Düşman işgalinden kurtulan İzmir’de her alanda olduğu gibi spor alanında da hürriyet coşkusu yaşanırken, kentin en önemli eczacısı, Eczacıbaşı Holding’in banisi Süleyman Ferit Eczacıbaşı, seçkin ailelerin yaşadığı Dönertaş’ta, arkadaşlarıyla bir kulüp kurmayı kararlaştırdı. 6 Aralık 1923’te, Hatuniye Camisinin önündeki parkta semt sakinlerinin de katılımıyla toplandılar, çeşitli isimler ortaya atıldı, sonunda tarihi Altınordu İmparatorluğundan esinlenilerek kulübün adı Altınordu oldu. Renkleri, savaşlarda vatan için kanlarını veren şehit ve gazilerimiz için kırmızı, saygınlığı ve gücü temsil eden çelik rengi lacivert oldu.
Altınordu, geçen 99 yılda, futbol, basketbol ve atletizm başta, pek çok branşta büyük başarılar elde etti. Özellikle 1966-67 sezonunda kurulan Türkiye Deplasmanlı Basketbol Liginin ilk şampiyonu olurken, Cumhurbaşkanlığı Kupasını da kazanışı, tarihsel başarılar dizisinin baştacı idi. Ancak Altınordu, Dönertaş semtinin çeşitli göçlere uğraması nedeniyle, kurulduğu semt ile ilişkileri zayıfladı. Özellikle, eski sporcu, iş insanı Seyit Mehmet Özkan’ın kulübü satın alıp şirketleştirmesiyle önce Hatay’a, daha sonra da Selçuk ve Torbalı’ya taşınıldı. Ama büyük bir tehlike ve eksiklik vardı, Altınordu’nun kazandığı kupalar, şiltler, madalyalar ve diğer argümanlar çalınıyordu.
Sonunda Başkan Özkan’ın talimatıyla, Torbalı Metin Oktay Yerleşkesinde bir müze kurulması kararlaştırıldı. Kulübün kazandığı kupalar, şiltler, madalyalar, beratlar, fotoğraf ve materyaller toplatıldı, müze kuruldu. Açılışa Başkan Seyit Mehmet Özkan, Altınordu Derneği Başkanı Sinan Bezircilioğlu ve kulüp tarihinde iz bırakan sporcu ve yöneticiler katıldı. “Tabii herkes müzeyi görmek için Torbalı’ya gidebilir mi?” sorusunu Özkan, Altınordu’nun kendi stadını inşa ederek daha kapsamlı Avrupai tarzda müzeyi hizmete sokacakları müjdesini vererek cevaplandırdı. Altınordu Müzesi kutlu olsun.