DP başkanı Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı, “AK Parti döneminde sorumluluğa ortak olmamış olma” kriteri, 6’lı masada tartışma yaratmış gözüküyor. Medya ve TV de bu konuda yoğun bir tartışma başladı. 6 Partinin sayın başkanları kendilerini Cumhurbaşkanlığı adaylığına yakın görme eğilimi taşıdıkları için olsa gerek, bu konu parti başkanları arasında örtülü bir tartışma yarattı. Üstelik bu tartışma, mevcut otoriter yönetimden kurtulma umudunu 6 parti başkanına bağlamış olan vatandaşlarda büyük bir kaygı yarattı. Benim görüşüme göre, aralarında bir gerilim veya imalı çekingenlik istenmiyorsa, hiçbir parti başkanı cumhurbaşkanlığı için aday olmamalı. Zira bir parti başkanı aday olduğu takdirde diğer partilerin ve partililerin cumhurbaşkanını sahiplenmesi ikinci planda kalacaktır. Bu durum daha önceki ortak aday konusunda yaşandı ve her iki parti de aynı gayreti göstermedi. Ülkenin içinde bulunduğu koşullar çok ciddi fedakarlıklar gerektiren, yeniden bir varoluş veya yok oluş dönemi özelliği taşıyor. Bu nedenle bu kez konuya gönül ve akıl birliği içeren bir adayla gidilmesi zorunlu gözüküyor.
Yüzüncü yılına hazırlanan Cumhuriyetimiz, kuruluş ilke, kurum ve sistemleri ile çağdaş uygarlık vizyonundan koparıldı. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde yavaş yavaş, neredeyse zamana yayılmış bir karşı devrim yaşandı. Ülke ve devlet, kuruluş ilke ve değerlerinden koparıldı. Yönü çağdaşlık yerine, geleneksel Ortadoğu toplumu olmaya yönlendirildi. Bunun için Devletin önemli kurumları tarikat mensuplarına teslim edildi. Suriyeliler hızla vatandaş yapılarak bu yönde daha hızlı yol alınmak isteniyor. Ustalık döneminde “dindar ve kindar” gençlik yetiştirme gayretleri sürüyor. Cehaletten medet uman yandaşlar yetişti. Devletin kurumları sadece kendi çıkarını düşünen ve kalıp ideolojilere bağlı okumuş cahillere bırakıldı. Bilim ve teknoloji yerine, Kutsal Dinin siyasete ve ticarete alet edilmesi, yaygın nepotism ve keyfi uygulamalar ülke ekonomisini uçuruma itti. Bilinçsizce uçuruma sürüklenen toplumlar kolayca emperyal güçlerin tuzağına düşer. Suriye’de bize oynanan ABD oyunu ve AB’nin bizi göçmen barajı olarak keyfine göre yönlendirmesi bu durumun açık örnekleri.
Değinilen koşullarda 6 partinin görevi, bir partinin başkanını aday göstermek veya göstermemeye odaklanmak değildir. Aksine ülkenin yeniden bir kurtuluş ve kuruluş hamlesi yapabilmesini sağlayacak, tüm toplumu kavrama ve kapsamada ve de Atatürk ilkeleri ve çağdaşlık yolunda bilinçli yürüyen, toplumda inanılırlık ve güven duyulan, devlet ve yönetim deneyimi olan, Cumhuriyet değerlerine ve Anayasamızın değiştirilemez maddelerine bağlı çok sayıda insan kaynağımız bulunuyor. 6 parti başkanının görevi, kendilerinden önce saydığımız niteliklere uygun ortak bir aday belirlemekten geçiyor. Ayrıca bu ortak adayı her parti kendi partisinin adayı gibi desteklemeyi garanti etmelidir. Aksi durumda tarih önündeki sorumluluklarının altından kalkamazlar. Zira Cumhuriyet tarihimizin en derin bunalımını yaşıyoruz.