Bu köşedeki yazıları takip edenler hatırlayacaklar, Boris Johnson’ın, Birleşik Krallık tarihinde “en çok özür dileyen” Başbakan olarak kayıtlara geçtiğinden bahsetmiştim. U dönüşleri ve dolayısıyla hemen arkasından gelen özürleri, Johnson’ı seven-sevmeyen herkese gına getirmişti. Özür dilemekte bir sorun yok elbette, ancak aynı ya da benzer konularda tekrar tekrar özür diliyorsa biri, o kişinin “kişilik bütünlüğünden” şüphe etmek gerektiğini defalarca yazmıştım.
Özür dilemek bir erdemdir tabii ki! Her babayiğit özür dileyemez ancak yerinde ve hakkaniyettiyle özür dilendiğinde de saygınlık ve itibar arttırıcı bir durum ortaya çıkar.
Birleşik Krallık’ın hala “çiçeği burnunda” Başbakanı Rishi Sunak’ta, özür dileyen Başbakanlar kervanına katıldı sonunda.
Makam arabasıyla seyahat halindeyken, arka koltukta oturarak, bir video kaydetti iletişim ekibi ve sosyal mecralarda yayınlandı.
Ardından da kızılca kıyamet koptu! Vay emniyet kemeri bağlı olmadan nasıl seyahat edermiş, Başbakan’a imtiyaz mı tanınıyormuş, polis derhal müdahale etmeliymiş, Başbakan kendini ne sanıyormuş…Bu ve benzeri sesler yükseldi de yükseldi. Sonunda polis Başbakan’a trafik cezası kesti, Başbakan’da gitti ödedi, konu kapandı, bir de halktan özür diledi..
Hassasiyete bakınız!
Sunak’a bunu yaptıran iletişim ekibine ne oldu bilmiyoruz ama önemli bir ders aldıklarından da eminim.
İşin “ironik” yanı bir tarafa, Başbakanlar da insan, Onlar da hata yapabilir, önemli olan halkı aptal yerine koymamaları ve aynı hataları, halkın gözünün içine bak baka tekrar tekrar yapmamaları. Halk o kadar duyarlı ve akıllı ki, biri uyanmasa diğer uyanıyor, mutlaka ses çıkarıyor ve yanlışı düzelttiriyorlar.
Kulağa ne hoş geliyor, değil mi?
Güzel Ülkem Türkiye’de de görürmüyüz bugünleri?
Ülke yönetiminde bunları görebilmek için, önce aile gibi, okul gibi, işyerleri gibi, daha küçük ölçekli topluluklarda “özür dileme” kültürünü yerleştirmek gerekir sanırım. Özür dilemenin bir zayıflık değil aksine erdem olduğunu öğretmek gerekmez mi? Elbette ki ölçüsünde ve kıvamında, yoksa samimi de olmaz, kıymetli de olmaz. Yine buralardan örnek vereceğim; Boris Johnson o kadar çok özür diledi ki, bir kaç özründen sonra hiç bir kıymeti ve inandırıcılığı kalmadı, tıpkı yalancı çoban hikayesi gibi.
Johnson’dan bahsetmişken! Birkaç gündür İngiiz medyası eski Başbakan Boris Johnson ile ilgili yeni bir skandalla çalkalanıyor.
Devlet televizyonu BBC’nin en üst pozisyonu “Chairman” görevinde olan Richard Sharp’ın, Boris Johnson’a 800 bin Sterlin para verdiği ve Boris Johnso’un da Başbakan olur olmaz bu kişiyi BBC’ye Chairman olarak atadığı iddia ediliyor.
Kurallar gereği hükümet aday göstermek üzere 4 isim belirliyor ve Kraliyet’e bu isimleri sunuyor, Başbakan’ın “öngördüğü” isim Saray tarafından BBC’ye Chairman olarak atanıyor. Dolayısıyla, Boris Johnson’da kendisine 800 bin Sterlin ödeyen ismin atanmasını öneriyor ama tabii formalite icabi 4 isim de Saraya’a sunuluyor.Üstünden 4 yıl geçtikten sonra bu konuyu elbette bir gazeteci ortaya çıkarıyor, dedektif gibi, konunun arkasını kovalıyor kovalıyor ve bugün gündemi sarsan bu haberi ortaya çıkarıyor.
Bu iddialar ortaya atılır atılmaz, BBC, “tarafsız” bir denetim kurulu tarafından konunun incelenmesini hemen onayladı ve süreç başladı. Johnson tarafından ise çıt yok! Johnson 2024 seçimlerinde yeniden parti Başkanlığına adaylığını koymayı düşünürken, hakkında çıkan bu haberlerle belki de kendiliğinden siyasetten uzaklaşabilir! neden olmasin, istifa edip görevi bıraktığından bu yana yaptiği konuşmalar, seminerler, danışmanlıklar ya da benzeri yöntemlerle 1 milyon Sterlinden fazla gelir elde ettiği açık açık medyaya yansıdı bile!Ancak “koltuk” hırsı insana neler yaptırır, kestirmek zor!
Öte yandan, hem Boris Johnson kabinesinde hem de Rishi Sunak kabinesinde görev alan ve üst düzeyde temsil yetkisine sahip isimlerden biri, Nadim Zahawi hakkında da son günlerde ortalık bir hayli karışık. Siyasete girene kadar iş insanı kimliği olan ve siyasetle birlikte şirketindeki yetkilerini babasına devreden Zahawi “vergi kaçakçılığı” ile suçlanıyor. Konuyu ortaya çıkaran ise bu sefer ana muhalefet partisi Labour.İddialara göre 6 milyon Sterlin vergi kaçırdığı yani eksik ödediği iddia ediliyor. Bu iddianın ertesi günü, Başbakan Sunak konunun derhal “bağımsız” denetim tarafından incelenmesi talimatını verdi ve şimdi bu süreç başladı.Sürecin sonunda Zahawi “borçlu” bulunursa mutlaka o borcu öder, çok varlıklı biri zaten de, acaba görevde kalır mı, bunu da göreceğiz.
Gelelim Başbakan Rishi Sunak’ın “özür dileme” hallerine!
Umarım Boris Johnson gibi, attığı adımların sonucunu kestiremeyip sonra da çıkıp çıkıp özür dileyen bir Başbakan’a dönüşmez. Başka bir deyişle, “az hata yapan, hayati hatalar yapmayan” bir Başbakan olarak görevini yerine getirir ve ülkeyi düzlüğe çıkarır.Bunu neden mi istiyorum? Çünkü maalesef buralarda işler ters gitti mi, önce Avrupa ama en çok da Türkiye etkileniyor.!
İşlerin yolunda gittiği, herşeyin çok daha güzel olduğu günlerimiz olsun hem Britanya’da hem de Güzel Ülkem Türkiye’de.
Birleşik Krallık’tan sevgiler.