kesintisiz ve ekonomik gıda sağlıyoruz. Dilerim ki İzmir’deki bu çabalarımız, ortak aklın rehberliğinde tüm Türkiye’ye yayılır ve tarım sektörümüzün rekabet gücünü büyütür” ifadelerini kullandı. 

“Türkiye ile işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz” 

Uganda Tarım, Hayvancılık Endüstrisi ve Balıkçılık Bakan Yardımcısı Bright Rwamirama da ülkesinin Afrika’da önde gelen tarım ürünü üreticisi ülkelerden biri olduğunu vurguladı. Rwamirama, “Kenya, Tanzanya, Ruanda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile birlikte bir tarımsal üretim inisiyatifi başlattık. Tarımsal üretim konusunda işbirliği yapıyoruz. Türkiye ile işbirliğimizi geliştirmek ve bu potansiyelimizi değerlendirerek daha ileri götürmek istiyoruz. Afrika’nın ikinci büyük kahve üreticisiyiz, çay ve kakao önemli ihraç ürünlerimizdendir. Teknoloji ile üretimde dönüşümü gerçekleştirerek gıda güvenliğine de katkıda bulunmak istiyoruz” şeklinde konuştu. 

Özen’den İzmir’in tarım bilançosu 

İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen ise İzmir’deki tarımsal üretimi vurgulayarak “Tarımsal üretim, güvenli gıda, sağlıklı beslenme dünyanın birinci gündemi oldu. İzmir olarak bizler de verimli topraklar ve çalışkan üreticileriyle birlikte buna büyük katkı sunuyoruz. 3.3 milyon dönüm tarım arazisi 150’den fazla bitkisel ürün, 5.3 milyon ton tarla bitkisi üretimi, 1.8 milyon ton sebze üretimi, 750 bin ton meyve üretimi yapıyoruz. 142 bin çiftçi ailenin elini öpmemiz, başımızın üstünde taşımamız gerekiyor. 780 bin büyükbaş hayvan, 980 bin küçükbaş hayvan, 25 milyon kanatlı hayvan varlığımız, 273 bin kovanımız var. 1 milyon 300 bin ton süt, 3 bin ton bal üretiyoruz. 2021 yılında 810 milyon liralık tarımsal destekle birlikte geride kalan 20 yılda İzmirli üreticilere toplam 6.5 milyar liralık tarımsal destekle sektörü büyütmek, ayakta tutmak, geleceğe devretmek hedefindeyiz” diye konuştu. 

Fuarlar tarımsal kalkınma hamlesine güç veriyor 

İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, “AGROEXPO başta olmak üzere tarım ve hayvancılık fuarları tarımsal kalkınma hamlesine güç veriyor. İzmir Ticaret Odası olarak stratejik önem taşıyan tarım, gıda ve güvenli gıdaya ulaşım kadar kalkınma hamlesine de katkı sağlıyoruz. Şehrimizde 8.7 milyar TL yatırımla 6 bin 100 kişiye istihdam sağlayacak TDİOSB’leri 2 buçuk yılda tamlayıp katma değeri yüksek üretime başlayacağız. Coğrafi işaret ve tescil çalışmalarına da büyük önem veriyoruz” dedi. 

Hedef: Ege’de 10 milyar dolarlık tarım ihracatı 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye, 2022 yılında yüzde 15 artışla 34,2 milyar dolarlık tarım ürünleri ihraç ederken,  Ege İhracatçı Birlikleri yüzde 17 artışla 6 milyar 727 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının yüzde 19’unu tek başına gerçekleştirerek Türkiye şampiyonu oldu.  Tarım ihracatımızın 7 milyar dolara yaklaştığını söylemekten gurur duyuyorum.  Dünyanın tarım ambarı Ege Bölgesi olarak 2022 yılında da liderliğimizi koruduk. 2023 yılında da bu olumlu eğilimin devam edeceğine inanıyoruz.  Önümüzdeki süreçte yüksek teknoloji yatırımlar ve sürdürülebilirlik vizyonuyla 10 milyar dolarlık tarım ihracatına ulaşacağımızı öngörüyoruz” dedi. 

Organik tarımda 38 yıldır lider 

Konuşmasında dünyada organik tarıma geçişin her geçen gün hızlandığını da kaydeden Eskinazi,  “Avrupa 2030’a kadar organik tarım konusunda ciddi bir ivme kaydedecek. Biz de 38 yıldır Türkiye’nin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini gerçekleştiriyoruz.  Bütün Birliklerimiz akademinin ve ulusal/uluslararası paydaşlarımızın işbirliğiyle, sürdürülebilirlik perspektifinde yoğun bir efor harcıyor. Pestisit ile mücadeleden gıda kayıplarını önlemeye kadar birçok projeye yatırım yapıyoruz, üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretimin benimsenmesi için eğitim programları düzenliyoruz. Sürdürülebilirlik Ur-Ge projelerimizi yürütüyoruz.  Hedeflerimize ulaşabilmek için İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Üretimde devlet teşvikleri oldukça önem arz ediyor.  Tarımda lider bir bölge olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na hizmet eden yeni yatırımlara her zaman ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. 

Fuar stratejik öneme sahip 

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Ürün de Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın dört büyük tarım fuarından biri olan Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarının küresel ekonominin geldiği noktada bugün çok daha stratejik öneme sahip olduğunu söyledi. Ürün, “Dünya sanayide olduğu gibi tarımda da ciddi bir değişim ve dönüşüm geçirmeye devam ediyor. Covid 19 sürecinin de bize öğrettiği en önemli konulardan birisi kendi kendine yetebilme becerisi idi. İşte bu nedenle, anladık ki sanayide ve tarımda sürdürülebilir üretim son derece önemlidir. Sağlıklı gıdaya ulaşım konusu yeniden ana gündemimiz oldu. Özellikle, son birkaç yıldır iklim değişiminden kaynaklı risklerin öne çıkmasıyla hem gıda maliyetleri çok arttı hem de korumacılığın da tetiklemesi ile temin sıkıntısı ortaya çıktı. İşte bu noktada; verimli toprakları ile ülkemiz tarım sektöründe yapacağı doğru hamlelerle bu krizi avantaja çevirebilecek potansiyele sahiptir. Yeniden ve güçlü bir yerlileşme politikası, hem içerde, hem dışarda bize ciddi bir kazanç sağlayacaktır” dedi. 

“Ülkemize katkı sağlayacak” 

Konuşmasında kentte kurulan tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerine de değinen Ürün, “Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak bu farkındalıkla; bölgemizin de tarım potansiyelinin değerlendirilmesini, konjonktürel sürecin bir gerekliliği görüp, pandemi öncesinde bir çalışmanın içine girmiştik. Öncülüğünü yaptığımız, Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına yönelik girişimimizi, Ticaret Odası, Borsa ve Ege İhracatçı Birlikleri ve kurumların katılımı ile bugünkü noktaya taşıdık.  İzmir’de tarımsal sanayinin geliştirilerek akıllı tarım uygulamalarıyla daha üst düzeylere erişmesi ve potansiyelinin ekonomiye kazandırılması, kentimize olduğu kadar ülkemize de katkı sağlayacak niteliktedir” dedi.