İktidar, ‘makas değişikliği’ yapabilir mi?

Daha salgının yaraları tam olarak sarılamadan, şimdi de savaşın yaraları ülkeleri ve halkları etkiliyor. Hemen her alanda derin izler oluşuyor. Savaşın bu olumsuzluklarından hem ekonomik ve hem de siyasal alanda en çok etkilenenlerin başında da ülkemiz geliyor.

Bu bağlamda, uluslararası düzlemde ve bölgemizde yeni siyasal hareketlenmeler ortaya çıkıyor, yeni tavırlar / duruşlar gelişiyor. Tüm siyasal çevreler, bu sıcak gelişmeler karşısında, yeni hamleler yapıyorlar ve yeni hareket planları hazırlıyorlar.

 

Savaş durumundan siyaseten yararlanmak

Bugüne dek izlediği yanlış ve yetersiz politikalarla olumsuz performans sergileyen iktidar, savaşın ortaya çıkardığı durumdan / koşullardan siyaseten yararlanmayı ve zaman kazanmayı hedefliyor. En azından gündemi değiştirmiş oluyor. Ayrıca, bozulmuş imajını düzeltmeye çalışıyor. Bu durum, ‘acaba iktidarın siyasal tutumunda ve ittifak politikasında, yeni bir makas değişikliği olabilir mi’ sorusunu da ister istemez akla getiriyor.

Bölgemizde yaşanan gelişmeler, birçok bakımdan -ama en önemlisi jeostratejik açıdan-, ülkemizi ‘vazgeçilmez’ hale getiriyor. Bu kritik durum nedeniyle, Türkiye’nin tavrı ve tutumu, savaş koşullarında daha da önem kazanıyor. Son dönemde hızlanan yoğun diplomasi trafiğinin altında, işte bu gerçeklik yatıyor. İktidar da bu durumdan siyaseten yararlanmaya çalışıyor. Böylece, içeride ve dışarıda, bozuk olan karnesini iyileştirmeye ve güven oluşturup yeniden güç devşirmeye uğraşıyor.

 

Ekonomideki yangın unutulmamalı / unutturulmamalı!

Siyasal iktidarın yapay propaganda bombardımanına karnı tok olan yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu ise, asıl geçim derdiyle ve mutfaktaki yangınla uğraşıyorlar. Savaşın mutfaklarına getirdiği ek külfetin ve aile ekonomilerine yaptığı olumsuz etkilerin altında daha da eziliyorlar.

Dar gelirli çoğunluğun bir büyük endişesi, savaş gündemi içinde kendi sorunlarının / sıkıntılarının gargaraya getirilmesi! Temel problem olan ekonomik konuların gündemden düşürülmesi! İşte bunun için de özellikle muhalefetin ekonomiyi unutmaması ve unutturmaması gerektiğini vurguluyorlar. Biz de muhalefete buradan çağrıda bulunup, halkın bu doğru ve anlamlı talebine / beklentilerine bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz!..

 

Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır çıkarması ve mesajları

Geçtiğimiz hafta siyaset alanında yaşanan önemli bir gelişme de ana muhalefet lideri / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisiydi. Diyarbakır’da büyük ilgi ile karşılanan Kılıçdaroğlu’nun söylemleri / mesajları; ülkemizin bu sorunları bol bölgesinde, bir bakıma yeni bir dönemin de habercisi ve işaret fişeği oldu!

Halkla, esnafla, gençlerle ve değişik toplum kesimleriyle yaptığı temaslarda, Diyarbakırlılardan büyük ilgi gören Kılıçdaroğlu, var olan sorunların çözümü konusunda önemli mesajlar verdi. Yapılan konuşmalar ve ortaya çıkan görüntüler, bölgede siyasal dengelerin değişimi konusunda da önemli ipuçları içeriyordu…

 

Hekimlerin ‘beyaz isyan’ı!

14 Mart Tıp Bayramı öncesinde ve sonrasında ülkemizde yaşananlar, toplumsal gündemde önemli izler bıraktı. ‘Giderseniz gidin!’ denilerek suçlanan hekimler, gerçekleştirdikleri eylemlerle ve etkinliklerle; ‘Hiçbir yere gitmiyoruz. Buradaydık, buradayız, burada kalacağız’ dediler!

Bu arada Tıp Bayramı nedeniyle Taksim’deki Atatürk Anıtı’na çelenk koymak isteyen Tabip Odası yöneticilerinin ve temsilcilerinin engellenmesi, onlara reva görülen muamele, doğrusu vicdanları yaraladı. 89 yaşındaki bir değerli hekimin yaşadığı acı durum, yaşadığımız dönemin simgesel görüntüsü olarak unutulmamacasına belleklere kazındı!

 

‘Ölmez ağaç’ı öldürmeyin!

Zeytin ağacı, içinde bulunduğumuz coğrafyanın en önemli simgesi ve bu toprakların bizlere en değerli armağanıdır. Bunca anlamı ve değeri olan zeytin ağaçlarının bulunduğu alanlar ve yöreler üstüne, bugünlerde yeniden hesaplar yapılıyor! Bir yönetmelikle, Cumhuriyetin ilk döneminde 1939 yılında çıkarılmış zeytin yasasının, zeytin ağacını koruyan maddeleri aşılmak isteniyor. Madencilik çalışmaları için, zeytin alanlarına / sahalarına müdahale edilmesinin önü açılıyor.

Akdeniz’in / Ege’nin zeytincileri, zeytin üreticileri; çevre ve doğa dostları, bu yönetmeliğe karşı çıkıyorlar. ‘Ölmez ağaç’ zeytini öldürmeyin, ‘barışın simgesi’ zeytin ağaçlarını yok etmeyin diyorlar! Biz de bu anlamlı seslere / haykırışlara, sesimizi ve yüreğimizi katıyoruz! Zeytinin korunması mücadelesini, tüm gücümüzle ve içtenlikle destekliyoruz!

Loading