Cargill’in 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında yapılan araştırmaya göre; çiftçilik aile işi olsa da toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam ediyor. Erkek tarımı yürütürken kadın geri kalan bütün hayatı organize ediyor, lojistik desteği sağlıyor ancak omuzlarındaki fazla yük yeterince anlaşılmıyor. Bir şekilde işin başına geçen kadın çiftçilerin “daha titiz, daha sabırlı ve makul olacakları” için bu işi erkeklerden daha iyi yapabilecekleri düşünülüyor.
Evde, tarlada, hayatın ve üretimin her aşamasında olan kadınların gücü, azmi ve yeteneği ise başarı hikayeleriyle taçlanıyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programına katılan kadın çiftçiler, “İnsan ne yapmak istediğini bilince ve kararlı olunca karşısında hiçbir şey duramıyor. Kadınlar olarak kendimize daha fazla güvenmeliyiz” diyor.
Dünyada tarımsal iş gücünün %43’ünü kadınlar oluşturuyor. Gıda üretiminin yarıdan fazlasında emeği bulunan kadınların Türkiye’de de tarımsal üretimin ve kırsal hayatın sürekliliğinin sağlanmasında rolü büyük… Kadın ve erkeklerin neredeyse eşit sayıda istihdam edildiği tek sektör olan tarımda istihdam edilen toplam kişi sayısı 4 milyon 948 bin kişi. Bunun %41’i yani 2 milyon 47 bini kadın. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadın oranı %79,36 iken ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan kadın oranı %11,10. Çiftçi ailelerde günde 16-17 saat çalışan kadınlar evin tüm idaresini, çocukların ve yaşlıların bakımını yapıyor, ev halkı dışında işçilerin de yemeklerini hazırlıyor. Bunun yanı sıra yazlık, kışlık, kurutmalık, konserve ürünlerin yapımında küçük imalathane gibi çalışıyor.
Her yıl 15 Ekim’de kutlanan Dünya Kadın Çiftçiler Günü, kadınların kırsal ekonomideki hayati rolüne dikkat çekmek için 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nden bir gün önce ilan edilmesiyle de önem taşıyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı ile çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarımda sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmak amacıyla çiftçilerin yanında olmaya devam eden Cargill bu güne özel bir araştırma paylaştı.
Program kapsamında KONDA ile geçen yıl gerçekleştirilen “Çiftçinin Zihin Haritası” araştırması, bu yıl tarım ve kadın konularına doğru genişletildi. Tarımsal süreçte kadınların nasıl bir rol üstlendiğinin ele alındığı araştırma kapsamında, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programına katılan 34’ü erkek, 10’u kadın toplam 44 kişiyle telefonla ve çevrim içi ortamda görüşüldü. Sonuçlar, Türkiye’de tarımın cinsiyet ayrımcılığının da en çok hissedildiği alan olduğunu, kadının tarımdaki rolünün yeterince öne çıkmadığını, ataerkil sosyokültürel yapı nedeniyle, tarımsal üretimde özneden ziyade süreçteki takviye kuvvet gibi görüldüklerini ortaya koyuyor. Buna göre;
10-15 yıl öncesine kadar tarlada daha aktif olan kadınlar, insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması ve ekim sahalarının büyümesine bağlı olarak tarlalardaki etkinliğini yitirdi. “Teknoloji geldi, tarlalarda kadının yapacağı bir şey kalmadı” diyenlerin sayısı arttı. Tarımın aile içi geçimlik bir faaliyetten para kazandıran ticari bir işe dönüşmesi sürecinde de tarlada kadının etkinliği azaldı.
Çiftçilik aile işi sayılsa da toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam ediyor. Kadın-erkek eşit görülse de tarım erkeklerin işi olarak tanımlanıyor. Kadın takviye kuvvet gibi görülüyor. Kadınların sezgisini önemseyen erkekler, geri planda eşlerinin fikrini almaya ihtiyaç duyuyor.