Cumhurbaşkanlığı Sarayı kimin?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “partili cumhurbaşkanı” olmayı, “partisi lehine” bol bol kullanıyor.

Siyaset meydanlarında rakibi olan ittifaka, partilere, o partilerin lider ve yöneticilerine “hakarete varan nitelemeler” ile “çok ağır sıfatları” yakıştırırken, “o sözlerinin çok daha hafifleri kendisine söylendiğinde” Savcılar harekete geçiyor ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarından “mahkumiyet kararları” çıkıyor.

“Değiştirilen” Seçim Kanunu ve “seçimle ilgili” bazı kanunların getirdiği “yasak ve kısıtlamalardan ‘Cumhurbaşkanının muaf tutulması da, kendisine seçim gününe kadar devletin imkanlarını kullanma ve propaganda yapma’ ayrıcalığını” getiriyor.

Bu son gelişme ile, “Cumhur İttifakı’nın Millet Meclisi’ndeki sayısal üstünlüğünün ‘kalkan çoğunluk elleri ile’ bir defa daha hayata geçirilmesi” seçimlerde AKP’ye büyük avantaj getirecek; Anayasa Mahkemesi, Muhalefetin yapacağı itirazları reddederse…

Siyaset gündeminde “bu hayati konu” tartışılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “partili Cumhurbaşkanı” olarak bir adım daha attı; “sosyal / siyasal” damgalı!..

2021 yılında “partisinin kuruluşundan bugünlere kadar milletvekili seçilen ve il başkanlığı yapan AKP’lileri” Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde “yemekli” olarak misafir etti; “Vefa Toplantısı…”

Erdoğan “Vefa” Toplantısında AKP’li eski milletvekili ve il başkanlarından “Partileri için çalışmaya devam etmelerini” istedi.

Bu toplantı ile beraber, siyaset zirvelerinde “sorulu – cevaplı” tartışmalar başladı.

“Partili Cumhurbaşkanı” konusu yeniden gündeme geldi. Muhalefet Partileri bu adımı ve tabloyu “ağır şekilde” eleştirdiler.

Dahası, “yemeğin parasının Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nden mi, yoksa AKP tarafından mı ödendiği” sorusu, TV ekranlarına, gazete sayfalarına da aksetti ve cevap aradı.

Elbette, TC vatandaşlarının da “bu soruya net bir cevap verilmesini” isteme ve bekleme hakkı olacaktı ve oldu da…

Gazeteciler vatandaşlara “bu yemeği” sordular; vatandaşların büyük çoğunluğunun, “partililerle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplantı yapılmasını” eleştirirken, “verilen yemeğin parasının nereden ve nasıl ödendiğini” merak ettiğini de ortaya koydu.

Ahmet Necdet Sezer de, Cumhurbaşkanlığı döneminde oğlunu Çankaya Köşkü’nde tertiplenen bir törenle evlendirmişti.

Sezer, Köşk’ün o günkü sayaçları not ettirip, elektrik ve su faturaları da dahil tüm masrafları cebinden karşılamış, düğün yemeği de Köşk’ün aşçılarına yaptırılmamış, dışarıdan getirilmişti.

Loading