Muhalefet, umudu ve güveni büyütmeli

Toplumsal hareketlilik artıyor. Ülkemizde üretim ilişkileri ve ücretli emek nitelik değiştiriyor. Kurye ve dağıtım emekçileri gibi yeni toplumsal gruplar alabildiğine hareketleniyorlar. Elektrik ve doğalgaz faturaları ile zamlara yönelik protestolar ülke ölçeğinde yaygınlaşıyor. İçinde bulundukları durumdan yakınan geniş toplumsal kesimler, sorunlarına çözüm bulacak, umut ve güven duyabilecekleri yeni arayışlara yöneliyorlar!

TÜİK’in yüzde 48,69’luk yıllık enflasyon oranı (ENAG’ın oranı yüzde 114,87), soğuk kış günlerinde ekonominin ve siyasetin hararetini yükseliyor!Gelişmelerden tedirgin olan iktidar, siyasal muhalefete yönelik hamle üstüne hamle yapıyor!..

 

İktidarın hamlelerini boşa düşürmek

İktidar, ekonomik sıkıntılardan bunalmış vatandaşın / seçmenin muhalefete yönelmesini engellemeye çalışıyor. Her fırsatta muhalefeti itibarsızlaştırmaya ve seçmenle muhalefet arasında güvensizlik oluşturmaya uğraşıyor. Farklı geleneklere sahip muhalefet partilerinin hassas noktalarını kaşıyarak, iç yapılarını karıştırarak; muhalefeti birbiriyle uğraşır hale getirmek istiyor.

Örneğin, iktidarın en çok uğraştığı konuların başında, muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi geliyor. Muhalefet partilerinden kimileri, bazen iktidarın oltalarına takılıyorlar! Oysa muhalefet bu oyunlara gelmemeli ve iktidarın böylesi kasıtlı hamlelerini boşa çıkarmalıdır.

 

‘İstikşafi’ görüşmeler usancı!

Muhalefet açısından bir başka önemli konu, halkın / seçmenin beklenti ve tahammül sınırının fazla zorlanmamasıdır. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun son günlerdeki söylemleri ve muhalefet partileri ile trafiği; ister istemez akıllara, 2015 seçimi sonrasında, Davutoğlu’nun genel başkan olduğu AKP ile CHP arasındaki ‘istikşafi’ görüşmeleri getirdi!..

Millet İttifakı’nın büyümesi / genişlemesi elbette önemlidir ve bu muhalefetin ortak isteğidir, dileğidir. Ancak,CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önderliğinde kurulan ve bu iki partinin ana omurgasını oluşturduğu Millet İttifakı’nın şimdiye kadar kat ettiği mesafeyi küçümseyecek / gölgeleyecek girişimlere prim verilmemelidir. ‘Sil baştan’ yapılması gibi zorlamalar, bu partilerin tabanları tarafından hoş karşılanmaz. Sözün özü, muhalefet de muhalif seçmen de bir kez daha ‘istikşafi’ görüşmelerle usandırılmamalıdır!..

 

Güven sorununu aşmak

MetroPOLL araştırma, yaptığı son kamuoyu araştırmasında, seçmenlere, ‘Millet İttifakı ve muhalefet ülkeyi yönetmeye hazır mı?’ sorusunu yöneltmiş. Sonuçta, araştırmaya katılanların yüzde 47,1’i muhalefetin hazır olmadığını düşünürken, ancak yüzde 46’sı hazır olduğunu düşünüyor. Doğrusu bu araştırmayı ve sonuçlarını önemsiyoruz. Muhalefet partilerinin de önemsemesini ve iyi değerlendirmesini istiyoruz.

Geçmişte sorunların varlığını kabul etmeyen iktidar çevreleri, bugünlerde taktik değiştirmiş görünüyor. Artık ağırlaşan sorunların varlığını kabullenerek, bu sorunların yine ancak kendileri tarafından aşılabileceği propagandası yapıyorlar. Bir anlamda vatandaşın muhalefete yönelmesini ve güven duymasını engellemeye çalışıyorlar. Kısacası, muhalefetin ‘güven sorunu’na oynuyorlar! Muhalefetin bu gerçeği görerek, vatandaşın güvenini kazanması ve ülkeyi bugünkü iktidardan çok daha iyi yöneteceğini, halka kabullendirmesi gerekiyor.

 

Yalnızca ‘parlamenter sistem’ hamlesi yetmez

Muhalefet liderleri, önümüzdeki günlerde, üzerinde ortaklaşıp uzlaştıkları ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ bildirgesini açıklamaya hazırlanıyorlar. İktidar sözcülerinin, sanki böyle bir sorun varmış gibi‘oturma düzeni’ni dillerine dolayıp, muhalefetin bu hamlesini şimdiden itibarsızlaştırmaya çalışmaları ilginçtir. Bu onların korkusunun ve tedirginliğinin işaretidir. Ancak muhalefet partilerinin sözcüleri ve temsilcileri de böylesi spekülasyonlara / algı oyunlarına fırsat vermemelidir.

Muhalefet partilerinin bu ortaklaşmasını ve birlikteliğini son derece önemsiyoruz. Muhalefet liderlerinin ortak bir fotoğraf vermesi ve kamuoyunun önüne birlikte çıkması elbette önemli ve olumlu gelişmedir. Ancak bu çabalar farklı alanlarda da sürdürülmelidir.

 

Ortak bir ‘ekonomik ve sosyal program’

Vatandaşın bugün en can alıcı gündemi ve konusu geçim kaygısıdır, ekonomik sorunlardır. Bu iktidardan umudun kesen seçmen, öncelikle ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretecek bir seçeneğin peşindedir. Haklı olarak da bu konularda mesajlar duymak isteyecektir / istemektedir.

Muhalefetin bu gerçekliği görüp kavrayarak, hızla kendisini hazırlaması gerekmektedir. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ çıkışının ardından, ivedilikle ‘ortak bir ekonomik / sosyal program ve eylem planı’ hazırlanıp kamuoyuna duyurulmalıdır. Muhalefetin, halk ve seçmen nezdinde, umudu ve güveni büyütmesinin /yükseltmesinin yolu da buradan geçmektedir.

‘Muhalefet ne yapmalı, nasıl yapmalı?’ sorunsalını tartışmayı ve bu soruya yanıtlar aramayı sürdüreceğiz.