‘14 Mayıs’, iktidara mı yoksa muhalefete mi yarar?

Seçim için 14 Mayıs tarihinin öne çıkması, ister istemez muhalefetin ilk defa seçim kazandığı 14 Mayıs 1950’yi ve ‘Yeter! Söz Milletindir’ sloganını akla getiriyor. Bu tarih ve slogan, seçmeni nasıl etkiler ve neler düşündürür?

Normal süresi Haziran ayı olan seçim 14 Mayıs’ta yapılacaksa, seçim kararı almak için muhalefetin desteğine ihtiyaç var. Zira seçim kararı için 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. AKP ve MHP’nin oyları, bu kararı almaya yeterli gelmiyor. Geriye, Cumhurbaşkanının seçim kararı alması kalıyor: Yani Meclis’i feshetmesi.

Seçim 14 Mayıs’ta olursa, ‘seçim yasasındaki değişiklikler uygulanır mı ve Erdoğan 3. defa aday olabilir mi?’ soruları da hukukçular ve siyasetçiler tarafından tartışılıyor.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim tarihine ilişkin yaptığı açıklamada, “Meclis’te gereken çoğunluğun sağlanamaması halinde, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılabilmesini temin edecek bir takvimle kararımızı alıp süreci başlatacağız. 10 Mart’ta Cumhurbaşkanı olarak yetkimizi kullanacağız. 60 gün süre var. O süreyi de YSK değerlendirecek. Biz kararımızı 10 Mart’ta açıklayacağız. Güncellemenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.

 

Değişiklikler uygulanacak mı?

Anayasa’nın 101’inci maddesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyor. Bu maddeden hareketle Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta, 3. kez aday olup olamayacağı tartışmaları yaşanıyor. TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak 2018’de seçildiğini ve bu yılki seçimin ise ikinci olacağını belirterek, tekrar aday olabileceğini öne sürüyor. Anayasa hukukçuları ise Erdoğan’ın 2. kez aday olması için TBMM’nin erken seçim kararı alması gerektiğini, “Aksi durumda aday olamaz” yorumunu yapıyor.

Seçimin fesih yoluyla yapılması durumunda, Anayasaya göre Erdoğan’ın yeniden adaylığı söz konusu olamayacak. Zira, yasada yer alan “bir kimse en fazla iki kez aday olabilir” hükmünün ortadan kalkması için “üçüncü kez aday olabilme ancak TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesi halinde mümkündür” ilkesi yerine getirilmemiş olacak.

 

Erdoğan “Fesih yetkisi yok” demişti

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi öncesi Anayasa değişikliği sırasında, muhalefet “Cumhurbaşkanına Meclis’i feshetme yetkisi veriliyor” dediğinde Erdoğan şöyle demişti: ‘Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yok. Yalan. O dönem geçmişte kaldı. Bu dönemde böyle bir şey söz konusu olmuyor. Bu yeni düzenlemeyle beraber, cumhurbaşkanı böyle bir fesih yetkisine sahip olmadığı gibi, eğer ülke bir erken seçime gitme durumundaysa, erken seçime gitme kararını Parlamento alır.’

Erdoğan, şimdi seçim tarihini belirlemek için “10 Mart’ta Cumhurbaşkanı olarak yetkimizi kullanacağız. 60 gün süre var. O süreyi de YSK değerlendirecek. Biz kararımızı 10 Mart’ta açıklayacağız.” dedi.

Erdoğan, 14 Mayıs’ın erken seçim kararı olmadığını belirterek, “Birileri hedef saptırmaya gayret ediyor. Bu şimdi bir erken seçim değil. Seçimi öne almak… Yapılan bu. Bir diğer adım olarak da biz burada güncelleme yaptık. Bu güncellemeyle birlikte bu adımı attık.” ifadelerini kullandı.

 

İki defa seçilme 2007’de getirildi

Anayasa’ya göre 2007 yılına kadar Cumhurbaşkanı seçimi doğrudan TBMM tarafından yapılıyordu. Yedi yıllığına, bir defalığına seçilen ve tarafsız bir konumda olan Cumhurbaşkanı ikinci defa aday olamıyordu. 2007’de Abdullah Gül’ün adaylığı sürecinde yaşanan 367 krizi üzerine anayasa değişikliği yapılarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi uygulamasına gidildi. Görev süresi ise beş yıl ve iki defa seçilme hakkı getirildi.

Erdoğan, 2014 yılında halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan’ın görev süresinin dolmasına iki yıl kalmışken, 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği referandumunda Başbakanlık kaldırılarak yerine Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi getirildi. Anayasa değişikliği kapsamında cumhurbaşkanının yetkileri artırıldı ancak seçimi şartları değişmedi. Anayasanın 101’inci maddesinde bu durum “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklinde yer aldı.

Anayasanın 116’ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” düzenlemesi getirildi. Bunun için TBMM’nin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla, yani 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekiyor.

 

İkinci kez 2018’de seçildi

2014’te beş yıllığına seçilen Erdoğan’ın görev süresi normal şartlarda 2019’da doluyordu. Ancak iktidar, 16 Nisan 2017 referandumunda kabul edilen anayasa değişikliklerini hayata geçirme gerekçesiyle seçimleri bir yıl öne çekti. Erdoğan, 24 Haziran 2018’de yapılan seçimlerde halk tarafından ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamış oldu.

Muhalefet ise şimdi Erdoğan’ın 2014 ve 2018 yıllarında iki defa Cumhurbaşkanı seçildiğini belirterek 2023’te üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağı görüşünü savunuyor.

Seçim hangi kanuna göre yapılacak

Yaşanan bir diğer tartışma ise seçimin eski kanunla mı, yeni kanunla mı yapılacak olması. Hukukçulara göre seçim 14 Mayıs’ta yapılacaksa, 6 Nisan 2022’de Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliklerin uygulanması mümkün olmayacak. Seçim takvimi demek, sandığa gidilen günden ibaret değil. Seçim kararının resmileştiği tarihten, oyların sayımına kadar olan toplam süreci kapsıyor. Bu da en az iki ay demek. Seçim takvimini Erdoğan 10 Mart olarak açıkladı. Yasa değişikliğinin üzerinden bir yıldan daha az zaman geçtiği için eski kurallara göre sandığa gidilecek. Yani seçimde ülke barajı yine yüzde 10 olacak, ittifak içindeki partilere baraj söz konusu olmayacak. Bazı hukukçular ile siyasetçilerin dile getirdikleri bu tezler tartışılıyor.

**********

 

“ERDOĞAN’IN İKTİDARININ SONU ARTIK GELMİŞTİR”

Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı)- Seçim Yasasındaki değişiklikler kurallar açıklandığı zaman belli bir yürürlük tarihi gösterilmemişse resmi gazetede yayınlanmasından itibaren yürürlüğe girer. Onlar başka bir tarih öngörmemişlerse yayın tarihinden itibaren o kurallar geçerlidir.  Recep Tayyip Erdoğan Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanlığına 3. defa aday olamaz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kamuoyunu okşayarak, ödünler vererek, onlara hoş görünerek sonuç almaya çalışıyor. 14 Mayıs Demokrat Partinin iktidara geldiği tarih olduğu için onun sempatizanlarını bu nedenle buraya sıçratmak, Erdoğan’ı okşasınlar düşüncesinde. Yoksa 14 Mayıs’ın başka bir özelliği yok. 13’ü de olur, 15’i de olur bizim için. Öyle değil mi? Ama bu 14 Mayıs diye Demokrat Partinin iktidara geldiği tarih olarak o tür zihniyete olanları, onlara yakın olanları okşamak istiyor. Onlardan oy toplamak için bunu yapıyor. Ama Recep Tayyip Erdoğan ne yaparsa yapsın artık iktidarının sonu gelmiştir. 

DP denenmiş bir parti değildi, yeni bir partiydi. Halkın onu deneme gereksinimi duyduğu bir tarihte geldi.  O bakımdan o biraz da meraktan oldu. Hadi onu seçelim,  bakalım ne yapacak, diye. ‘Yeter söz milletin’ diye çıktılar, her tarafta pankartlar açtılar. Onların etkisi ile onlar sonuç aldılar. CHP iktidarının, kıdemli iktidar olarak eskimişliği tartışılıyordu. Yenisini denemek de bir şanstı, bir ümitti. O bakımdan geldiler. Olumlu düşüncelerle onu iktidara getirdiler. Ama 1960 senesinde başına gelenleri gördünüz.

İşi ciddiye alanlar, 14 Mayıs da olsa, Menderes’in kendisi de olsa Recep Tayyip Erdoğan’a oy verecek insanlar olmamalı. Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye’nin geldiği nokta özgürlükler yönünden, insan hakları yönünden, ekonomi yönünden, demokratik kurallar ve açılımlar yönünden hiç de olumlu değil. Bunu açıkça söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan’ın bizim halkımıza gerçek dışı anlatımlardan başka vaat edeceği hiçbir şey kalmamıştır.

 

**********

“YÜRÜRLÜKTEKİ ANAYASA ‘BİR KİŞİ İKİ DEFA’ DİYOR”

Sami Selçuk (Eski Yargıtay Birinci Başkanı) – Yürürlükteki anayasanın cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili temel ilkeyi içeren ve apaçık olduğu için yorumu yasaklayan maddesi şöyledir: “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” (m. 101/2). Bu durumu basına yorum ilkeleri ışığında açıkladığım halde kimileri karşı çıktılar ve cumhurbaşkanının TBMM’yi feshetme yetkisine bile dayanarak bu görüşü çürütmeye yeltendiler. Bunların içinde “Ben bu konuda ne biliyorum” sorusunu bile sormadan konuşanları bir yana bırakıyorum. Öbürlerine, özellikle de hukukçulara yanıtım şudur: Belirtilen olağanüstü durumlar şu anda ortada yok. Savaş ya da seferberlik gibi bir durum mu var? Yok. Bunların üzerinde hiç durulmaksızın sadece birinin kimi yetkilerinden söz ediliyor. Sözgelimi, parlamentoyu fesih yetkisi gibi.  Anımsatayım. Bunlar çok ayrıksı olaylar ve Türkiye’nin gündeminde yok. Başvurulursa olağanüstü durumları olağanlaştırır, gün gelir, bunları dile getirenler de pişman olur. Ama iş işten geçer. Dolayısıyla hukuk, buna izin vermez. Verirse ve hukuk böyle bir anlayışla uygulanırsa, hukuk olmaktan çıkar. Çünkü Roma hukukundan bu yana hukukta “istisnalar dar yorumlanır” (exceptiones sunt strictisseme interpretationis). “Mevrid-i nasta içtihada mesağ yoktur” (Hukukun ulaştığı hüküm açıksa yoruma izin verilmez/ Mecelle, m. 14). Bu bağlamda cumhurbaşkanlarının üçüncü kez adaylığı, olağanüstü durumlar dışında asla söz konusu olamaz. Lütfen hukukun içinde kalalım. Kimseyi yanıltmayalım. Hukukta “bir şeyi dile getirmek, başka şeyleri dışlamak” (expressio unius est exclusio alterius), “bir şeyin belirtilmesi, başka şeylerin dışlanması” (unius positio non est alterius exclusio) demekse, kimseye boş umutlar vermeyelim. Hukukun gözünde hiç kimse vazgeçilmez değildir. TBMM’yi fesih gibi olağanüstü dönemler için yaratılan yöntemleri, asla gündeme getirmeyelim ve hukuku kimi kişilerin özel amaçlarının aracı durumuna düşürüp ona kıymayalım. (Cumhuriyet)