Macaristan’ı yakından izleyelim

Önde gelen parlak bir Macar hükümet yetkilisinden Londra’da – leziz Bikaver 2018 şarabı eşliğinde – dinlediklerim çok çarpıcı geldi, sizlerle de bir kısmını paylaşayım:

– “Macaristan’da pazar günü yapılacak seçim beklenmedik bir sonuç yaratabilir. İktidardaki Viktor Orban ile birleşik muhalefet başa baş giderken son günlerde kriz nedeniyle ibre yeniden iktidar partisi lehine döndü. 50’ye karşı 44.

– Bunun iki nedeni var: (1) Ukrayna savaşının yarattığı güvenlik tehdidi sevmeseler de insanları bildikleri iktidar etrafında kenetliyor. (2) Birleşik muhalefet epey dağınık ve Neo Nazilerden liberallere uzanan geniş bir yelpaze oluşturuyor. İcra kabiliyeti zayıf. Liderleri de kırsaldan gelme yedi çocuklu pek tanınmayan bir Katolik.

– Orban, Rus tehdidinin ciddiliğini ilk fark edenlerden o yüzden – geçmiş söylemleri hilafına – AB ve NATO ile dayanışmayı zayıflatmayacağından emin olabilirsiniz. 10 milyonluk Macaristan’da 600 bin Ukraynalı mülteci var; imkanlarımız yetmiyor.

– Sırbistan çok değişti AB üyeliğini hak ediyor.

– Persembe günkü NATO devlet başkanları toplantısı Putin’e bundan sonra nasıl karşılık verileceğini en üst düzeyde belirlemek bakımından kritik önemde.

– Yeni soğuk savaş 24 Şubat günü başladı.

Viktor Orban ve Macaristan’da pazar günkü seçimin sonucu, Orhan’ın 180 derece dönüşü bir işaret verecektir bizim için de…

Bu kritik dönemde Batı, denenmemişler yerine Ankara’da istediklerini yerine getirecek güçlü bir iktidarı tercih edecektir.  Batı kampında kalması için para muslukları da açılabilir. Dağınık ve güçlü alternatif iktidar emareleri göstermeyen bir olası koalisyon yerine bildikleri, her türlü yetkiyi tek elde toplamış (ellerinde dosyaları bulunan) mevcut iktidarı “realpolitik” adına ayakta tutmak isterlerse şaşırmayalım.

Kaliteli yatırım böyle gelmez

Türkiye’de yatırım yapmaları için güven telkin etmek istediği yabancı yatırımcılara bir Bakan şöyle seslenmiş:

“Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız. En sevmediğim konu da şu; yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir. Hep beraber kavga edelim, bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz. Cumhurbaşkanlığı sisteminde hızlı adımlar atıyoruz… Türkiye’ye yatırım yaparsanız, malınız da canınız da güven altındadır.”

Hukuka, kurum ve kurallara değil, kişisel bağlantı ve kıyaklara dayalı bir sistem yatırımcıyı cezbetmez, kaçırır.

Sadece ülkeye hiç yararı olmayan “vur-kaç” türü kısa vadecileri özendirir, heyecanlandırır….

OECD Küresel Yatırım başkanı olduğum dönemde “kaliteli yabancı yatırım” kavramını geliştirmiştik. Ülkeye sermaye, teknoloji, istihdam, finansman, küresel pazar bilgi ve şebekesi getiren, çevreyi koruyan yatırımları özendiren kalitedeki yatırımcılar uzun vadeli sabırlı yatırımcılardır. Bizim onlara ihtiyacımız var en çok.

Onları çekmenin yolları belli.

Kesinlikle bizim halihazırdaki politikalar değil…

Bağımsız yeni devlet yaratma kılavuzu

Önce ayrılıkçı hareketleri oluştur, kültürel, tarihi ve dil hakları temelinde yoğur, sonra insani mülahazalarla o bölgelerde özerklik sağlanması için çaba göster, ilhak et, nihayet uygun uluslararası ortam doğduğunda ve evsahibi ülke istikrarını, gücünü kaybettiğinde bağımsızlık ilanını teşvik et, onu tanı.

Al sana nurtopu gibi yeni bir devlet.

Bu bize de bir şeyler hatırlatıyor mu?

Neden kendi iç sorunlarımızı dışarıdan müdahaleye imkan vermeden demokrasi içinde barışçı ve akılcı şekilde çözmemiz ve Endonezya, Sudan, Somalia, bir eski Yugoslavya, Gürcistan, Ukrayna, Irak ve Suriye’de oynanan (ve gerçekleşen) bu tür oyunlardan ders alıp, hep güçlü ve teyakkuz halde olmamız gerektiğini söylememe gerek var mı?

Siyasetin farklı türleri

Siyaset deyince çoğumuzun aklına hemen bir partiye ya da görüşe angaje olmak, parlamentoda ya da kabinede bir görev peşinde olmak geliyor. 

Görev değil misyon zihniyetindeki insanlar siyaseti sadece bir amaç değil gelecek vizyonunu kucaklayıcı ve etkin şekilde icra için etkili bir araç olarak görüyorlar.

Beklentiden uzak duruyorlar.

Önemli olan, doğru bildiğinizi yapmak, köprüler, dostluklar, ekipler ve güvene dayalı ilişkiler kurmak,  keskin ideolojilere hapsolmamak, gerektiğinde liderlik ve katkı sağlamak.

Bunları yaparsanız gerisi olacağına akar gider zaten.