Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması olasılığı oldukça zayıf

Milletimiz; siyasi, sosyal, ekonomik sıkıntılar ve terörden kaynaklanan iç güvenlik sorunları içinde yorgun düşmüşken bu defa Rusya-Ukrayna gerginliğinin bölgemizde yaratacağı tehlikeler ve bizi nasıl etkileyeceği endişesi içindeyiz.

ABD ve batılı siyasetçiler, medyaları aracılığıyla; haftalar, hatta günler içinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağı, ABD ve onun öncülüğündeki AB ülkelerinin duruma müdahil olacağı, NATO’nun devreye girebileceği ve geniş çaplı bir savaşın kapımızda olduğu gibi bir kaos tablosu sergilemektedir. Durum gerçekten bu kadar vahim midir? Bunu bütün gelişmeleri başlangıcından itibaren objektif olarak ele alarak, Rusya ve Ukrayna yönetimlerinin açıklamalarına, tarafsız gözlemci ve yorumcuların değerlendirmelerine bakarak anlayabiliriz kanaatindeyim.

Sovyetler Birliğinin dağılması sürecinde Rusya’nın en büyük endişesi NATO’nun doğuya doğru genişleyerek yaratacağı güvenlik sorunuydu. Açık kaynaklarda yer alan bilgilere göre; 1997 yılında Bush yönetimi Gorbaçov’un bu endişesini gidermek için “NATO’nun doğuya doğru yeni bir toprak almayacağı” garantisi verdi. Buna rağmen Sovyetler Birliğinden ayrılan Doğu Avrupa ülkelerinden bazıları 2004-2009 yılları arasında NATO üyesi yapıldı. Estonya, Letonya ve Litvanya’nın NATO’ya katılmasıyla Rusya bunların oluşturacağı güvenlik tamponundan yoksun kaldı. Ardından Romanya ve Bulgaristan NATO’ya kabul edildi ve Rusya’nın Karadeniz’deki etki alanı oldukça daraldı. Rusya’nın güvenliğini uzaktan karşılaması ve Karadeniz’deki etki alanını koruması için elinde sadece Belarus ve Ukrayna kaldı. Günümüzde Belarus Rusya’ya tam destek verirken Ukrayna ekonomik durumunu geliştirmek ve kendi güvenliğini garantiye almak için NATO ve AB üyeliğini çıkar yol olarak görmektedir. Ukrayna’nın tek sıkıntısı enerji konusunda Rusya’ya bağımlılığıdır.

ABD; Rusya’nın güvenlik endişesini gidermek için hiçbir adım atmadığı gibi, üye olmamasına rağmen Ukrayna’yı NATO tatbikatlarına dahil etmiş, Putin’in “Rusya sınırına saldırı silahları konuşlandırılmaması için yasal garanti verilmesi” talebine yanıt vermemiştir. AB; Ukrayna’nın üyeliğe kabulü yolunda ticaret, güvenlik ve dış ilişkiler konularında işbirliğini geliştirme adımları atmıştır. İngiltere’nin; Ukrayna’ya kısa menzilli tanksavar füzeleri gönderdiği, yüklü miktarda savunma kredisi vermeye hazır olduğu ifade edilmektedir. Özetle ABD, AB ve İngiltere Ukrayna’yı saflarına katmak ve Rusya’ya karşı kullanmak için büyük bir çaba içindedir.

Bu durum Rusya’yı rahatsız etmekte, önlem almaya zorlamaktadır. Elinde ABD ve AB tarafından desteklenen Ukrayna’ya karşı çok fazla yaptırım gücü olmayan Rusya, güvenlik endişesini bahane ederek askeri gücünü sahaya sürmektedir. Buna paralel olarak Ukrayna’daki farklı etnik grupları yönetime karşı kışkırtmaktadır. Durumu askeri güç tehdidiyle lehine çevirmeye, bu mümkün olmazsa Ukrayna’yı parçalamak suretiyle kendisine müzahir bir yönetim oluşturarak sonuca ulaşmaya çalışmaktadır. Kırım’ın işgalini ve Ukrayna sınırına yapılan askeri yığınağı bu kapsamda değerlendirmek yanlış olmaz kanaatindeyim. Dikkat edilirse ABD’nin Irak ve Suriye’yi parçalama yöntemiyle Rusya’nın Ukrayna’yı parçalama yöntemi büyük benzerlikler göstermektedir.

ABD, Rusya ve Ukrayna cephesinde bunlar olurken İngiltere, Fransa, Almanya ve Letonya ABD’nin yanında Ukrayna’ya tam destek vermekte ve hatta kışkırtmakta, Çin ve Belarus Rusya’nın yanında yer almakta, Türkiye ise arabulucu rolü üstlenmeye çalışmaktadır. Bu tablo içinde, askeri dengeler açısından bakıldığında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması olasılığı bence oldukça zayıf görünmektedir. İç ve dış basında yer alan haberlere göre son günlerde bu düşünceyi güçlendirecek bazı gelişmeler dikkat çekmektedir. Şöyle ki;

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada; NATO’nun Ukrayna’ya askeri güç gönderme planı olmadığını söylemiştir. NATO sözleşmesine göre, üye olmayan bir ülkeye askeri destek verilmesinin mümkün olmadığı uzmanlar tarafından da ifade edilmektedir.

ABD ve AB Ukrayna’ya askeri güç göndermeye niyetli olmadıklarını, ancak olası bir saldırı durumunda Rusya’ya ciddi yaptırımlar uygulayacaklarını ifade etmektedirler.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov; son açıklamasında “mesele Rusya’ya kalırsa, biz savaş çıkmasını istemiyoruz, fakat çıkarlarımızın görmezden gelinmesine de izin vermeyeceğiz” demiş, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Vladimirovna Zaharova da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırma niyeti olmadığını savunarak “halklarımız arasında bir savaş düşüncesi bile kabul edilemez” ifadelerini kullanmıştır.

Asıl önemli olan Ukrayna’nın açıklamalarıdır. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski; batı medyasının durumu abarttığını ve panik havası yarattığını savunarak batılı ülkelere “panik havası yaratmamaları” çağrısında bulunmuş “Bu paniğe ihtiyacımız yok. Ukraynalılara pahalıya mal oluyor” demiş, Beyaz Saray’ın “büyük çaplı savaş riskini abartarak vurgulamasının hata olduğunu” ifade etmiştir. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da “Ukrayna’nın, 8 yıldır devam eden askeri çatışmaya diplomatik bir çözüm aramak için Rusya ile her türlü müzakereye hazır olduğunu” açıklamıştır. Ukrayna’da batı yanlılarıyla Rusya yanlıları arasında ciddi görüş ayrılıkları olmasına rağmen anlaşılıyor ki; Ukrayna, olası bir savaş durumunda ABD, AB, İngiltere ve diğer müdahil ülkelerden askeri destek alamayacağını görmüş, ülkenin kaosa sürükleneceğini, tek kaybedenin kendileri olacağını anlamış ve kendi içinde bir uzlaşma sağlamıştır. Bunun sonucunda sorunu masada çözmeye ve birtakım tavizler vermeye hazırlıklı olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak; Rusya, kendi çıkarlarını korumak ve bölgede (özellikle Karadeniz’de) etki alanını genişletmek istemektedir. Ancak Ukrayna’ya saldırması durumunda büyük yaptırımlarla karşılaşacağının ve çok daha geriye gideceğinin farkına varmıştır. ABD, AB ve İngiltere (kendilerine bağımlı bazı ülkeleri de yanlarına alarak) Rusya’nın etki alanını daraltmak ve yeni bir uydu kazanmak için durumu abartarak Ukrayna’yı kullanmaktan ve Ukrayna halkını, hatta bütün bölge ülkelerini ateşe atmaktan çekinmemektedirler. Günümüzde bünyesinde etnik, kültürel, dini ve mezhebi farklılıklar barındıran bütün ulus devletler benzer tehdit altındadırlar. Sanıyorum Ukrayna yönetimi; ülkesinin silah pazarı ve askeri kredi müşterisi yapılmaya çalışıldığının ve bu doğrultuda kullanıldığının farkına varmıştır. Asıl önemli olan halkların birlik-beraberlik ve bütünlüklerini tehdit eden iç ve dış bütün oyunların farkına varmalarıdır.

Loading