Güzel ve yalnız ülkemiz, acı yazgılı halkımız; adaletsizliklerden, haksızlıklardan ve yasaklamalardan bir türlü kurtulamıyor. Cumhuriyetin 100’üncü yılını kutlayacağımız bugünlerde, son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyasi yasak cezası, doğrusu vicdanları kanatıyor.
İçinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde yaşanan olumsuzluklar, ülkemizin siyaset alanındaki zorlukları ve sıkıntıları çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor. Türkiye’de siyasetle uğraşmak giderek ‘ateşten gömlek’ haline geliyor!..
Haksızlığa karşı durmak
Daha önce CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na ve bazı siyasetçilere getirilen yasaklamalar, parlamentonun üçüncü büyük partisi HDP’nin kapatılması davası gibi örnekler, siyasette yaşananların çarpıcı göstergeleridir. Muhalefet bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara, kime yapıldığına ve muhalefetin hangi kesimine yöneldiğine bakmaksızın, ayrımsız biçimde karşı durmalıdır. Son olayda Saraçhane’de gösterilen ortak tepki, bu tavra çok güzel ve başarılı bir örnektir.
Türkiye siyasetinde yaşanan gelişmeler, gerginlikler ve zorluklar, böylesi bir tavrı zorunlu kılıyor. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki muhalefet ancak ortaklaşabilirse, bu zorlukların üstesinden gelebilir ve haksızlıklara karşı durabilir.
Halkın tepkisini boşa düşürmemek
Muhalefet açısından önemli olan bir başka konu, psikolojik ve moral üstünlüğün iktidara bırakılmamasıdır. Bunun en temel yönü, öncelikle yurttaşın gündemine ve haklı taleplerine sahip çıkmaktan geçmektedir.
İktidarın baskılarına, yasaklamalarına ve siyasal hamlelerine, ancak halkla birleşip bütünleşerek ve kitlelerle ortaklaşarak karşı durulabilir. Küçük ayrıntılara takılarak ve iç tartışmalara kapılarak, halkın tepkisi boşa düşürülmemeli ve boşa çıkarılmamalıdır.
Her yer Saraçhane!
Bu konuda en çarpıcı son örnek, 6’lı Masa’da bir araya gelen partilerin liderlerinin Saraçhane’de tepkilerini ortaklaşa göstermeleridir. Bu tarihi ve büyük buluşmada, muhalefetin hemen bütün kesimleri bir araya gelmişler ve tepkilerini ortaya koymuşlardır. Şimdi bu birlikteliği ve ortak duruşu daha da büyütmek, güçlendirmek ve yaygınlaştırmak gerekiyor. ‘Saraçhane ruhu’, ‘artık her yer Saraçhane’ belgisiyle tüm Anadolu’ya yayılmalıdır. Ülkenin belli başlı büyük kentlerinde, muhalefet liderlerinin katılımıyla ortaklaşa mitingler ve toplantılar düzenlenmelidir. Muhalefetin mesajları en geniş kesimlere ulaştırılmalıdır.
Aday değil sistem tartışması
İktidar her fırsatta muhalefeti aday tartışmasına sürüklemeye ve buradan hareketle dar bir alana sıkıştırmaya çalışıyor. Maalesef muhalefet içinden de bazı kesimler, bilerek ya da bilmeyerek bu oyunlara gelmekte ve bu tutumlara çanak tutmaktadır.
Muhalefetin tüm kesimleri ve kendini ‘muhalif’ olarak tanımlayan herkes, temel meselenin aday değil sistem sorunsalı olduğunu unutmamalıdır. Tutumlarını, çalışmalarını ve politikalarını, bu gerçeğin ekseninden gözden geçiripyeniden değerlendirmelidirler.
İktidarın ekmeğine yağ sürmemek!
Son günlerde dikkat çeken bir başka tutum, muhalefet çevrelerinde özellikle de muhalefete yakın yayın organlarında, bazı isimlerin tutumlarıyla ve söylemleriyle aday tartışmasını körüklemeleridir.
Bu yanlış tutum, muhalefet kesiminde kaotik bir görüntünün ortaya çıkmasına neden olmakta ve öncelikle de muhalif seçmenin kafasını karıştırıp moralini bozmaktadır. Oysa seçmen, muhalefetten oldukça sade / yalın ve gerçekleştirilebilir çözümler beklemektedir. Hatalı tutumlarla iktidarın ekmeğine yağ sürülmemelidir.
Umudu büyütmek ve örgütlemek
Muhalefet bu yanlışlıklardan hızla arınarak, doğrudan halka ve halkın gündemine yönelmelidir. Seçim tarihi yaklaşmaktadır. Vatandaş, bin bir türlü ekonomik ve sosyal sorunun burgacında kıvranmaktadır. Halkın gündemi, muhalefetin de temel gündemi olmalıdır. Gündem ve kafa karışıklığına fırsat verilmemelidir.
Vatandaşın sorunlarının nasıl çözüleceği, cumhuriyetin ikinci yüzyılında çağdaş ve demokratik bir yönetsel sistemin nasıl yapılandırılacağı; en sade ve yalın biçimde halka anlatılmalıdır. Muhalefetin yol haritası, kafa karıştırıcı değil, tam tersine anlaşılabilir, uygulanabilir ve gerçekçi olmalıdır. Muhalefet bir an önce sahaya çıkarak bunları seçmene anlatmalıdır. Sözün özü, muhalefetin tüm kesimleriyle, hayatın içinde ve tüm alanlarında; umudu büyütmesi ve örgütlemesi gerekiyor!