Türkiye yol ayrımında

Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşına ulaştığımız 2023 yılının bu ilk günlerinde, tarihi ve yaşamsal derecede önemli bir seçime doğru hızla yol alıyoruz.

Seçim tarihi henüz tam olarak netleşmese de seçimin önemi ve yaşamsallığı tartışılmaz bir gerçek… Dolayısıyla, başta muhalefet partileri olmak üzere tüm siyasal kesimler ve çevreler, hesaplarını ve hazırlıklarını bu gerçekliğe uygun olarak yapmaya çalışıyorlar.  

Ya demokrasi ya da otoriterlik

Ülkemiz ve halkımız için önümüzdeki seçimin ‘tünelden son çıkış’ olduğu konusunda, hemen bütün muhalif kesimler ortaklaşıyor ve birleşiyor.

Seçimle ilgili ortaklaşıp buluşulan bir başka temel konu da bu seçimin aday ve parti tercihinden çok demokrasi ile otoriterlik arasında bir tercih olacağı… Bu durum ister istemez sistem sorununu adaylık tartışmalarının önüne geçiriyor. Türkiye’nin yönetsel sisteminin tepeden tırnağa gözden geçirilerek yeniden yapılandırılması ve demokrasinin tüm kurum / kurallarıyla yeniden inşası sorunsalı öne çıkıyor.

Muhalefetin tarihi sorumluluğu

Yaşanan siyasal süreç, aynı zamanda demokrasiden yana olan tüm siyasal partilere ve çevrelere tarihsel bir sorumluluk yüklüyor.

Bu tarihsel sorumluluğu kısaca, her türlü adaysal, grupsal ve partisel çıkarların bir yana itilerek, ortak hedefe ve başarıya odaklanılması olarak ifade edebiliriz. Dolayısıyla bu süreçte, kendini muhalefette tanımlayan ve konumlayan hiçbir siyasetçinin ve partinin, kendi dar hesaplarını öne çıkarmaması gerekiyor.

Seçime ve sonuca odaklanmak

Bu bağlamda, böylesi toplumsal bir bakış ve yaklaşım; yalnızca seçime ve sonuca odaklanma ile bu hedefe uygun davranma sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.

20 yılı aşkın zamandır iktidarda bulunan siyasal anlayışın değişmesini isteyen herkes; aldığı tutumun ve attığı adımın bu hedefe uygun olup olmadığını, seçim sürecinin her aşamasında sorgulamalıdır. Ancak böylesi bir ortak sorumlulukla başarıya ulaşılabilir. Doğal olarak bu da pratikte olabildiğince özenli ve dikkatli bir siyasal duruşu ve söylemi zorunlu kılıyor.

Kafaları karıştırmamak ve adayı etkisizleştirmemek

Sürekli ve dikkatli okurlarımız, daha aylar önce, 22 Temmuz 2022 tarihli Gözlem’de yer alan ‘Muhalefet, yol haritasını yalınlaştırıp sadeleştirmeli’ başlıklı yazımızda; iktidar bloku ve destekçileri tarafından çeşitli spekülasyonlarla seçmenin kafasının karıştırılmak istendiğine dikkat çektiğimizi anımsayacaktır. O yazıda,“muhalefetin seçim sonrası izleyeceği yol, yöntem ve özellikle de muhalefetin cumhurbaşkanı adayı, şimdiden itibarsızlaştırılmaya / etkisizleştirilmeye çalışılıyor” diye vurgulayarak şunları yazmıştık:“İktidar blokunun ve onun propaganda aygıtı işlevi gören çevrelerin, vatandaşın / seçmenin kafasını karıştırmaya yönelik faaliyetini göğüslemenin ve püskürtmenin en temel yolu; muhalefetin atacağı adımları, kısacası yol haritasını yalınlaştırıp sadeleştirmesinden geçiyor.”

İşte o öngörülerimiz ve değerlendirmelerimiz bugünlerde daha da anlam ve önem kazanıyor. 6’lı Masa’daki bazı isimlerin gereksiz ve zamansız söylemlerinden de yararlanarak, iktidar çevreleri seçmende ‘kafa karışıklığı’ yaratmaya ve muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayını etkisiz kılmaya çalışıyorlar.

Muhalefetin ortaklaşması ve dayanışması

Başta 6’lı Masa’yı oluşturan partiler ve liderler olmak üzere muhalefet bu oyunlara gelmemeli ve malzeme sunmamalıdır. İktidarın bu hamlelerini boşa çıkarmanın yolu, muhalefetin tüm kesimlerinin ortaklaşmasından ve dayanışmasından geçmektedir. Bunun için de öncelikle daha dikkatli ve özenli davranılmalı, aynı zamanda sade / yalın / anlaşılabilir olunmalıdır.

6’lı birliktelik partileri ile diğer muhalif ittifaklar ve partiler, birbirleri ile uğraşmayı ve yarışmayı bırakmalıdır. Muhalefetin birbirine muhalefet etmesi gibi bir yanlışlığa asla düşülmemelidir. İktidarın siyasal hamlelerine karşı tüm muhalefet güçleri dayanışma içinde olmalıdır. Seçim sürecinde gerçekçi olunmalı ve ülkenin bir yol ayrımında bulunduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır.