Hükümetin orta gelirli kesimi ev sahibi yapma iddiasıyla ortaya attığı “Yeni Evim” projesi kriterleri ve kampanya koşulları nedeniyle eleştiriliyor. Kampanyada hem sıfır konut şartı hem de sosyal donatısı olan projelere öncelik verilmesi belli bir müteahhit kesimini kurtarma kuşkusu yaratıyor. Çünkü, orta gelirliler için olan bu kampanya şartları, dar gelirliler için çıkarılan ve TOKİ tarafından yapılan kampanyadan daha cazip koşullar sunuyor.
Kampanyalar konut fiyatlarını tırmandırıyor. Merkez Bankası’nın (MB) açıklamasına göre; konut fiyat endeksi, kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 174,3, reel olarak ise yüzde 54 oranında arttı. Yabancılara lüks konut satışı ise patladı!
Türkiye’de yurttaşların geçmiş yıllarda maaşını biriktirip ev alması mümkünken; şu an düşük model bir araba alması bile hayal oldu. Her geçen gün daha da büyüyen konut krizine dair endişeler sürüyor. Hükümet seçim öncesi, konut kampanyalarını bir bir açıklıyor fakat bu “müjde”ler dar gelirli yurttaşlara deva olmuyor.
Fiyatlar enflasyonun üzerinde arttı
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) endeksine göre konut fiyat endeksi kasım ayında Türkiye genelinde yüzde 3.8 oranında artarak 628,6 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 174,3 oranında artan Konut Fiyat endeksi, reel olarak ise yüzde 54,0 oranında artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise tüketici enflasyonunu yüzde 2.9 olarak açıkladı. Konut fiyatlarının, enflasyonun üzerinde artışını sürdürmesi dikkat çekti.
TCMB’ye göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2022 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre, sırasıyla 3,9, 4,5 ve 4,3 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 186,3, 181,6 ve 176,0 oranlarında artış gösterdi.
Yabancılara rekor konut satışı
Türkiye’de 2022 yılında yabancılara konut satışı büyük oranda arttı. 2022 yılı içinde yabancı uyruklu 67 bin 490 kişiye konut satışı gerçekleştirildi. Bu, bir yıl içinde yabancılara yapılan en yüksek satış miktarı olarak dikkat çekti. Toplam satışlar içinde yabancıların payı yüzde 4,5’e ulaştı ve burada da rekor kırıldı.
Geçmişte Türkiye’de en fazla konut satışı Irak ve İranlılara yapılırken; 2022’de bu iki ülkeden alımlar azaldı fakat Ukrayna ve Rusya vatandaşlarına konut satışında patlama yaşandı. 2021 yılında Rusya’dan Türkiye’ye gelip konut alan sayısı 5 bin 379 iken; 2022’de bu sayı 16 bin 312’ye yükseldi.
Kampanyalar, fiyatları katladı
Hükümetin, ‘İlk Evim İş Yerim’ ve ‘Yeni Evim’ projelerini duyurmasının ardından konut fiyatlarında artış yaşandı. Konut piyasasını Habertürk’e değerlendiren Dr. Şeref Oğuz konut kampanyalarının açıklanmasının ardından fiyatların birden artmaya başladığını 1 milyonluk konutların 2 milyona kadar çıktığını söyledi. Şu anda Türkiye’de üretim ve imalat tarafı yüksek girdiler sebebi ile yürümezken yapılan her kampanyanın fiyatları yukarı doğru çektiğini söyleyen Oğuz, “Evet, ev fiyatları artacak ama artan fiyatlardan alışveriş giderek azalacak. Bu ne demek oluyor? Askıda fiyat diyorlar buna. Piyasada satış üzerine olmuyor ama enflasyon ve fiyatların daha da artacağı beklentisi enflasyonla mücadele edilmiyor olması, hükümetin açıkladığı faiz destekleri ve diğer destekler üst üste gelince konutlarda yukarı doğru bir fiyat artışı olacak” diye konuştu.
Oğuz: Yılsonunda fiyatlar aşağı inmek zorunda kalacak
Konut piyasasındaki beklentilerin tamamen bozulduğunu belirten Oğuz, “Fiyatlandırma davranışları enflasyon sebebi ile mantığını yitirmiş. Konutlar önümüzdeki dönemde fiyatlarını artırmaya devam edecektir. Konutlar üretilmiyor tek tük üretim var. Eldeki mevcutların da fiyatları sürekli artıyor. Bu yılın sonu önümüzdeki yılın baharına kadar artık fiyatlar oradan yukarı çıkamayacak. Bunlar aşağı doğru gelmek zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.
*******
“BU DENLİ UZUN VADELİ KREDİ BORCU VATANDAŞI EZMESİN”
Hüsnü Erkan (Sosyal Bilinci / Prof. Dr.) – Türkiye 1960 sonrası başlayan hızlı ve kontrol edilemeyen kentleşme süreciyle kırsaldan büyük kentlere göç akını başladı. Bugün Türkiye’de nüfusun yüzde 93’ü kentlerde yaşıyor. Ancak başlangıçta daha düşük sanayileşme hızına rağmen, daha da yüksek bir kentleşme süreci sayısız sorun üretti. Sanayisiz kentleşme, çarpık kentleşme olarak büyük kentlerde gecekondu semtlerinin mantar gibi bitmesine yol açtı. Türkiye’nin bugün yaşadığı birçok sorunun kökeninde bu çarpık kentleşmenin ürettiği sorunlar yatıyor. Kent planlarının uygulama sıkıntılarından, kent yaşamı ve kültürüne uyum sorunlarına, kent işsizliğine, yaşanan marjinal işlere ve bu günkü konut sorununa kadar uzanan sorunlar, bunların başında geliyor. Hatta bugünkü çatışmacı kültür ortamını siyaseten kullanan, dini siyasete alet eden muhafazakar siyasi yaklaşımların Cumhuriyet aydınlanması ile hesaplaşma girişimleri bile, kent varoşlarındaki tepki kültürünün siyaseten kullanılmasından kaynaklanıyor. Türk toplumunun geleneksel kültüründe tabandaki insan, tepe ve toplum yönetiminde kendinden birini görmek ve kendi değerlerine yakın gördüğü kişiye bağlanmak ister. Bu nedenle kırsal nüfusun ağırlıklı olduğu yıllarda Demirel ve varoş nüfusunun ağırlık kazandığı yıllarda Erdoğan (Belediye Başkanlığı dahil) siyasette öne çıktılar. Kitlelerin tercihleri için akli düşünceden çok, duygusal bağlar ve paylaşıldığı sanılan ortak değer ve davranışlar önem kazanır. Aklı öne çıkarmayan duygusal davranışlarda muhafazakar bağlanma güdüsü mutlaklaşır. Özellikle tarikatlar gibi kapalı kültür ortamlarında mutlak biat kültürü daha çok öne çıkar. Bu nedenle kent varoşları, tarikat kültürünün en kolay yaygınlaştığı ortamlardır. İnancın mutlaklaşmasına ilişkin bir örnek, eski Damat Bakanın bir vatandaşa atfen söylediği söz, “aya 4 şeritli yol yapacağız dense inanırız” deyişi bunun bir ifadesi değil midir?
Şimdi AKP iktidarının her seçim öncesin gaz veya petrol bölgeleri keşfetmesi gibi, konut müjdesi vermesi de, muhafazakar kitlenin mutlaklaştırdığı inanç temelli bağlanma eğilimini kullanma alışkanlığından kaynaklanıyor. Ayrıca bu işi kolaylaştırma konusunda ellerinde var olan en önemli araç, medyadır. Görsel medyayı yüzde 90’a yakın oranda kontrol altında tutmak, günümüzde algı yönetimi ile kitleleri, düşünmeden ikna etmenin en önemli enstrümanı durumunda. Oysaki Türkiye’de tüm piyasalar allak bullak olmuş durumda. En fazla dalgalanan da konut sektörü… Konut fiyat endeksi sürekli artıyor. Kira ve konut fiyatlarındaki anormal artışlar, bu piyasadan orta tabakayı bile dışlamış bulunuyor. Zira Türkiye’deki hem genel fiyat artışları, hem de konut fiyatlarındaki üstel artışa vatandaşın erişimini engellemiş durumda. Döviz kurlarındaki son aylardaki artışlar, katlanır biçimde konut maliyetlerine yansıdı. Zira konut sektöründeki çoğu girdi ya ithal ediliyor; ya da döviz kuru baz alınarak hesaplanıyor. Döviz kurlarının ve konut fiyatlarının füze gibi sürekli yükseldiği bir ortamda kimler konut edinebilir. Ya bu dönemin kaymağına ortak olanlar ya da yabancı konut alıcıları. Zira yabancıya TC vatandaşlığı, açık artışa çıkarılmış durumda. Türkiye itibarından yiyor. Bu denli yüksek konut fiyatı altında, bu denli uzun süre ile kredi borcu altına girecek vatandaşın bu yükün altında boğulmasından korkarım. Zira ekonomide enflasyon hızını korurken; döviz kurları bu denli yukarı tırmanırken; üstelik seçim yatırımı ortamında, seçim ve gösteriş tüketimi için karşılıksız para basılırken ve Türkiye bu denli döviz darboğazı ve borç yükü taşırken, ekonomik dengelerin daha da bozulduğu bir ortamlarda konut fiyatlarının düşme trendine girmesi olanaksızdır.” Konut müjdesi“ bir oy toplama aracı olarak kullanılıyor. Dar ve orta gelirli yurttaşın, başını sokma umudu ile gireceği yeni konut hayali, ne yazık ki, hüsranla bitme riski taşıyor.