Dünya enerji krizine mi sürükleniyor?

Rusya’nın son Ukrayna işgali, sadece Avrasya’da siyasi ve güvenlik haritayı değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda dünyanın ekonomik görünümünü ve enerji arz mimarisini de beklenmedik süratte değiştiriyor.

Zaten fosil yakıtlardan yeşil enerjiye geçiş süreci dünya enerji sisteminin de köklü bir dönüşümü tetiklemişti. Covid-19 salgını mobilite, üretim ve tüketimi sınırlandırdığı için iki yıldır enerji fiyatlarını düşürdü, yeni arz için yatırım iştahını azalttı. Asi sayesinde salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte tüketim yeniden canlanmaya başlayınca arzın yetersiz kalması nedeniyle fiyatlar süratle tırmanışa geçti. Ardından gelen Ukrayna krizi, Rusya’ya karşı bir dizi sert ekonomik, finansal ve enerji yaptırımları dünya enerji sisteminin çivilerini yerinden çıkarttı.

Herkes, uzun süredir gündemde olan, ama bir türlü tesis edilemeyen yeni dünya düzeni yerine şimdi enerji arz mimarisinin değişmekte olduğu yeni bir küresel enerji düzenine kafa yoruyor. Enerji süpergücü Rusya’nın Batı ile ticaretten, finansman akışlarından dışlanması, Avrupa’nın kendisine yeni alternatif enerji kaynak ve güzergahları araması, dahası jeopolitik risk ve belirsizliklerin daha vahim hale gelmesi yüzünden sadece petrol, doğal gaz, kömür değil aynı zamanda emtia fiyatları da roket hızıyla yükseliyor. Yaptırımlar, Rusya’dan Avrupa’ya gaz akışı sağlanan Yamal-Avrupa, Kuzey Akım 1 ve TürkAkım 1-2 gibi boru hatlarını da etkileyebilir. Avrupa’nın ikinci büyük gaz tedarikçisi Norveç’in başbakanı, ülkenin zaten maksimum kapasitede gaz gönderdiğini ve Rusya’dan gelen gazın yerine bunun konamayacağını söyledi.

 

Rusya, gazı keser mi?

Soğuk Savaş’ın en sert dönemlerinde bile Rusya Avrupa’ya gaz arzında herhangi bir kesintiye yol açmadı – 2008’de Ukrayna yüzünden yaşanan kısa bir dönemi hariç tutacak olursak. Sözleşme hükümleri çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edecektir.

AB’nin yıl sonuna kadar Rusya’dan alımlarını üçte iki oranında azaltma niyeti, arz denklemini çok ciddi bir dönüşüme uğratacak siyasi bir karar. Rusya’nın başta Çin olmak üzere Asya pazarlarında gaz satışı için anlaşmalar imzaladığı biliniyor ama dünyadaki en büyük müşterileri hala AB ve Türkiye.

 

Nedir alternatifler?

Şu anda hem AB hem de ABD enerji ve siyasi diplomatları daha önce hesapta olmayan ya da yaptırımlar altında inletilen enerji üreticilerinin başkentleri ziyaret edip yeni bir denklem yaratmaya çalışıyorlar.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Venezuela ile 1979 İslam Devrimi’nden bu yana şiddeti artan İran’a karşı yaptırımların koşullu olarak kaldırılması, bu ülkelere Batı’dan enerji yatırımlarına yeşil ışık yakılması ve böylece Rusya’nın yerinin kısmen doldurulması düşünülüyor.

Ayrıca, Azerbaycan, Doğu Akdeniz, Kuzey Irak, İran ve Kuzey Afrika başta olmak üzere başka doğalgaz boru hatları ve yeni sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) çözümleri düşünülüyor. Dahası, önceden tukaka ilan edilerek tedricen enerji envanterinden çıkartılması kararlaştırılmış olan nükleer, kömür ve hidroelektrik santraller yeniden gündeme geliyor Almanya, İngiltere, Belçika ve Fransa’da. Bunların çoğu iklim hedefleri konusundaki baskı nedeniyle kapatılıyordu.

Yenilenebilir enerji devrimi zaten sürat şeridinde ilerliyordu. Şimdi sürati arttırmak için gaza daha güçlü basılacak. Almanya Başbakanı OlafScholz, uygulanacak enerji politikasının yalnızca ekonomi ve iklim için değil aynı zamanda güvenlik bakımından da kritik olduğunu belirtti. Enerji bağımlılığını azaltmak için değişime gideceklerini söyledi. Yenilenebilir enerjiye 200 milyar avroluk yeni yatırım kararı alındı Berlin’de. LNG terminalı inşasına başlayacağını, elektrik tesisi için kömür rezervi oluşturacağını ve enerji şirketlerini kıştan önce gaz depolamaya zorlamayı planladığını açıkladı.

LNG her ne kadar önemli bir alternatif olarak görülse de küresel LNG tedarikçilerinin üretim ve taşıma kapasitesi sınırlı. LNG altyapısı kurmak, milyarlarca dolarlık harcamaya mal olup uzun yıllar alabilir.

 

Türkiye ne yapabilir?

Doğal gazda Rusya’ya bağımlılığımız Avrupa’nın düzeyine yakın. Türkiye doğalgazının tamamına yakınını (yüzde 98) ithal ediyor. Bu ithalatın yüzde 85’i üç ülkeden (Rusya, İran ve Azerbaycan) uzun dönemli alım anlaşmalarıyla boru hatları vasıtasıyla gerçekleşiyor.

Toplam doğalgaz ithalatı (60 milyar metreküp) içinde Rusya’nın payı geçen yıl yüzde 45’i buldu. Rusya’nın Türkiye’ye doğal gaz arzını kesmesi henüz “olası” gözükmese de, Rusya’dan alınan doğal gazda yaşanacak kısmı bir azalma dahi Türkiye’de sanayi üretimi başta olmak üzere birçok sektörü sıkıntıya sokabilir.

Dünyada Rusya’nın arzını karşılayabilecek başka bir doğal gaz potansiyeli halihazırda yok. Diğer üreticilerin Rusya’ya alternatif olmaları ancak uzun vadede düşünülebilir. Kısa vadede ne Türkiye’nin ne de Avrupa’nın gaz sıkıntısını giderebilecek bir opsiyon var. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, Rusya’dan sağlanan doğal gaz arzında herhangi bir azalma olmasa dahi, savaş sebebiyle dünyada artan enerji fiyatlarıyla karşı karşıya.

Tıpkı AB ülkeleri gibi, Türkiye’nin önündeki seçenekler şöyle:

– Rusya’ya yaptırım zorlamasına katılmadan Gazprom ile doğal gaz ticaretini sürdürmek, sözleşmelerin süresi dolduğunda fiyat ve miktar bazından yeni müzakerelere girilmesi, bağımlılığın yüzde 20’lere çekilmesi için çaba gösterilmesi

– Doğu Akdeniz ve Kuzey Irak ile yeni doğal gaz boru hattı inşası, İran ile anlaşmanın 2026’tan itibaren daha elverişli koşullarda yenilenmesi

– LNG ve FŞRU’nun genişletilmesi yeni kaynaklar ile beslenmesi

– Yenilenebilir enerji devriminde dünya dinamiklerine uygun yeni modeller ve teşvikler geliştirilmesi

– Nükleer enerjinin en az enerji bileşiminin yüzde 10’unu sağlayacak şekilde küçük ve orta ölçek nükleer reaktörlerle gerçekleştirilmesi

– Dış politika, güvenlik, yatırım, iklim değişikliği, vergi, rekabet gibi politikalarla enerjinin entegre edilerek yeni bir vizyon yaratılması.

Loading