Ukrayna harap olurken, NATO seyretti, Batı “sert açıklamalar” yaptı; o kadar!

Putin, “Egemenlik” olarak “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) sınırları’ hayalini gerçekleştirme” yolunda bir adım daha attı… Batı’nın “yaptırım” açıklama ve uygulamalarından öteye “ne yapacağı” merakla bekleniyor…

Korkulan oldu ve Rus ordusu Ukrayna’nın doğusuna girdi. Günlerdir süren gerilim Rus lider Vladimir Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurmasıyla birlikte zirveye ulaştı. Savaş dünyayı bir kez daha sarstı. Rusya’nın başlattığı askeri harekat sadece Ukrayna’nın doğusuyla sınırlı kalmadı, ülkenin başkent Kiev dahil pek çok kentinde patlama sesleri geldi. Putin’in Ukrayna’ya askeri operasyon başlatmasının ardından Avrupa’dan sert yaptırım uygulanacağı açıklamaları geldi. Ukrayna Türkiye’den Boğazları kapatmasını talep etti.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri harekat, başta bölge ülkeleri olmak üzere dünyada deprem etkisi yaşattı. Batılı ülkeler farklı cephelerden Ukrayna’ya giren Rusya’yı ekonomik yaptırımlarla abluka altına almaya çalışıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal planı bulunmadığını” açıkladı ve askeri harekatın bu ülkeyi “Nazizm ve militarizmden arındırılmayı” hedeflediğini savundu.

Ukrayna “Putin’e karşı ittifak” istedi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise Putin’in “Ukrayna’ya yönelik kapsamlı bir işgal başlattığını” söyledi. Putin’e karşı “ittifak” oluşturulmasını isteyen Zelenskiy, “Dünya Rusya’yı barışa zorlamalı” dedi. Putin’in Ukrayna’yı yıkmaya çalıştığını savunan Zelenskiy, “Dünyadaki devlet başkanlarına Putin’e de yaptırım çağrısında bulundum” ifadelerini kullandı.

Volodimir Zelenskiy, saldırının ikinci gününde yaptığı açıklamada Moskova’ya Batı tarafından uygulanan yaptırımların yetersiz olduğunu gösterdiğini söyledi. Zelenskiy dünyanın Ukrayna’da olanları uzaktan izlemeye devam ettiğini kaydetti. Zelenskiy Rusya’nın saldırılarının hem askeri hem de sivil hedeflere yönelik olduğunu söyledi. Zelenskiy Rus birliklerinin birçok yönde ilerlemelerinin durduğunu kaydetti.

Gelişmeleri “işgal” olarak niteleyen batılı ülkelerden sert açıklamalar geldi. NATO ve Avrupa Birliği açıklamalarında “mali ve teknolojik yaptırımların Rusya’nın ekonomisini çökerteceği” vurgusu yapıldı.

AB yeni yaptırımlara hazırlanıyor

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Rusya’ya karşı yeni yaptırımların getirileceğini açıkladı. Michel ve von der Leyen Perşembe sabahı yaptıkları açıklamada, bu yaptırımların “büyük ve ağır sonuçları” olacağını bildirdi. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekat başlatmasının ardından bu akşam toplanacak olağanüstü zirvede yeni yaptırımlar konusunda karar verilmesi bekleniyor. AB, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeleri Rusya’nın tanınmasının ardından Rusya’ya yaptırım uygulanacağını açıklamıştı.

Almanya ağır yaptırımlar uygulanacağını açıkladı

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya’nın Ukrayna’ya operasyon düzenlemesi üzerine Rusya’ya yönelik ağır yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Baerbock Perşembe sabahı Berlin’de yaptığı açıklamada, “Rusya’ya yönelik ağır yaptırımlar içeren bir paket” uygulanacağını söyledi. Baerbock, bakanlıktaki kriz toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yaptırımlar konusunda Avrupa Birliği, NATO ve G7 ülkeleri ile de görüşeceklerini ifade etti. 

 

Erdoğan: “Kabul edilemez”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik operasyonunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve “kabul edilemez” olduğunu söyledi. Erdoğan, “Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım, bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir” ifadesini kullandı. “Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için mücadeleyi de desteklediğini biraz önce görüştüğüm Zelenskiy’e de ifade ettim” diyen Erdoğan, “Ukrayna’da yaşayan herkesin can güvenliğinin sağlanması konusunda üzerimize düşenleri yapacağız” şeklinde konuştu. Rusya’ya, Ukrayna ile yaşadığı sorunların, “Minsk Mutabakatları çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi” çağrısını tekrarlayan Erdoğan, “Putin’le görüşmek suretiyle kendisine de bunları ifade ettim” şeklinde konuştu.

 

Kılıçdaroğlu: Montrö Sözleşmesi’ne sadık kalınmalı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ukrayna’daki gelişmeler üzerine Denizli’deki programını yarıda keserek Ankara’ya döneceğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, Denizli’de kanaat önderleri ile yaptığı buluşmada, Ukrayna’daki krizin Türkiye’yi de etkileyeceğini ifade etti. Konuşmasında İstanbul ve Çanakkale boğazlarından savaş gemilerinin geçişini düzenleyen Montrö Sözleşmesi’ne de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Montrö Sözleşmesi’ne Türkiye Cumhuriyeti’nin sadık kalması lazım. Türkiye’nin güvenliği için çok önemli. Birilerinin telkiniyle Montrö farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her yanlış adımın bize faturası ağır olur” ifadelerini kullandı.

 

Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından uyarı

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan, Ukrayna’daki durumu kaygıyla izlediğini belirtti. Savcı Khan, ülkedeki çatışmaların kendi yetki alanına girecek sonuçlar doğurabileceğini, Ukrayna’da soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu incelemeleri yapılabileceğini hatırlattı.

 

AB yaptırımlar konusunda uzlaştı

Olağanüstü zirvede Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları kapsamlı yeni bir yaptırım paketi üzerinde uzlaştı. Yaptırımlar, enerji, finans ve nakliyat alanlarını kapsıyor. Bunun yanı sıra bazı ürünlerin ihracatına ve Rus vatandaşlarına vize verilmesine sınırlamalar getirilmesi öngörülüyor. Alman haber ajansı dpa’nın edindiği bilgilere göre, finans sektöründeki yaptırımlar bankaların, AB finans piyasaları ile bağlantısının kesilmesini öngörüyor. Bu durumda, Rus bankalarının AB’den kredi alması veya kredi vermesi mümkün olmayacak. Ayrıca, Rus devlet kurumlarının hisselerinin AB içinde ticaretine de izin verilmeyecek, aynı yaptırımlar enerji sektörü için de geçerli olacak. Ancak Rusya’nın SWIFT’ten çıkartılması konusunda görüş birliği sağlanamadı.

 

Biden da yaptırımlar açıklamıştı

ABD Başkanı Joe Biden da, G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı “yıkıcı bir yaptırım paketi” üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıklamıştı. Biden ABD’nin Rusya’ya yaptırım kararlarını da kamuoyuyla paylaşmıştı. Söz konusu “sert yaptırımların” finans branşı ve teknoloji sektöründe yoğunlaşacağını söylemişti. Biden yaptırımların Rusya’nın toplam servetinin üçte birini tutan ve ülkenin en büyük ikinci bankası olan VTB Bank’ın da aralarında olduğu dört Rus kredi kuruluşunu hedef alacağını duyurmuştu.

******

 

RUS BASINI ORTAYA ÇIKARDI; PUTİN, “İŞGAL EMRİ VİDEOSUNU” PAZARTESİ GÜNÜ KAYDETMİŞ…

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesine özel operasyon emri verdiğine dair açıklamasının pazartesi günü kaydedildiği öne sürüldü. İddiaya göre Putin, operasyon emrine dair açıklamasını, Donbass’taki ayrılıkçı cumhuriyetler Lugansk ile Donetsk’in bağımsızlığını tanıdığı gün kaydetti.

İddia, hem bugünkü görüntülere dair metadataya (üst veri), hem de Putin’in iki açıklamasında aynı giysileri giydiğine dair gözlemlere dayanıyor.

 

21 Şubat görülüyor

Duvar’ın haberine göre, Rus gazetesi Novaya Gazeta, Putin’in Çarşamba  günkü operasyon açıklamasının görüntülerinin Kremlin’in internet sitesine yüklenen dosyasında, üst verilerin 21 Şubat saat 19.00 olarak göründüğünü yazdı. Bu, görüntülerin operasyonun açıklanmasından üç gün önce kaydedildiği anlamına geliyor. Putin’in pazartesi günü Lugansk ile Donetsk’in bağımsızlığını tanıdığı günle aynı kravatı takıyor olması ve aynı masada oturuyor olması da sosyal medyada benzer soruları gündeme getirmişti. Batı medyasında, bu iddianın doğru olması halinde Rusya’nın krizin çözülmesi için diplomasiye şans vermekten çok daha önce vazgeçtiği yorumları yapıldı.

*****

“GEÇMİŞTEN DERS ALINMASI GEREKİR”

Onur Öymen (Emekli Büyükelçi)- Savaşın nasıl cereyan edeceği, nerede duracağı, nasıl duracağı henüz soru işareti. Rusya’nın Ukrayna’nın savaş gücünü etkisiz kılmaya çalıştığı, Ukrayna’yı savunamaz hale getirmek istediği anlaşılıyor. Diğer ülkeler arasında şu ana kadar Ukrayna’ya askeri açıdan destek olmayı vaat eden kimse çıkmadı. Yaptırımlar yoluyla Rusya’yı hizaya getirme politikası izlemek istedikleri anlaşılıyor. Birçok ülkenin bugünkü ortamda çok sağlıklı bir değerlendirme yapması zor. Çünkü Rusya’nın esas amacının ne olduğunu kestirmek çok zor. Diplomasi şu ana kadar başarılı olamamıştır. Bu pekâlâ daha başarılı olabilirdi. Geçmişte yapılan diplomatik hatalar var. O hatalar yapılmasaydı Rusya bugün Ukrayna’ya müdahale edecek durumda olmazdı. Mesela 1990 yılında imzalanan Avrupa Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi, bir savaşı imkânsız hale getirecek şekilde Rusya’nın ve Batı ülkelerinin savunma gücünü kısıtlamayı, sınırlandırmayı öngörüyordu. 48 saat önceden haber verilerek bütün bunların teftişini öngörüyordu. Anlaşmaya göre, tanklar, toplar, zırhlı araçlar, uçaklar, helikopterlerin sayısı belli bir sınıra getirilecekti ve geri kalanı imha edilecekti. Bu anlaşma bir süre uygulandı daha sonra doğu ve batı arasındaki, NATO ve Rusya arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle 2007 yılında Rusya tarafı askıya alındı.  2015 yılında da büsbütün ortadan kaldırıldı. Böyle durumlar olmasa belki bu noktaya gelinmeyecekti. Her halükarda çok ciddi bir durumdur. İlk hedef ateşkesin sağlanması olmalıdır. Diğer bütün unsurların öncesinde bu geliyor. Sivil halkın korunması büyük önem taşıyor. Çatışmaların durdurulması birinci hedeftir. Sonrasında diplomasi yoluyla görüşülür. Toplantılar olacaktır ve NATO olarak ne yapılabileceği görüşülecektir, öneriler de tartışılacaktır. Uluslararası ilişkilerde son yıllarda yapılan hatalar zaman zaman böyle sonuçlar doğurabiliyor. Her iki taraf için de daha dikkatli olmak gerekiyor. İlke olarak uluslararası ilişkilerin özü devletin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesidir. Bu ilke Ukrayna’da ihlal edildiği gibi başka yerlerde de ihlal ediliyor. Suriye’de, Irak’ta, Azerbaycan’da… Uluslararası ilişkiler bir yerde çivisinden çıktı. Kurallara saygı gösterilmesi, yapılan anlaşmalara uyulması gerekir. Rusya, Ukrayna ve Donetsk ve Luhansk Minsk sözleşmesini imzalamışlardı. Buna göre ateşkes sağlanacak ve korunacaktı; başarısız oldu. İkinci bir anlaşma daha yapıldı; o da başarısız oldu.  Sonrasında Fransa, Almanya, Ukrayna, Rusya dörtlü bir girişim başlattı; o da başarısız oldu. Yani diplomasi alanında sarf edilen tüm çabalar başarısız oldu. Bu durumla geçmişte karşılaşan bir ülke vardı: Finlandiya. Finlandiya Rusya’da 100 yıl önce bağımsızlığını kazandı ama Rusya’yla devamlı çekişme ve çatışma içindeydi. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Finlandiya Rusya’yla savaştı. Daha sonra diplomasi yoluyla çözüm bulundu. Finlandiya NATO’ya girmedi ama Avrupa Birliğine girdi. Finlandiya Rusya’nın güvenlik menfaatlerine zarar verecek bir adım atmadı. Fakat buna karşılık kendi bağımsız politikalarını izledi hatta birçok yerde örneğin Balkanlarda Afganistan’da NATO misyonlarına katıldı. Rusya da buna ses çıkarmadı. Resmen NATO’ya girmedi ve Rusya’ya karşı saldırgan bir siyaset izlemedi. Ukrayna ve Finlandiya’nın benzer tarafları var, benzer olmayan tarafları var. Rusya’nın stratejik menfaatleri açısından farklı önemleri var. Geçmişte böyle örnekler yer alıyor. Finlandiya her şeyi göze alıp NATO’ya girmeye çalışsaydı ne olurdu? Bütün bunlar ayrıca değerlendirilir ama geçmişteki örneklere bakmak lazım. Geçmişten ve başka ülkelerin tecrübelerinden herkesin ders alması gerekir. 

******

“ABD, AB VE NATO’NUN TAVRI RUSYA’YI CESARETLENDİRMİŞTİR”

Soner Aydın (Emekli Albay) – Sovyetler Birliği dönemindeki iki kutuplu dünya düzeni, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ABD’nin lehine tek kutuplu düzene dönüşmeye başlamıştır. Sovyetler’den ayrılan devletlerin batıyla yakınlaşmaları, NATO’nun ve AB’nin doğuya doğru genişlemesi Rusya tarafından güvenlik tehdidi olarak gösterilmektedir. Bunun yanında stratejik öneme sahip Karadeniz’in önemli bir bölümünü kaybetmiştir. Şimdi etki alanını genişletmek için ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kullandığı yöntemleri Ukrayna’da uygulayarak batı ile rekabete girişmiştir. Hatta ABD’nin hamlelerinden daha ileri hamleler yapmaktadır. Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı gruplar tarafından Donetsk ve Luhansk bölgelerin“bağımsızlığını tanıdığını” ilan etmiş, bölgeye sözde barış güçleri sevk etmiş, ardından hiçbir askeri tepki görmemesine rağmen Ukrayna’daki hedefleri vurmaya başlamıştır. Rusya bu son hamlesiyle; uluslararası hukuku, uluslararası anlaşmaları, Ukrayna’nın egemenlik hakkını, toprak bütünlüğünü ve diplomasinin bütün teamüllerini göz ardı etmiş, başta Fransa ve Türkiye olmak üzere arabuluculuk tekliflerini ciddiye bile almamıştır.

ABD ve AB krizin başlangıcından bu yana kendilerini Ukrayna’nın yanında göstermelerine rağmen, Rusya’yı gerçek anlamda engelleyecek somut bir adım atmamışlar, gereken kararlılığı göstermemişler, sadece yaptırım söylemleriyle yetinmişlerdir. Rusya fiilen saldırıya başlamasına rağmen ABD Başkanı Biden’ın saldırının başlamasından 16 saat sonra, 24 Şubat gecesi yaptığı açıklamalar ABD’nin Ukrayna’yı nasıl yalnız bıraktığının göstergesidir. NATO; Ukrayna’nın üyeliğe kabulü konusunda bırakalım uygulamayı, niyet bile telaffuz etmemiştir. Bu aşamada kabul etmesi de mümkün değildir. Çünkü bu tablo karşısında NATO’nun 30 üyesinin Ukrayna’nın çıkarı yönünde ortak hareket etmesi mümkün değildir. Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ülkesinin yalnız bırakıldığını, NATO üyeliği şansının kalmadığını açıklamak durumunda kalmıştır.

Görünen o ki; bir tarafta dirayetsiz, diğer tarafta agresif yöneticiler neredeyse bütün dünyayı yıllarca sürecek bir kaos ortamına sürüklemektedirler. Bu aşamada durumun nereye varacağını kestirmek oldukça zordur. İnisiyatif bütünüyle Rusya’da görünmektedir. Müdahil ülkelerin tutumları ve Ukrayna’nın gücü değerlendirildiğinde nerede duracağına ve ne yapacağına sadece Putin yönetimindeki Rusya karar verecektir. ABD, AB ve NATO’nun son zamanlardaki tavrı Rusya’yı cesaretlendirmiştir. Rusya ayrılıkçı tarafları koruma bahanesiyle Donbas bölgesine girmiş, askeri harekatını geliştirmek maksadıyla Ukrayna’nın siber altyapısına, komuta-kontrol merkezlerine, hava savunma sistemine saldırarak Ukrayna ordusunun etkisini büyük ölçüde kırmıştır. Bundan sonra Ukrayna’yı batıdan bütünüyle koparmak ve kontrolü altına almak için ne gerekirse yapacaktır.

Türkiye bu gerginlikten olumsuz etkilenecek ülkelerden birisidir. Çünkü ülkemiz stratejik konumu, Çanakkale ve İstanbul boğazları, Montrö Sözleşmesinin yükümlülükleri, Karadeniz’e kıyısı olması nedeniyle en hassas ülkedir ve bütün taraflarla ilişki içindedir. Bir tarafı desteklemesi halinde diğer tarafı kaybedecek ve bundan askeri, ticari ve ekonomik yönden zarar görecek, ulusal güvenliğimiz riske girecektir. En önemlisi PKK gibi bir ayrılıkçı terör sorunumuz vardır. PKK, ABD’nin desteğiyle Suriye’ye yerleştirilmiştir ve Rusya bu duruma sessiz kalarak, hatta Suriye’nin kuzeyinde Türk askerine sınır koymak suretiyle PKK’yı kollayıcı adımlar atarak tehdidin canlı tutulmasına katkı sağlamaktadır. Ülkemizin Ukrayna krizinde Rusya’nın karşısında yer alması PKK ile mücadelemizde bizi zora sokacaktır. Rusya’nın hedefleri ve kararlı tutumu dikkate alındığında; Rusya’nın karşısında yer almamız halinde Suriye’de Rusya askeri güçleri ile karşı karşıya gelmemiz bile mümkündür. ABD’nin gerektiğinde NATO’yu devreye sokmak için her fırsatı kullanmak istemesi muhtemeldir. Bu kapsamda Türkiye’yi kullanmak isteyebilecektir. NATO üyesi olan Türkiye’nin Rusya ile karşı karşıya gelmesinin sonuçları bizim için ağır olacaktır. Bu nedenle daha önce Suriye ve Kuzey Afrika’da olduğu gibi ABD’nin peşine takılarak duruma müdahil olmaktan kaçınmamızda yarar vardır.

Türkiye bölgede oldukça önemli bir ülkedir. Bölgemizdeki bu durum ulusal güvenliğimiz açısından oldukça riskli olduğu gibi aynı zamanda birtakım fırsatları da içermektedir. Türkiye bu krizi iyi yönetmek suretiyle hem muhtemel risklerden sakınmalı hem de bölgedeki önemini ön plana çıkaracak yol ve yöntemler ortaya koymalıdır. Böyle zamanlarda iktidarıyla, muhalefetiyle; siyasi gücümüzün bütün tarafları bir araya gelerek ulusal birlik görüntüsü vermeli, ortak çözüm üretmelidirler. Bu da başta devlet yönetimi olmak üzere bütün siyasi tarafların toparlayıcı, birleştirici, bütünleştirici çabalarıyla mümkündür.