Bu köşenin sürekli okurlarının bildiği gibi, ağırlıklı olarak ekonomi ve siyaset konularında yazıyoruz. İzninizle, bu haftaki yazımızda farklı konuları ele almak istiyoruz. İlkbahar mevsiminin güzellikleri, ister istemez bizi yeni alanlara ve farklı konulara yöneltiyor. Bir anlamda ‘baharı karşılama’ yazısı olarak kabul edin bu yazımızı…
Böylesi bir girişin ardından, bu güzelim bahar günlerinde gelin de ünlü şairimiz Orhan Veli’nin ‘Güzel Havalar’ şiirini anımsamayın: “Beni bu güzel havalar mahvetti, / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden. / Tütüne böyle havada alıştım, / Böyle havada aşık oldum; / Eve ekmekle tuz götürmeyi / Böyle havalarda unuttum; / Şiir yazma hastalığım / Hep böyle havalarda nüksetti; / Beni bu güzel havalar mahvetti.”
Doğanın uyanışı; yeşile ve çiçeğe özlem
Toplumca ekonomik açıdan zor ve zorlu geçen bir kış dönemini geride bırakıyoruz. Ayrıca oldukça uzun süren salgın koşulları da büyük çoğunluğumuzu doğadan, çevreden, açık alanlardan uzak tuttu. Dolayısıyla doğaya, çevreye, yeşile ve çiçeğe özlemimiz arttı.
İşte içinde bulunduğumuz bahar günleri, bizi yeniden böylesi güzelliklerle buluşturuyor. Doğayla, çevreyle, toprakla, yeşille ve çiçeklerle hasret gideriyoruz!.. Kente ve kentin meydanlarına / sokaklarına yönelişimiz, aynı zamanda çevresel eksiklikleri ve yanlışlıkları da görmemize yol açıyor. Doğal olarak çevre farkındalığımızı güçlendiriyor. Bazen yapılan güzel işleri gördükçe seviniyor, bazen de tam tersi gözlediğimiz yanlışlıklara üzülüyoruz.
‘Boz-yap’ türü projeler ve betonlaştırma!
Tanık olduğumuz olumsuzlukların ortak yönünü, genel anlamda ‘boz-yap’ anlayışı ile yapılan işler ve buna koşut olarak ortaya çıkan betonlaştırma oluşturuyor. İlgililer ve yetkililer çoğunlukla, yeni alanlar yaratıp farklı ve özgün projeler ortaya koymak yerine, işin kolayına kaçıp önceki dönemlerde yapılmış alanları bozup yeniden yapmayı tercih ediyorlar. Doğrusu biz çok zorunlu olmadıkça buna yönelmemek gerektiğini düşünüyoruz. Yeni düzenlenen alanlarda bir başka gözlemimiz, toprak alanların azaltılıp betonlaşmanın artırılması. Bizce karar vericiler, ilgili birimlerce önlerine getirilen yeni tasarım projelerinde, toprak ve beton alanların oranlarını mutlaka sorgulamalıdırlar.
Bölgemizde oldukça uzun süren ve sıcak geçen yaz dönemleri yaşanıyor. Böylesi bir iklimde fıskiyeli havuzlar, serinlenip nefes alınabilecek ortamlar yaratıyor. Ama son zamanlarda birçok yerde ve yeni düzenlenen alanlarda, var olan havuzların kaldırıldığını görüyoruz.
Çevre ve gürültü kirliliği!
Bugünlerde çevre gözlemlerimizde en çok dikkatimizi çeken konuların başında görsel kirlilik ile gürültü kirliliği geliyor. Bir başka önemsediğimiz konu da sokak müzisyenlerinin disipline edilmesi. Gördüğümüz kadarıyla, eline sazını alan müzisyen geçiniyor! Sonuçta ortaya güzel bir müzik değil, tam tersine gürültü kirliliği çıkıyor. Kentin vitrini olarak kabul edilen yerlerde, koca anfiler kurup ‘bangır bangır’ bağırarak sözde müzik yapıyorlar!
Gerçek müzisyenleri ve işini sevgiyle/saygıyla yapanları ayrı tutarak, bu görsel ve gürültü kirliliğinin kentlerimize yakışmadığını düşünüyoruz. Bu iş mutlaka disipline edilmelidir. Öncelikle gelişigüzel şekilde anfiler kurularak ses yükseltilmesi engellenmelidir. Müzisyenlerin yetenek ve becerileri bir sınavdan geçirilmeli, müzik yapabilecekleri yerler/saatler ve uyulması gereken kurallar belirlenmelidir. Yalnızca belirlenmesi yetmez, aynı zamanda ciddi biçimde denetlenmelidir.
Karşıyaka sahili ve ‘Karşıyaka’ya Son Vapur’
Alsancak Kordon’u renkli çiçeklerle düzenlenirken Karşıyaka Yalısı’nın kendi haline terk edilmesi, doğrusu Karşıyakalıları üzüyor. Tersane Kafe’den Karşıyaka İskelesi’ne kadar olan ve çoğunlukla çalı türü bitkiler dikilmiş beton ağırlıklı bölgede, hiçbir çiçeklendirme yok. Oysa Karşıyaka’nın en merkezi yeri olan bu güzergâhtan her gün binlerce araç geçiyor. Hiç olmazsa trafik lambalarının bulunduğu ve araçların bekleme yaptığı, yaya geçitlerinin olduğu merkezi yerlerde, renkli çiçeklerle bir çevre düzenlemesi yapılamaz mı?
Bu arada hazır Karşıyaka’dan söz açılmışken; yeni çıkan, Mustafa Özturanlı’nın hazırladığı şiirsel/belgesel/öyküsel/görsel bir Karşıyaka kitabı olan ‘Karşıyaka’ya Son Vapur’a dikkat çekmek istiyoruz. Bu güzel çalışma için sevgili Özturanlı’yı yürekten kutluyoruz.
Sözün özü; bahar ve yaz aylarında, sıcaktan bunalan insanların serinleyebileceği, fıskiyeli havuzlarla ve renkli çiçeklerle bezenmiş insanı ferahlatan alanlar ve çevre düzenlemeleri, gördüğümüz kadarıyla çok sayıda kentlinin ortak dileği ve beklentisi…