Gerçek demokrasiyi inşa edeceğiz

Ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İkinci Yüzyıla Çağrı” etkinliğinde; partisi tarafından hazırlanan ‘Türkiye’nin Yükseliş Vizyonu’nu açıkladı: ‘Yeni Bir Başlangıç İçin’ çağrısıyla gerçekleştirilen sunumda, CHP’nin önümüzdeki süreçle ilgili ekonomi politikaları ve çözümleri kamuoyuna duyuruldu.

CHP lideri, toplantıda “Siyaset üstü beyin takımı” dediği 70 kişilik uzman ekibinden bazılarını da tanıttı. ABD’li ekonomist, yazar Prof. Dr. Jeremy Rifkin; Eski Merkez Bankası Başekonomisti, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Kara ve aynı üniversiteden Prof. Dr. Refet Gürkaynak, ABD’deki Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyesi, Prof. Dr. Daren Acemoğlu, Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo gibi isimler yer alıyor. Toplantıda Jeremy Rifkin, Faik Öztrak, Hacer Foggo, Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, Selin Sayek Böke ve Prof. Dr. Daron Acemoğlu farklı alanlarda sunumlar yaptı. Dört isim, salona uzaktan video kanalıyla bağlandı.

Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, 70 kişiden oluşan bir güç birliğinden bahsederek, “Bu değerli isimlerle kurduğum sistem Türkiye’yi hızlıca karanlıktan çekip aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak” ifadelerini kullandı.

“Ben ‘Sizi bir adaya oy vermeye çağırmıyorum’ derken neyi kastettiğimi herhalde anlamış oldunuz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Net anlaşılsın istiyorum. Türkiye’yi tek bir kişi değil, likayata dayalı bir sistem yönetecek. Açıkça söylüyorum; Türkiye’nin kökten bir değişime ihtiyacı var. Emin olun iktidara geliyoruz!” ifadelerini kullandı.

Altılı Masa vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, “Biz 6 lider olarak birlikte yürümeye devam edeceğiz” dedi.

“Ben, kirli sermayenin adamı olmam, kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları borçları olarak onların defterlerine yazdım” diyen Kılıçdaroğlu, “Kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz varsa hepsini biliyorum. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım, kurtulamazsanız!” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını “Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz…” diyerek bitirdi.

Jeremy Rifkin ne dedi?

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında “Kendisi Almanya’da Merkel’in endüstri ve sanayi teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı’nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni endüstriyel dönüşüm başdanışmanım” diye tanıttığı ABD’li ekonomist, yazar Prof. Dr. Jeremy Rifkin, video konferans ile toplantıya bağlanarak konuştu.

Rifkin; tarihteki ekonomik değişiklikler, iklim değişikliği, Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki rolü, üçüncü sanayi devrimi gibi konulara değindi.

Prof. Dr. Hakan Kara, ağırlıklı olarak para politikalarını ve yine aynı üniversiteden Prof. Dr. Refet Gürkaynak ise makro politikaları ele aldıkları sunumlar yaptı.

ABD’deki Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyesi, Prof. Dr. Daren Acemoğlu, Türkiye ekonomisinde 2000’li yıllarda yaşanan dönüşümü grafiklerle anlattı ve “2006’dan sonra yolsuzluğun artması, kurumların zayıflaması, eğitimdeki sorunlar, gelir eşitsizliği” gibi konulardan bahsetti.

ABD’deki Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ise ağırlıklı olarak sanayi ve istihdam alanıyla ilgili konuştu.

‘Yeni nesil kalkınma stratejisi’

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak konuşmasında, partisinin makro ekonomik politikalarını anlattı. “Bize kral değil, kural gerek” diye konuşan Öztrak, bahsettiği strateji kapsamında özetle şu hedefleri aktardı:

*Cumhurbaşkanlığı makamını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız.

*Mali kural uygulamasını başlatacağız.

*Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye ederek, bütçe birliğini sağlayacağız.

*Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.

*Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız.

*İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokacağız.

*Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız.

*Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhatapları ile beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız.”

Üretim dönüşümü hedefi

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, yaptığı konuşmada ekonomide yaşanan birçok sorunu “üretimi dönüştürerek” çözeceklerini belirtti. Böke, üretim dönüşümü kapsamında hayata geçirmek istediklerini özetle şöyle sıraladı:

*Daha çok kazananın daha çok vergi ödediği, adil bir düzen kurulacak.

*Üretimde yapacağımız dönüşümle verimlilik artacak ve ücretler herkes için yükselecek.

*Güvenceli istihdamla sosyal adaleti sağlayacağız.

*Her şeyin önüne kamu yararını koyacağız.

*Tüm çalışanların kendi şahsına ait olacak kişisel eğitim hesapları olacak.

*İş-Kur’un Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyonlu yürüteceği ‘Danışmanını ara’ uygulamasını başlatacağız.

*Kamu Ar-Ge enstitüleri kuracağız.

*Tarım için model çiftlikler kuracağız.

*Yeşil dönüşümü hedefleyeceğiz.”

‘Her aileye sosyal uzman’

CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo ise konuşmasında ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ve fırsat eşitliği döneminin başladığını belirtti.

Foggo, bu kapsamda yapmak istediklerini şöyle sıraladı:

*CHP’nin iktidarının ilk altı ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Devlet zorda olanın ayağına gidecek.

*Her aileye aile hekiminin yanı sıra sosyal hizmet uzmanı da atanacak.

*En çok ihtiyaç olan bölgelerde hızla yurtlar inşa edilecek, tek bir genç arkadaşımız barınma sorunu yaşamayacak.

 

*********

 “CHP’NİN AKILLI SEÇİMİ”

Sıtkı Şükürer (ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı)- Daron Acemoğlu dünya çapında bilinen bir iktisatçı. “Dar Koridor” adlı eseri ile Nobel yolunda yürüyor. CHP’nin ekonomi danışmanı olarak da son dönemlerde sıkça gündeme gelmekte.

Daron Acemoğlu’nun James Robinson ile birlikte yazdıkları “Dar Koridor” isimli eserleri ekonomi çevrelerinde çok tartışılıyor. Peki bu kitabın işaret ettikleri neler?

Öncelikle belirtelim ki tüm dünyada artık “liberal” ekonomik programların geçerliliği tartışılmaya hatta terk edilmeye başlandı.  Fukuyama’nın meşhur “Tarihin Sonu” eserinde Her türden sosyal siyasal ve ekonomik liberal anlayışlar adeta kutsanıyordu. Ancak yaşanan gelişmeler bu anlayışı teyit etmedi.

2000’li yılların başında ülkede yaşadığımız kriz sonrası IMF’nin Kemal Derviş marifetiyle uygulattırdığı ekonomik program bu teorinin izlerini taşıyordu. Hatırlayın, devletin ekonomiden elini ayağını çekmesi istenerek, özelleştirme uygulamaları hayata geçirilmişti. “Dar Koridor” bahse konu politikalara hayatın her alanında bir itirazı gündeme getiriyor.

Dedikleri şu;  Düzgün bir anlayışla, düzenleyici, kuralları tavizsiz uygulayıcı, rasyonel bir hukuk Devleti ile gerektiğinde sivil itaatsizliğe varan hak talebini özgürce ortaya koyan bir sivil toplum, en ideal bileşimdir. İşte böylesi bir “kıvam” yakalanır ve sürdürülebilirse bu model mutluluk ve refah üretir.

Devlet zayıfsa;  feodal katılık, kendinden menkul hiyerarşiyi, aşırı bozuk gelir dağılımı ve karmaşa vardır, Devlet çok etkense; diktatörlüklerin bilinen tüm olumsuzlukları yaşanır. Neticede rasyonel bir devlet ve haklarının bilincinde olan ve asla vazgeçmeyen bir toplum modeli en ideal olandır.

Bu anlatılanlar sanki çağdaş “Sosyal Demokrat” anlayışa gönderme yapıyor. Bu yönü itibari ile CHP’nin Daron Acemoğlu’na itibar etmesi çok anlaşılır duruyor.

******

 

“ULUSLARARASI ALANDA EN SAYGIN İSİMLER YER ALIYOR”

Tanju Tosun (Prof. Dr.- Siyaset Bilimci)- Gerek salondaki izleyici kitlenin iktidar olmaya ilişkin talepleri, gerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması, gerek de CHP’li siyasetçilerin Türkiye ekonomisinin sorunlarına yönelik çözüm önerilerini belirtmesi, sorunlarını saptaması anlamında dikkate değer bir toplantıydı. İkinci Yüzyıla Çağrı Toplantısı, özellikle ekonomik krizin sürdüğü şu dönemde kamuoyunda CHP’ye ilişkin, “Halen ekonomik bildirgesini açıklamadı, seçim yaklaşıyor, ne gibi önerileri vardır” şeklindeki eleştirilere aynı zamanda bir yanıt olarak değerlendirilebilir. Ve bu yanıtın üst düzey bir şekilde yapıldığına tanık oluyoruz. Üst düzeyden kast ettiğimiz; özellikle toplantıya katılan akademisyenler Türkiye’nin uluslar arası alanda en saygın isimleri arasında yer alıyor. Bu akademisyenleri, CHP’nin İkinci Yüzyıl Vizyonu için bir araya getirmesi çok değerli.

Amerikalı ekonomist Jeremy Rifkin’in özellikle sürdürülebilirlik ve ekolojik sorunlara, dünyada yaşanan bu sorunlara ilişkin genel değerlendirmesi de önem taşıyor. “Bunun yeri mi?” diye eleştirenler oldu ama dünyanın gidişatı bu sorunları saptama ve buna yönelik çözüm üretme yönünde. Türkiye’de bu ekolojik sorunlar mevcut ama biz bu sorunları ya görmezden geliyoruz ya da erteliyoruz. Dolayısıyla bu ekolojik vizyonun da bu vizyon kapsamında ele alınması, bu konuda bir otoritenin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı olarak görev yapacak olması yine çok önemli.

Daron Acemoğlu da, yapmış olduğu online sunumda demokrasi ile kalkınma, refah arasındaki ilişkiyi çok somut olarak grafiklerle de açıkladı. Yine üreterek zenginleşen, yani üretimi temel alan, uluslararası piyasalarla rekabet edebilen ve üretim zenginliğini de hakça paylaşan, mutlaka ve mutlaka yeşil ve temiz Türkiye vurgusu yaptı. Ekolojik hassasiyeti olan yeşil teknolojilerin de bu sürece dahil olduğunu vurgulaması önemli.

CHP’li politikacılardan Faik Öztrak CHP stratejisini açıkladı, bu stratejinin 4 ayak üzerine oturacağını belirtti. CHP, burada Türkiye’nin iktisadi krizinden çıkışı ile demokratik gerilemenin önlenmesi anlamında doğrudan bir ilişki kuruyor. Bu da olmazsa olmaz. Selin Sayek Böke’nin, yine ranta dayalı bir üretim değil, bu üretimin dönüşerek üretken yatırımlara dayanması şeklinde bir iddiası var. Türkiye’de devletle sermaye arasındaki ilişkiye mevcut iktidarda çok farklı baktığını gösteriyor.

Hacer Foggo’nun sunumunda özellikle CHP’nin bir süreden beri dillendirdiği aile destekleri sigortası, yoksulluğun önlenmesine yönelik açıklamaları, öğrencilerin barınma ihtiyacına yönelik CHP’nin yapacağı her aileye aile hekiminden, sosyal hizmet uzmanı atanmasına kadar somut projeleri sosyal demokrat bir partiye yakışan öneriler ve projeler arasında yer alıyor.

 Kılıçdaroğlu’nun da Türkiye’nin İkinci Yüzyılını İnşa Etme başlığı altında dillendirmiş olduğu genel proje konularına baktığımızda bunlar da çok önemli. Endüstriyel dönüşüm, işgücü dönüşümü, enerji, gıda bolluğu ve hareket bereketiyle hızlı istihdam artışı… Ve tüm bunlarda da özellikle dijital teknolojileri bir yere oturtması CHP’nin bu bildirge ile çağı ne ölçüde yakaladığına ilişkin önemli göstergeler olarak karşımıza çıkıyor. 

Bunların olabilmesi için bir boyutuyla demokrasinin kurumsallaşması, kuralların egemen olması gerekiyor. Demokrasi kurumsallaşır, kurallar egemen olursa bu takdirde güven ortamı sağlanabilir. Bununla yatırım gelir.  Şeffaf, dürüst ve temiz bir yönetim ile halka ait olanın halka iadesi ve tüm bunların da akılcı yönetimle sağlanacağı, krizden çıkılacağının vurgulanması yine önemli olarak görülüyor. Kanımca metnin niteliği, içeriği, yapılan konuşmaların içeriği itibarıyla çağdaş soysal demokrat bir partinin dünyadaki gelişmeleri çok iyi izlediğini ve bu görüşmelerin Türkiye’ye iktisadi kriz anlamındaki yansımaları, iç ekonomik gerilimlerimizden kaynaklanan krizi önleme konusunda geliştirdikleri somut projeler var. Bundan sonraki süreçte bu projelerin çoğulculaştırılması, çeşitlendirilmesi ve halkın anlayacağı şekilde seçmene ulaştırılması gerekiyor.

 

******

“BU SÖYLEMLER, ŞİMDİ HALKA / SEÇMENE ANLATILMALI”

Mehmet Şakir Örs (Gazeteci / Yazar) – Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından, ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ adıyla İstanbul’da yapılan toplantının ve gerçekleştirilen sunumun oldukça başarılı geçtiğini düşünüyoruz. Bu görüşümüzü destekleyen temel öğelerin içinde, toplantının ülke gündeminde oluşturduğu etkileşimin yanı sıra, iktidar çevrelerinde yarattığı panik hali ve dalgalanma da önemli yer tutuyor. Gerçekten de iktidar sözcüleri ve onlara destek verenler, günlerdir bu toplantıyı itibarsızlaştırmaya ve gölgelemeye çalışıyorlar. Aslında böyle yaptıkça da toplantının ve sunumun kamuoyundaki etkileşiminin daha artmasına / büyümesine neden oluyorlar. Ana muhalefet partisinin, belki de bu çevrelere tutumları nedeniyle teşekkür etmesi gerekiyor!

Bizce bu toplantının temel hedefi, ulusal kamuoyuna ve uluslararası ekonomi / siyaset çevrelerine; başta ana muhalefet CHP olmak üzere, muhalefetin kadrolarıyla ve politikalarıyla ülkeyi yönetmeye hazır olduğu mesajının verilmesiydi. Öncelikle ekonomi alanı olmak üzere hemen her konuda, muhalefetin alternatif politikalara ve seçeneklere sahip olduğunun altı çizildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında, cumhuriyetin kuruluş ilkelerine ve demokrasinin evrensel değerlerine uygun olarak yeniden inşa edilip, ortak akılla ve katılımcı bir anlayışla yönetileceğinin mesajı verildi. Toplantı ve sunumlar, işte bu nedenlerle büyük ilgiyle karşılandı ve ülkemizin geleceği ile ilgili umutları artırdı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, doğrusu bizi de çok heyecanlandıran ve tam da yürekten yakalayan ‘Yaşama sevincini yeniden kazanmak’ hedefi ve söylemi, bizce toplantının ana temasını ve temel mesajını oluşturuyordu.

Toplantının bir başka önemli yönü, uzun süredir irtifa ve düzey kaybı yaşayan siyaset alanına düzey kazandırması ve çıtayı oldukça yükseltmesiydi. İktidarın apar topar Urfa’da düzenlediği ve CHP’nin vizyon toplantısının karşısına koymaya çalıştığı karşı hamlenin de ne denli zayıf ve çaresiz kaldığı görüldü. Bizce iktidar böyle yapmakla çok yanlış bir strateji izledi. Kendi vizyonunun ve yaklaşımının ne denli zayıf olduğu gerçeğinin, adeta kör göze parmak sokarcasına ortaya çıkmasına vesile oldu. İki etkinlik arasında, doğrusu dağlar kadar fark vardı. Ekonomiyi ve politikayı yakından izleyen bir yazın insanı olarak, dikkat çekmek istediğimiz önemli bir gözlemimiz de aynı hafta sonu Adana’da buluşan iş dünyası temsilcilerinin konuşmaları ile İstanbul toplantısındaki söylemler arasındaki benzerlik ve izdüşümdü. Sanıyoruz ki ülkemiz iş dünyası, söylemleriyle hiç bu kadar muhalefete yakın olmamıştı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun bu toplantıların hemen ardından ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu, CHP Genel Merkezi’nde ziyaret etmesi de bizce dikkat çekiciydi.

CHP’nin vizyon toplantısı, siyasetin gündeminin aday tartışmasından sistem sorunsalına çekilmesine de yardımcı oldu. Bu yönüyle de muhalefetin ve özellikle de 6’lı Masa’nın tezlerinin güçlenmesini sağladı. Ana muhalefet lideri / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında; yeni bir ‘tek adam’ aramadıklarını, seçimin kazanılmasıyla ülkenin bu ucube sistemden kurtulup, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesinin hedeflendiğini vurgulaması önemliydi. Kılıçdaroğlu, 6 lı Masa’daki diğer liderlere yaptığı göndermelerle ve yönelttiği güzel sözlerle, bu yaklaşımı ve birlikteliği ne denli önemsediğinin altını çizdi. Bizce, sistem tartışması ve önceliği konusunda, muhalefetin bundan sonra daha da ısrarcı olması ve bu çizgiyi kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor.

Vizyon toplantısıyla ve toplantıda yapılan sunumlarla ilgili olarak yöneltilen kasıtlı negatif eleştirilere ve ayrıntılara çok takılmadan, ama yapıcı-yol gösterici eleştirilerden de yararlanarak; CHP’nin şimdi bu çalışmaları sürdürmesi ve çıtayı daha da yükseltmesi gerektiğini düşünüyoruz. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasında üç temel dayanakları olduğunu belirterek; ‘birincisi halkımız, ikincisi örgütümüz ve üçüncüsü de dostlarımız’ diyerek bu temel güçleri sıraladı. CHP’nin halktan, örgütünden ve dostlarından başka bir dayanağı / güvencesi olamayacağının altını özenle ve özellikle çizdi.

CHP Genel Başkanı’nın İstanbul vizyon toplantısının ardından, TBMM’de yaptığı bütçe konuşmasını da doğrusu çok önemsiyoruz. Ardı ardına yapılan 6’lı Masa Anayasa Değişikliği Öneri Paketi’nin açıklanması / CHP İkinci Yüzyıl Vizyon Toplantısı / Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasını; muhalefetin gerçekleştirdiği önemli siyasal hamleler olarak değerlendiriyoruz. Şimdi CHP örgütlerine, CHP’nin dostlarına ve dolayısıyla tüm muhalefet güçlerine önemli bir görev düşüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı ve önümüzdeki dönemle ile ilgili yaklaşımların ve politikaların daha da zenginleştirilip güçlendirilerek somutlanması ve halka / seçmene ulaştırılması… Elbette en anlaşılabilir ve yaygınlaştırılabilir bir biçim ve içerikle…