Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, “Altılı Masa’yı terk etmesi” çağrısı yaparak, “Temenni ederiz bir dönüşüm yaparak gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın çağrısına, Akşener, İzmir ziyaretinde “Milletimizin geleceğinin heba edildiği kumar masasında hiç olmadık, olmayız” cevabını verdi. Akşener, partisinin gurup toplantısında yaptığı konuşmada ise “Bu masa 20 yıldır bizim gözümüzde aynı masadır. Heveslenenler için üzgünüm, bizim o masaya oturmaya hiçbir niyetimiz yoktur. Çünkü biz o masayı yıkmaya, Saray görünümlü kumarhanenizi başınıza yıkmaya geliyoruz.” diye konuştu.
Meral Akşener’in olumsuz yanıtlarına karşın AKP’nin İYİ Parti ile ittifak ısrarı sürüyor. AKP’li üst düzey bir ismin, “Olası bir birliktelikte bazı bakanlıkların İYİ Parti’ye verilmesinde sakınca yok” dediği öne sürüldü.
Dava dosyası ile tehdit mi?
Erdoğan’ın Altılı Masa’dan koparmak istediği İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in dava dosyasıyla tehdit edildiği iddia ediliyor. çıktı.
Halk TV’den Seyhan Avşar’ın haberine göre; Meral Akşener hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2016 yılında Gülen Hareketi iddiasıyla soruşturması başlatıldı. Bu davayla ilgili yeni gelişme yaşandı. Habere göre Akşener hakkındaki dosya için 28 Mayıs 2019’da “Soruşturma içeriğinin şüpheli veya müdafi tarafından öğrenilmesi halinde soruşturmanın amacının tehlikeye düşeceği” gerekçesiyle, dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin kısıtlanması kararı verildi.
Poyraz: Hukuka aykırı
Altı yıl önce başlatılan soruşturma sürecinde Akşener, ifade için henüz çağrılmazken dosyaya bazı tanık ve gizli tanık beyanlarının girdiği iddia edildi. İYİ Parti Genel Sekreteri ve aynı zamanda da Meral Akşener’in avukatı Uğur Poyraz yaptığı değerlendirmede yaşanan bu sürecin hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Poyraz, “Bize intikal eden bir gelişme henüz yok. Yaşanan bu süreç Anayasa’ya, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalara, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı. Her şeye aykırı. Ne istiyorlarsa yapsınlar” dedi.
İktidarın hesabı ne?
Son günlerde iktidar partisi AKP’nin ardı ardına yaptığı siyasal hamleler dikkat çekiyor. Bir yandan HDP ile görüşürken, diğer yandan İYİ Parti’yi yanına çağırmaya çalışarak birbiri ile çelişen hamlelerle neyi amaçlıyor? Peki, bu hamleler, iktidar lehine sonuç verir mi? Muhalefet partileri özellikle de 6’lı Masa, iktidarın bu hamlelerini nasıl karşılıyor ve ne gibi önlemler alıyor?
**********
“BİZE GEL” TEKLİFİ KAFALARI KARIŞTIRMAYA YÖNELİKTİR”
Metin Öney (Eski Milletvekili) – Normal şartlarda Anayasaya göre seçimlerin yapılacağı tarih 18 Haziran 2022 Pazar günü.
Zamanın çok azaldığı apaçık ortada. Son iki ayı, seçim takvimi olarak düşünülürse, geriye beş ay kaldı demektir.
Seçimlerde iki sandık kurulacaktır. Biri ve en önemlisi Cumhurbaşkanının seçileceği sandık. İkincisi partilerin ve dolayısıyla milletvekillerinin seçileceği sandık.
İkinci sandık, iktidarı tayin etmeyecektir. Çünkü mevcut Anayasaya göre, TBMM hükümet çıkarmayacak, güvenoyu veremeyecek, gensoru da veremeyecektir.
İcrai bütün yetkiler cumhurbaşkanındadır. Seçimlere iki ittifak güçlü olarak girecektir. Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı. Diğer partilerde girecek ama sonucu tayin edecek ittifaklardır.
Bu durum karşısında;
Mevcut iktidarın Meral Akşener’e yaptığı “bize gel” teklifi, hem seçmenin hem de Millet İttifakı’nın kafalarını karıştırmaya yöneliktir. Çünkü Millet İttifakı’nın sürekli toplanıp dağılması ve aday çıkarmaması ile birlikte net öneriler üretmemesi toplumda umutları azaltırken ve yeterli coşku ve heyecan yaratamazken bu tarz açıklama ve teklifler durumu daha da karmaşık hale getirmektedir.
Bütün bunları pasifize edebilmek için, öncelikle Cumhurbaşkanı adayı açıklanmalı, adayda ittifak sağlanmalı, meydanlara çıkılmalı ve halkın içinde bulunduğu devasa sorunlar aday tarafından kitlelere dile getirilmeli ve aynı zamanda bu sorunlara karşı elle tutulur çözüm önerileri coşku ile dile getirilmelidir.
Siyasette, dışa dönük mücadele yapılamazsa, mücadele içe dönük hale dönüşür ve karşı taraf bundan azami ölçüde yararlanır. Pilotsuz uçak uçmaz. Herkes pilot olamaz.
Artık Millet İttifakı “toplan dağıl” yerine aday açıklaması ile birlikte ileriye dönük net önerilerle yaracağı heyecan ve coşku karşı tarafın parçala böl taktiklerini boşa çıkaracaktır.
*********
“İKTİDARIN GELGİTLERİ VE ZİKZAKLARI”
Mehmet Şakir Örs (Gazeteci / Yazar) – Seçim tarihi yaklaştıkça, iktidarın siyasal tutumunda gelgitler / zikzaklar çoğalmaya başladı. Bu durum yalnızca iç politikayla da sınırlı değil. Özellikle bugünlerde yaşandığı ve kamuoyunda çok da öne çıktığı için, Mısır lideri Sisi ile verilen fotoğrafa dikkat çekmek istiyoruz. Bir zamanlar, ‘Rabia’ işaretleri eşliğinde ‘zalim, katil’ denilen ve asla bir araya gelinmeyeceği vurgulanan Sisi ile verilen son muhabbet görüntüsü; bu zikzakların ve gelgitlerin nereye varabileceğini de somut olarak gösteriyor.
Aslında yaşananlar, iktidarın uzun zamandır izlediği dış politikanın ve temel tezlerinin bir bakıma çöktüğü anlamına geliyor. Geçmişte alınan tavırlar ve gösterilen tepkiler unutuluyor. Halkın da bu gerçekleri ve yaşananları unuttuğu düşünülüyor / sanılıyor. Ama toplumun önemli bölümü, duyarlı yurttaşlar, yaşananları dikkatle izliyorlar. Tarihin ve siyasetin belleğine / defterine not düşüyorlar! İktidar ve yönetim sorumluluğu taşıyanların, kamuoyu önünde bu denli ağır ve köşeli konuşmamaları; yerine getiremeyecekleri taahhütlerin altına girmemeleri ve tutamayacakları sözleri vermemeleri gerçeği; toplumsal hayatın, diplomasinin ve uluslararası siyasal gelişmelerin akışı içinde bir kez daha doğrulanıyor.
Durum dış politikada böyle de iç politikada farklı mı? İç politikada daha da ağır gelgitler ve zikzaklar yaşanıyor. İktidar partisi, bir yandan sıkça ‘terörle bağlantılı olmakla’ suçladığı HDP ile görüşürken; diğer yandan 6’lı Masa içinde yar alan İyi Parti’ye çağrıda bulunuyor. İyi Parti’yi masadan kalkmaya çağırıyor. Bu iki muhalefet partisi üzerinden, muhalefette deprem yaratmayı hedefliyorlar. Kendi yanlarına çekemeseler de onları birbirleriyle uğraştırıp yalnızlaştırmak, muhalefet dayanışmasından uzaklaştırmak istiyorlar Aslında bütün bu ilkesiz tutumlar ve çelişkili siyasal davranışlar, seçime endeksli olmanın ve sonuçta ne olursa olsun mutlaka kazanmaya oynamanın göstergeleridir. İktidar seçimi kaybetmekten korkmaktadır. Dış ve iç politikada yaşanan gelişmeler göstermektedir ki seçimi kazanmak için iktidar tarafından yapılmayacak şey yoktur.
İktidar bloku partileri, bir yandan kendileri için en önemli tehlike ve hedef gördükleri 6’lı Masa’yı dağıtmaya çalışırken; diğer yandan HDP’yi de etkisizleştirerek 6’lı Masa’daki partilerden tümüyle uzaklaştırmaya ve muhalefeti birbiri ile kapıştırmaya ve çatıştırmaya uğraşıyorlar. Bu bağlamda, muhalefet zemininde zaman zaman görülen çatlakları derinleştirmeyi ve buralardan yeni ayrışmalar çıkarmayı hedefliyorlar. Hem 6’lı Masa partileri ve hem de masa dışında kalan, başta HDP olmak üzere diğer muhalefet partileri; bu oyunlara gelmemelidir.
İktidar blokunun en büyük korkusu, muhalefetin birlikteliği ve dayanışmasıdır. Önümüzdeki seçimde, 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimi örneklerinin tekrarlanmasıdır. İktidar bu birliktelikten ve dayanışmadan ne ölçüde korkuyorsa; muhalefet de tam tersine bu birlikteliğe ve dayanışmaya dört elle sarılmalıdır. Muhalefet için doğru olan ve yapılması gereken bellidir. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde, İstanbul örneğine ve modeline dört elle sarılmak / hayata geçirmek!.. Muhalefet, gerek 6’lı Masa’daki partileriyle ve gerekse masanın dışında kalan diğer muhalefet partileriyle, başarısı sınanmış ve kanıtlanmış bu seçeneği / modeli hayata geçirmelidir. Seçimde olumlu sonuç alabilmenin yolu buradan geçmektedir.
Muhalefet partilerinin ortak ve öncelikli hedefi, iktidarı ve mevcut yönetsel sistemi değiştirmek olmalıdır. Hiçbir ayrıntı ve partisel çıkar, bu temel hedefin önüne geçirilemez ve geçirilmemelidir. Muhalefet partileri ve onların temsilcileri / sözcüleri, öncelikle birbirleri ile uğraşmamalı ve birbirlerine laf yetiştirmeye çalışmamalıdırlar. Muhalefet partileri için yine önem taşıyan bir başka konu, birbirleri ile yarışmaya ve birbirlerinden oy devşirmeye kalkmamaları gerekliliğidir. Muhalefetin muhalefete muhalefet etmemesi siyasal gerçekliği, hiçbir zaman unutulmamalıdır. Böylesi yanlış bir tutum, iktidarın ekmeğine yağ sürer ve onun siyasal hamlelerine zemin oluşturur. Dolayısıyla muhalefet partileri, güçlerini / enerjilerini tümüyle iktidarı değiştirme hedefine yönlendirmeli ve odaklamalıdır. Günlük siyasal gelişmeler karşısında alınacak tutumlar ve bu tutumlara koşut söylemler; iktidarı değiştirme hedefine uygun olup olmayacağı ve bu hedefin gerçekleşmesine hizmet edip etmeyeceği temel ölçütünden ve ekseninden değerlendirilmelidir.
İçinde bulunduğumuz siyasal koşullar, böylesi bir siyasal tutumu ve sorumluluğu zorunlu kılmaktadır. Türkiye’nin realitesi ve ayakları yere sağlam basan akılcı siyasetin doğruları, muhalefete bu gerçekliği göstermektedir. Elbette görmek ve kavramak isteyenlere!.. Doğal olarak, başta muhalif seçmenler olmak üzere, toplumun bilinçli / duyarlı önemli kesimleri de tüm muhalefetten böylesine sorumlu ve tarihi bir tavrı istemekte ve beklemektedir.