Yeni bir yıla girerken, geride bırakılan yılla ile ilgili değerlendirme yapılması gelenektir. Aslında bu değerlendirme geleneği, her yurttaş, her aile, her topluluk ve her ülke / toplum için geçerlidir. Hemen herkes kendi ölçeğinde bu değerlendirmeyi yapar.
Biz de bu çerçeveden 2022’ye bakınca neler görüyoruz? En başta ekonomik ve sosyal zorluklar, sıkıntılar. Herhalde 2022’yi kısaca ‘zor ve zorlu yıl’ olarak tanımlamak yanlış olmayacak!..
Enflasyon ve yoksullaşma
2022’nin ekonomi alanındaki en temel özelliği, yüksek enflasyon oranları ve yoksullaşma oldu. Halkın büyük çoğunluğu, rekor düzeylere ulaşan enflasyonun ve hayat pahalılığının altında kaldı. Yoksullaşma daha da arttı.
2022 Küresel Eşitsizlik Raporu, ülkemizdeki gelir ve servet adaletsizliğinin derinliğini çarpıcı verilerle ortaya koydu. Türkiye’de en üst ve en alt gelir grupları arasında büyük uçurum var. Türkiye’de nüfusun çok kazanan yüzde 10’nun yıllık ortalama geliri, en az kazanan yüzde 50’lik kesimin gelirinden 23 kat fazla!
Gelir adaletsizliği
Ekonomik ve sosyal yaşamdaki bu dengesizlik ve gelir adaletsizliği, elbette servet dağılımınıda doğrudan etkiliyor. Toplumsal kesimler arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor ve orta sınıf giderek kayboluyor.
Yine aynı rapora göre, ülkemizde en az kazanan yüzde 50’lik kesim ulusal servetin yalnızca yüzde 4’üne sahipken, en üstteki yüzde 10’luk kesim yüzde 67’sine sahip. Peki, giderek daha da derinleşen bu uçurum nasıl kapatılacak? Çok geniş kitleleri ilgilendiren bu önemli konu, işte günümüzün en temel ekonomi / politik gerçekliğini ve sorunsalını oluşturuyor.
Eğitimde, kültürde gericileşme
Ekonomide yaşanan sorunlar, problemler; sosyal ve kültürel alanlara da yansıyor. Bu alanlarda son dönemlerde daha da artan gerici uygulamalar ve olumsuz örnekler çoğalıyor. Türkiye, tarikat ve cemaat kıskacı altına giriyor. Toplumsal yaşamda, bir anlamda siyaset-ticaret-tarikat üçgeni tamamlanıyor!
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yılını kutlayacağımız bu dönemde, böylesi konularla uğraşılmak zorunda kalınması, doğrusu insanın yüreğini acıtıyor. Cumhuriyet değerleri ve laiklik anlayışı, her geçen gün daha çok aşındırılıyor.
Siyaset alanının daraltılması
Bu gelişmelere koşut olarak, siyaset alanında da tam bir daralma yaşanıyor. Siyasal iktidar, iktidarı kaybetmemek adına sürekli muhalefetin üzerine gidiyor ve muhalefeti dar alana hapsedip, siyaset yapamaz hale getirmeye çalışıyor.
Bunun için de ‘tek adamlık’ olarak tanımlanan, mevcut ‘ucube’ yönetsel sistemden de alabildiğine faydalanıyor. Sistemin hükmettiği tüm güçleri, kendi siyasal hedefleri için harekete geçiriyor ve kullanıyor. Son dönemde özellikle muhalif yerel yönetimlere yönelik hamlelerin ardında da işte bu gerçeklik yatıyor.
Dış politikada zikzaklar
2022 yılında iç siyasette böylesi gelişmeler yaşanırken, dış politikada da benzeri gelişmeler oldu. Uzun süredir muhalefetin dış politikaya getirdiği eleştirilere karşı çıkan ve muhalefet önerilerini dikkate almayan iktidar, sonuçta gelinen aşamada bunları kabullenmek zorunda kaldı. Birçok konuda tutum ve politika değişikliğine gitti.
İktidarın dış politikadaki zikzakları, başta Suriye konusu olmak üzere birçok alanda ‘şimdiye kadar niye böyle davranıldı’ sorusunu da beraberinde getirdi. Elbette ortaya çıkan acı ve ağır faturanın da kimin tarafından ödeneceği sorusunu da…
Muhalefet ve 6’lı Masa
2022 yılının muhalefet açısından en belirgin gelişmesi, başta 6’lı Masa olmak üzere, muhalefetin farklı kesimleri arasında oluşturulan ittifaklardı. Bunlar içinde en dikkat çeken ve kamuoyunda ilgi uyandıran da elbette 6’lı Masa oldu.
Türkiye hızla yeni bir seçim dönemine giderken, son günlerde siyasal iktidarın yeni asgari ücretin belirlenmesi ile EYT sorununun çözümlenmesindeki atakları dikkati çekiyor. Muhalefetin de bu ataklara karşı yeni politikalar geliştirmesi gerekiyor. Tüm dostlarımızın ve okurlarımızın yeni yılını, en iyi dileklerimizle yürekten kutluyoruz.