Siyasete yargı darbesi

6’lı Masa liderleri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen mahkumiyet ve siyaset yasağını protesto etmek için Saraçhane’de “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde halka hitap etti. Liderlerin ortak mesajı, demokratik hukuk devleti oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine “ahmak” dediği gerekçesiyle yargılandığı davada, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası kararı çıktı. Mahkeme, İmamoğlu hakkında hapis cezasının yanı sıra TCK’nın 153’üncü maddesi uyarınca ‘siyasi yasak’ hükmünü uyguladı. Hâkim, İmamoğlu’na verdiği cezada takdir indirimi yapmadı.

Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor. Verilen cezanın onanması halinde Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı ve CHP üyeliği de düşecek.

Ekrem İmamoğlu, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması devam ederken, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla vatandaşlara İBB binasının bulunduğu Saraçhane’ye toplanma çağrısı yaptı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, İmamoğlu’na destek için Ankara’dan Saraçhane’ye gitti. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu dava, bozuk düzen diyebileceğimiz bir düzenin davasıdır. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığını ispatı. Bu dava, adalet ve demokrasi gibi ulvi değerleri getirmek istemeyenlerin yönettiği bir davadır. ‘Devlet biziz, millet biziz, her şeyin sahibi biziz’ diyenlerin hukuku yok sayarak, bir avuç insanın istediği yörüngeye oturmak isteyenlerin ortaya koyduğu iradeyi yönetenlerin davasıdır” dedi.

Akşener ise yaptığı konuşmada, “İnsanlar korktuğu zaman zulüm yaparlar, haksızlık yaparlar. Bugün Ekrem kardeşim için verilen bu kararın arkasında bir büyük korku var. Onlar korkuyor, biz korkmuyoruz. Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat diyoruz!” dedi.  Akşener, halka “Sandıkta gereğini yapacaksınız. O sandıkta helal oylarınızla, demokrasi ile ‘hadi bakalım, sizi gönderiyoruz’ diyeceksiniz” sözleri ile seslendi.

******

Altılı Masa ‘hukuksuzluğa karşı’ Saraçhane’de buluştu

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararı ardından İBB binasının bulunduğu Saraçhane’de büyük bir buluşma gerçekleşti. On binlerce kişinin katıldığı mitingde meydandan ‘iktidar iktidar’ sloganları yükseldi.

Mitinge Altılı Masa’da yer alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu katıldı. Sağlık sorunları nedeniyle toplantıya katılmayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu genel başkan yardımcısı Sabri Tekir temsil etti.  CHP’li büyükşehir belediye başkanları da etkinlikte hazır bulundu.

İmamoğlu: Türkiye yol ayrımındadır

İlk konuşmayı yapan Ekrem İmamoğlu, “Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp, hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp, başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var? Sizinle alıp veremedikleri ne var? Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar.” dedi.

Karar üzerinden iktidarı eleştiren İmamoğlu, “Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle milli iradeyle alerjisi olanların arasında yol ayrımındayız. Eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracağız. 16 milyon İstanbullu, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız; adres burası 6’lı Masa, 6 liderin bulunduğu masadır” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’ndan 11 maddelik açıklama

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  konuşmasında 11 madde halinde düşüncelerini paylaştı. “Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize 1 milimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Kararlılıkla başkanın arkasında duracağız” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur. Adalet, Türkiye’nin temel sorunu haline dönüşmüştür. Bizler 6’lı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız, mutlaka getireceğiz. Yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Asla unutmayın. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakim, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz.”

Babacan: Hukuksuzluğu reddediyorum

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da “Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Daha bir kaç ay evvel Canan hanıma yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. Nedir bu çektiğimiz ya? Devlet gücünü ele geçiren başlıyor aşağıdakileri ezmeye, başlıyor zulmetmeye. Üstte çıkan başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Unutmasınlar, Türkiye birden büyüktür.  Kendi iddiasını mücadelesini unutan, aynısını başkasına yaşatan zihniyetle karşı karşıyayız. Halkın yanındayız, hakkın yanındayız. Sandık günü hep beraber cevabımızı vereceğiz inşaallah. Sayılı gün çabuk geçer.” sözleriyle karara tepki gösterdi.

Davutoğlu: Meselemiz siyaset üstü

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da konuşmasında “Meselemiz sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değil, İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik yarınlarını korumaktır. Bizim meselemiz siyaset üstü meseledir. 6 genel başkan olarak buradayız. Farklı siyasi partilerdeyiz. Hepimiz insan onuru, temel hak ve özgürlükler, demokratik hukuk devleti diyoruz” dedi.

Uysal: Milli iradeye set çekilemez

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Milletim için üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Gençlerim adına büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatların geleceğini göremeyen annelerin, babaların adına üzüntü içerisindeyim. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Hep beraber ‘Yeter, söz milletin!’ diyoruz. 6 Mayıs 2019 Türk demokrasisi için kırılma tarihidir. Milli iradenin önüne set çekilmez” açıklamasında bulundu.

Akşener: Milletin iradesi burada

Mahkumiyet kararına tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Milletin iradesi burada, Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki, yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat. Bu sese kulaklarını kapasalar da size, bize terörist deseler de, haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da, cezalandırsalar da bu irade, bu ses, bu yürek, bu cesaret, bu demokrasi aşkı, bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki, 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu burada Saraçhane’den görüyorum. Hiçbir haksızlık, sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler” dedi.

Tekir: Hukukun dışına çıkmayacağız

Programa katılamayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Önceden planlanan ve tehir etme durumumuzun olmadığı bir hastane randevum nedeniyle Saraçhane’de gerçekleştirilecek anlamlı programa katılamıyorum. Orada bulunan herkese canıgönülden selamlarımı iletiyorum. Hepimizin ortak talebi: Önce adalet, her daim adalet, herkese adalet!” ifadelerini kullandı. Saadet Partisi adına Saraçhane’deki konuşmayı da Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Tekir yaptı. Tekir, “Adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka zaman içerisinde kaybetmişlerdir. Birileri hukuksuzluk yaparken, adaleti çiğnerken biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Hukukun sınırları içerisinde kalmaya devam edeceğiz” dedi.

********

Türkiye’de adalet vahim durumda

Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis ve siyasi yasak cezası yurt dışında da tepki çekti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı Vedant Patel yaptığı açıklamada, cezanın ABD’de “derinden rahatsızlık ve hayal kırıklığı yarattığı” belirtildi. “Bu haksız ceza insan haklarına, temel özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne aykırıdır” diyen Patel, “Türkiye’deki sivil toplum, medya, siyaset ve iş dünyası liderlerine yönelik devam eden suçlamalar ve uzun süreli tutukluluk hallerinden ciddi endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği’nin (AB) yasama organı Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Twitter’dan İmamoğlu’yla bir fotoğrafını paylaşarak şunları yazdı: “Olanaksız görünüyordu ama oldu. İmamoğlu, ‘bir kamu yetkilisine hakaret ettiği’ iddiasıyla iki yıl yedi ay hapis cezasına çarptırıldı ve siyasi yasak aldı. Türkiye’de adalet vahim durumda, ağır bir şekilde siyasi amaçlar için kullanılıyor. Çok üzücü bir gün.”

Avrupa Sosyalistler Partisi, İmamoğlu’na verilen cezayı “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının uğradığı bir başka erozyon” olarak niteledi, “Seçilmiş politikacılar özgür ve meşru ifadeleri üzerinden siyasetten men edilmeye devam edilirse kiminle çalışabiliriz?” denildi.

Almanya Dışişleri Bakanlığı, kararı “demokrasi için ağır bir gerileme” olarak değerlendirdi. Almanya Dışişleri Bakanlığı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, kararı “demokrasi için ağır bir gerileme” olarak değerlendirdi.

 

*********

Karara bazı AKP’liler de tepkili  

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, İmamoğlu için verilen mahkumiyet kararının Türk yargısı için utanç verici ve umut kırıcı olduğu yorumunu yaptı. Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, “Türkiye’nin en değerli ceza hukukçularından Prof. Dr. Adem Sözüer, Prof. Dr. Ahmet Gökçen ile Prof. Dr. İzzet Özgenç’in hazırladığı ve bir ceza avukatı olarak şahsen benim de katıldığım mütalaaya rağmen, mahkemeden çıkan mahkûmiyet kararı Türk yargısı adına utanç verici ve umut kırıcıdır. Hukukî açıdan bu mahkeme kararının en kısa zamanda üst mahkemeden döneceğine ve millî iradenin yara almasına izin verilmeyeceğine gönülden inanıyorum. Siyasî yasak kararının hiçbir şekilde uygulanmasına imkân olmayacaktır. Adalet sistemi ve bugünkü yargının haline bakarak ümidimiz kırılsa da yine Türkiye’de hukuk ve adalete gönül vermiş hakimlerimizin var olduğunu biliyorum. 2019 Yerel Seçim sürecini yaşadığımız dönemde İmamoğlu’nun şahsını hedef alan kampanyanın kendisini daha da büyüteceğini belirtmiştim. Bu yanlıştan dönülmediği sürece kararın siyasî sonuçları AK Parti’nin karşısına güçlü bir aday profili inşa edecek yolun taşlarını döşemekten başka bir işe yaramayacaktır. Dirayetli ve feraset sahibi siyasilerin bu durumu göz önünde bulunduracağına ve bu yanlışa izin vermeyeceğine inanıyorum.” dedi.

Çiçek: Hukukiliği inandırıcı mı? İnanmıyorum…

AKP kurucularından olan ve sırasıyla Adalet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı, TBMM Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulunmuş, ayrıca halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Cemil Çiçek, kararı doğru bulmayan siyasetçilerden. Çiçek, Sedat Ergin’e yaptığı değerlendirmede, üç yıl kadar önce yaşanan olaya dikkat çekerek, “Bundan üç küsur sene evvel söylenmiş olan tek cümlelik bir hakaret iddiasını mahkemede bu kadar uzun zaman geçtikten sonra ve üstelik bu kadar kritik bir eşikte karara bağlarsanız, verdiğiniz kararın hukukiliği de isabeti de inandırıcı olmaz. Ben de inandırıcı olduğuna inanmıyorum zaten… Bu hukukilik meselesi her şeyi ifade eder. Geri kalanın önemi yok. Bu, üç dört ayda bitebilecek ya da bitmesi gereken bir konu aslında. Dosyada tek bir cümle var. Bir cümlenin hukukla ilişkisi üç seneyi geçtiği halde kurulamıyorsa, o zaman kararın hukukiliği de tartışmalı olur. Bu hem yargıya zarar verir hem de adalet gibi yüce bir kavrama çok zarar verir. Ülkeye de çok zarar verir” dedi.

AKP iktidarına yapılmış en büyük kötülük”

Eski bakan, AKP üyesi Hüseyin Çelik, verilen cezanın “AK Parti iktidarına yapılmış en büyük kötülük” olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Sayın Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza, AK Parti iktidarına yapılmış en büyük kötülüktür. 1998’de İBB Başkanı iken Sayın Erdoğan’a verilen ceza ile bunun ne farkı var? Askerin ve yargının siyaseti şekillendirme çabası her zaman ters tepmiştir. Bu karar, sadece muhalefeti konsolide eder.”

AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Şamil Tayyar da, sosyal medya hesabından “Muhtemel rakibimizi 6’lı masa değil mahkeme belirledi. İmamoğlu’nun önündeki tüm parti içi bariyerleri yıktı, adaylık yolunu açtı. Siyasetin doğal akışına yön verdi. Çöküşteki İmamoğlu’na can simidi oldu. Kılıçdaroğlu ve ekibini ise üzdü” dedi.

AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci ise “Hukukçu olarak defalarca ifade ettim, TCK’daki ‘siyaset yasağı’ olarak bilinen hak mahrumiyeti cezasının tartışılması elzem” ifadelerini kullandı.

Gül: Türkiye’ye haksızlık

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bugünkü mahkeme kararı sadece Ekrem İmamoğlu’na değil Türkiye’ye karşı yapılan büyük bir haksızlıktır. Millet iradesi her şeyin üstündedir. Üst mahkemelerin bu yanlışı düzelteceklerine inanıyorum” görüşünü ifade etti.

*******

“İMAMOĞLU’NUN ÖNÜNÜ KESMEYE YÖNELİK BİR KARARDIR”

Hikmet Sami Türk (Eski Adalet Bakanı)- Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi ile ilgili yanlış uygulamasının eleştirilmesi doğaldır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasını Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 5. fıkrası anlamında ‘Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı’ işlenmiş hakaret olarak kabul edip cezalandırmak doğru değildir. Çünkü İmamoğlu, ahmak sözcüğünü YSK üyeleri değil,  ‘31 Mart seçimini iptal ettirenler’ hakkında kullanmıştır. Bu konuşma İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya cevap olarak yapılmıştır. Kaldı ki Türk Ceza Kanunu’nun devletin kurum ve organlarını aşağılama suçu ile ilgili 301. maddesinin 3. fıkrasında şu hüküm yer almaktadır: ‘Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’. Kamu görevi yapan organlar hakkındaki eleştirilerin değerlendirmesinde bu hükmü unutmamak gerekir.

Ekrem İmamoğlu hakkında İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce bu gün verilen kararda Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasına göre siyaset yasağı konması, kararın ayrı bir boyutudur. Bu, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakınca aday gösterilmesi olasılığı bulunan İmamoğlu’nun önünü kesmeye yönelik, kimin lehine sonuç doğuracağı belli olan bir karardır. Mahkemelerin yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını tartışmalı hâle getirecek karar vermekten kaçınması gerekir. Çünkü devletin temeli olan adalet, mahkemelerin kararlarıyla tecelli eder. Kanun yolları, ilk derece veya istinaf mahkemelerince verilen yanlış kararların düzeltilmesi amacıyla öngörülmüştür. Bu, adalete olan güveni sağlayan bir sistemdir.

******

TBB, “siyasetin yargı üzerindeki baskısının etkilerinden biri”

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İmamoğlu’na verilen hapis cezası üzerine “Bu tamamen siyasetin yargı üzerindeki baskısının etkilerinden birisi” değerlendirmesinde bulundu. Sağkan, “Türkiye’de siyasetin yargıyı bu şekilde kullanması yönteminden vazgeçilmesi için toplumsal mücadele gerekli” dedi.

TBB Başkanı Sağkan, öncelikle verilen bu kararın yazılmasının bekleneceğini söyledi. Mahkemenin gerekçeli kararının yazılmasının tebliğinden sonra istinaf sürecinin başlayacağını söyleyen Sağkan, istinaf incelemesinde olumlu bir süreç alınamazsa dosyanın Yargıtay’a temyiz incelemesine taşınacağını ifade etti.

Konuşulması gereken ana konunun cezanın miktarı değil, böyle bir cezanın verilmiş olması olduğunu belirten Sağkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ekrem İmamoğlu ‘Ben cümleyi İçişleri Bakanı’na kurdum’  dedi. Ancak mahkeme buna itibar etmeyerek aslında hiç ilgisi olmadığı halde Yüksek Seçim Kurulu’nun üyelerine kast ettiğini düşünerek kurul halinde çalışan kamu görevlilerine zincirleme hakaret yükümlerini uygulayarak alt sınırdan da uzaklaşmak suretiyle 53’üncü maddenin uygulanabilmesi için gereken cezanın da üstünde bir ceza düzenlemesine geçildi.”

“Siyasetin yargı üzerindeki baskısı”

İmamoğlu davasının soruşturma ve kovuşturma aşamaları da dâhil olmak üzere başından sonuna kadar adil yargılanma ilkelerinin göz ardı edilerek yürütülen bir yargılama ve karar olduğunu ifade eden Erinç Sağkan, verilen kararın son yıllarda siyasetin yargı üzerindeki baskısının etkilerinden biri olduğunu belirtti. Sağkan, yargının bu tarz siyasi tartışmalara alet olmaması gerektiğini ifade ederken, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yargılama özelinde uzun zamandır kimse buradaki ifadelerin hakaret teşkil edip etmediğini ya da bu ifadelerin kime karşı söylenip söylenmediği yönünde bir hukuki tartışma yürütmüyor. Bütün tartışma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bundan sonraki siyasi hayatını nasıl şekilleneceğine dair tartışma. Maalesef ki yargı da bu tartışmalara alet olur hale geldi ülkemizde. Avukatların, savunma makamlarının ve kamuoyunun bu konuda farkındalığı yükselterek artık siyasetin yargıyı bu şekilde kullanma yönteminden vazgeçilmesi için toplumsal bir mücadele gerekli. Bunun başka türlü çözülme şansı olduğunu görmüyorum.”