“Sürdürülebilir tarım için uzun vadeli planlamaya mecburuz”

İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Üretici gelirlerinin artırılması, gıda güvencesinin sağlanması, doğal kaynaklarımızın korunması ve kamu kaynaklarının etkin kullanımı için; kısacası sürdürülebilir bir tarım sektörü için uzun vadeli planlamaya mecburuz” dedi.

İzmir Ticaret Borsası (İTB) Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Zor bir yılın daha geride kaldığını belirten Kestelli, “Kur şoku yavaşlamakla birlikte, Rusya-Ukrayna Savaşının da etkisiyle maliyetlere yansıması katlanarak devam etti. Finansmana erişim giderek zorlaştı. Üretici enflasyonu tüketiciye yansıyanın da üzerinde seyrediyor. 2023 yılında asgari ücretin işverene maliyeti ise 11 bin 759 lira 40 kuruş oldu. Geçtiğimiz aralık ayında, 2022 yılı için asgari ücretin işverene toplam maliyeti 5 bin 879 liraydı. Sadece bir yılda hem asgari ücret hem de işverene maliyeti yüzde 100 oranında artmış oldu. Açıkçası bu artışı yüksek enflasyonun doğal sonucu ve çalışanların hakkı olarak görüyorum. Ancak bu artış piyasada talep artışı, işverenlerde ise maliyet artışı yaşanmasına; dolayısıyla da enflasyonu tetikleyici bir ortama neden oluyor. Bu kısırdöngüden çıkılması için enflasyonun düşürülmesi öncelikli konularımızdan biri olmak zorunda” ifadelerine yer verdi.

“Markalaşma ve yüksek teknolojiye ağırlık vermeliyiz”

İhracattaki artışın sürdüğünü dile getiren Kestelli, “Ticaret Bakanlığı’nın kasım ayı verilerine göre ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 2 artışla 21,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam 2022 yılının her ayında olduğu gibi bugüne kadar ulaşılmış en yüksek aylık ihracat değeri olarak kayda geçti. Ocak-Kasım döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat yüzde 13,9 artışla 231,2 milyar doları buldu. Bu da önemli bir rekor. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Aynı dönemde ithalat yüzde 36,6 artışla 331,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. 11 aylık dış ticaret açığımız yüzde 153,6 artışla 99,8 milyar dolara ulaştı. Malum, daha çok ihracat yapmak için daha çok hammadde ithal etmek durumundayız. Bunu değiştirmenin yolu da üretim politikamızı, yerli hammadde üzerine yeniden inşa etmek. Ayrıca markalaşmaya ve yüksek teknolojiye ağırlık vermeliyiz. Elbette ki tüm bunlar uzun vadeli bir planlamayla mümkün” diye konuştu.

“Desteklerde üreticimizi tatmin eden bir artış olmayacak”

Tarım sektörünün 2022 yılında genel ekonomik sorunlardan etkilendiği gibi kendine has sorunlarla da mücadele etmeye çalıştığını aktaran Kestelli, üreticiler açısından en başta gelen zorluklardan birinin kontrol edilemeyen maliyet artışları olduğunu söyledi. Kestelli, “Bu artışın telafi edilebileceği üç yöntem var: Birincisi, verimliliğin artması. Kısa dönemde bu konuda ilerleme sağlamak çok mümkün görünmüyor. İkincisi, ürün fiyatlarının maliyetle orantılı artması. Bazı ürün fiyatlarındaki artış yeterli olsa da örneğin kütlü pamukta fiyatlar sadece yüzde 30-35 seviyelerinde arttı. Üçüncüsü ise destekleme miktarlarının artırılması… Mevcut bütçe imkanlarını düşündüğümüzde desteklemelerde de üreticimizi tatmin edici bir artışın olamayacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla maliyet artışlarının üreticimize olan olumsuz etkisini ortadan kaldırmak ancak orta-uzun vadeli planlamalarla mümkün diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Ekilecek ürün kararlarını anlık koşullar değil planlama belirlememeli”

Üreticiyi zorlayan ikinci konunun ise ürün fiyatlarındaki istikrarsızlık olduğunu söyleyen Kestelli, “Ürün fiyatları ekim yapılıp hasat edildikten sonra ancak bir sonuç olarak üreticimizin karşısına çıkıyor. Oysa ki, özellikle geniş alanlarda ekimi yapılan hububat, bakliyat, yem bitkileri, pamuk ve yağlı tohumlar gibi ürünlerde üreticilerimiz ekimi yaparken elde edeceği fiyatı bilebilmeli. Çünkü bu ürünler gıda güvenliği açısından kritik öneme sahip ürünler. Bir veya birkaçının ekim alanlarındaki, dolayısıyla arzındaki değişim, bir taraftan diğer ürünlerin piyasasını; diğer taraftan kullanıldıkları sanayinin dengelerini değiştirebiliyor. Ekilecek ürün kararlarının anlık koşullar ile değil, uzun vadeli olarak planlanmış fiyat ve üretim politikaları ile belirlenmesi gerektiğine inanıyor, yıllardır bunu savunuyoruz” dedi.

Sulama ile ilgili tereddüt yaşanıyor

Üreticilerin karşı karşıya kaldığı üçüncü zorluğun ise küresel iklim krizi ve bunun neden olduğu olumsuz etkiler olduğunu dile getiren Kestelli, “Tarımsal üretim için hayati öneme sahip olan su kaynaklarının azalmasının neden olduğu sorunların hepimiz farkındayız. Örneğin pamuk üreticilerimiz gelecek yıl yeterli sulama imkanlarına sahip olup olamayacakları konusunda tereddüt yaşıyor. Bu da üretim desenini etkiliyor” dedi.

“Uzun vadeli planlama hayati öneme sahip”

Tarımda uzun vadeli planlamanın hayati önem taşıdığını vurgulayan Kestelli, “Üretici gelirlerinin artırılması, gıda güvencesinin sağlanması, doğal kaynaklarımızın korunması ve kamu kaynaklarının etkin kullanımı için; kısacası sürdürülebilir bir tarım sektörü için uzun vadeli planlamaya mecburuz. Avrupa Birliği’nin beş yıllık dönemler şeklinde açıkladığı Ortak Tarım Politikası bunun bir örneği. AB Ortak Tarım Politikası hem sektör paydaşları için hem de kamu için beş yıllık yol haritasını belirliyor. 2023-2027 yıllarını kapsayacak yeni “Ortak Tarım Politikası” tarımsal üretimdeki artışın yanı sıra, AB Yeşil Mutabakatında belirlenen hedefler için de bir politika aracı olarak kullanılıyor. 1 Ocak 2023 tarihinde uygulanmaya başlayacak 5 yıllık bu yeni politika dönemi için; toplam 307 milyar Euroluk bir tarımsal destekleme bütçesi ayrılmış ve ulaşılması istenen hedefler tespit edilmiş durumda. Uzun vadeli planlamadan kast ettiğim, tam olarak budur” diye konuştu.

“Vakit kaybedilmemeli”

Kestelli, Türkiye’nin tarım potansiyeline dikkat çekerek, “Tarımsal üretimde sahip olduğumuz potansiyeli kullanabilmek, ülkemizde gıda güvenliği ve güvencesini garantiye almak ve küresel piyasalarda tarımı biyopolitik bir güç olarak kullanabilmek için vakit kaybetmeden tarımı çok daha planlı bir sektör haline getirmeliyiz. Hem üretim anlamında, hem de insan kaynağı anlamında bunu gerçekleştirebilecek potansiyelimizin olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Tarımsal üretimi dirençli hale getirecek önlemler gerekiyor”

İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer de Küresel iklim krizinin önümüzdeki yıllarda beklenmedik arz şoklarına neden olma ihtimali düşünülürse hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde benzer önlemlere bundan sonraki yıllarda çok daha fazla karşılaşabileceğimizi söyleyebilirim. Örneğin, Avrupa’da bu yaz yaşanan kuraklık tarımsal üretimi olumsuz etkiledi. Özellikle zeytin ve dolayısıyla zeytinyağı üretiminde yaşanan düşüş ülkemiz ihracatı açısından kısmen avantaja dönüştü diyebiliriz. Ancak, küresel iklim krizi adı üstünde “küresel” bir kriz. Gelecek yıl bizlerin de farklı ürünlerde farklı etkilere neden olacak olumsuzluklar yaşamamız söz konusu olabilir. Bu nedenle, hem tarımsal üretimi, hem de tarımsal ürün piyasalarını bugünkünden çok daha dayanıklı ve dirençli hale getirecek önlemleri hayata geçirmemiz gerekiyor” dedi.

KESTELLİ, 2 MÜJDE VERDİ

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Odaklı İnsana Yakışır Çalışma Yaklaşımının Teşvik Edilmesi Avrupa Birliği Hibe Programına yaptıkları proje başvurusunun onaylandığını paylaşan Kestelli, “Tarihimizde ilk kez doğrudan Avrupa Birliği tarafından desteklenen bir projenin lideri olduk. Borsamız yürütücülüğünde toplam 5 kurumun yer aldığı “Holding to our Roots Through Technology” – “Köklerimize Teknolojiyle Sahip Çıkmak” isimli projemize, Avrupa Birliğinden 280 bin Euro bütçe tahsis edildi. Projemizin genel hedefi; tarım sektöründeki sürdürülebilir istihdamın, eşitlik temelinde ve geleceğin insanına yakışır çerçevede teknolojik dönüşüm ile geliştirilmesidir. Bu genel hedefi sağlamak üzere; gençlerin ve kadınların teknolojik yetkinliklerini geliştirecek, iş gücü piyasasındaki istihdam edilebilirliklerinin artıracağız” dedi.
İZLADAŞ’ın Bremen tarafından dünya pamuk laboratuvarları arasında yapılan karşılaştırma testlerinde birincilikler aldığını söyleyen Kestelli, “İZLADAŞ laboratuvarımızda Uluslararası Pamuk Birliği (ICA) tarafından yapılan tahkimlerde yetkili laboratuvar olmak amacıyla sertifikasyon çalışmalarına başlamış bulunuyor. İZLADAŞ laboratuvarımızın çok yakın zamanda bu sürece dâhil olarak yeni bir başarıya imza atacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Ara eleman ihtiyacına katkı sağlayacak

Eylül ayında başlayan İzmir Ticaret Borsası Eğitim, Kültür ve Sosyal Entegrasyon Vakfı’ndan (BORSAV) söz eden Kestelli, “Aralık ayı başında vakıf tarafından başlatılan tarım, gıda ve gastroekonomi araştırmaları burs programı ile akademik araştırma yapan gençlerimizi desteklemeye başladık. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzaladığımız protokol ile de mesleki eğitim konusunda gençlerimize halk eğitim merkezlerinde meslek edindiriyor, sektörün ara eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlıyor olacağız” ifadelerini kullandı.

2023 BÜTÇESİNİN YÜZDE 87 ORANINDA ARTACAĞI TAHMİN EDİLİYOR

2022 yılının son meclis toplantısında bütçe ile ilgili bilgi veren Kestelli, “2022 yılı için 37 milyon TL tutarında bir bütçe yapmıştık ancak gelirde 45 milyon TL’ye ulaşmış durumdayız. Yıl sonu itibariyle giderimiz de 40 milyon TL civarında olacağını tahmin ediyoruz. Özellikle tescil gelirlerimizde beklenenin üzerinde gerçekleşme sayesinde 5 milyon 500 bin TL ek ödenek ilavesi yaparak 2022 yılı bütçemizi 42 milyon 500 bin TL’ye yükseltmiş olacağız. 2023 yılı bütçemiz gelir gerçekleşme rakamlarına oranla yaklaşık yüzde 87 artışla 84 milyon TL olarak tahmin edildi” dedi.