Ege’de zeytin bir şenlik. Binlerce yıldır süren bir şenlik. Persler ve Grekler bir birbirlerinin zeytinlerini yakarmış savaşta! Artık birkaç hafta içinde fabrikalar kapanır. Uzun yıllar “Bir kilo et eşittir, bir işçi yevmiyesi, eşittir bir kilo zeytinyağı” diye bir denklem vardı. Eskiden idi bu! Bu denklem zamanla iyice anlamsızlaştı.
Bir kilo zeytinyağı diğer Akdeniz ülkelerinde 4-5 TL civarında iken, bizde 5-6 TL idi. Yıllardır bu yaklaşık beş TL seviyesini de tuttu. Para değerini kaybetti. İşçi ücreti arttı. Çok değil bundan 8-9 yıl önce 12-15 TL günlük toplama yevmiyesi iken şimdi bu günlük 120 TL civarında. İşçinin nakliyesi için ödenen para arttı. Bugün 50 TL’ye zeytinyağını satıyor üretici. İspanya ve İtalya’da da yaklaşık ayni para ama üretici litre başına destek alıyor.
Ayvalık, Çeşme, Muğla gibi sayfiyesi bol bir yerde iseniz, günde 150 TL’ye toplayıcı bulmak bir nimet. Urla’da 200 TL isteyen bile oluyor!
Şimdi bir kilo et fiyatını da aştı zeytin yevmiyesi. Bir işçi günde 80-100 kg ortalama toplasa ve Delice’den 11-15 kg’da bir kilo, bakımlı tarladaki zeytinden 4-5 kg’da bir kilo zeytinyağı çıksa, varın siz hesap edin, zeytin üreticisinin durumunu.
Tabii sadece toplama ücreti ile ürün olmuyor! Ürün eşittir ilaç, gübre, sürme, budama, arazinin amortismanı, artı mazot, sulama, sulama tesisinin kurulumu, tamiri, elektrik ve diğer işçilik ücreti falan diyerek hesabedecek olursanız, hepten içinden çıkılmaz bir denklem oldu.
ABD’deki mazot benzin veya elektrik fiyatının iki mislinden fazlasını ödüyor Türk çiftçisi.
İşçilik ücretine gelince, bir de sanki ayranımız kabardı. Osmanlı hayalleri falan gibi megalo fikirler hepimizin ayağını yerden kesti. ABD’de tarım işinde Meksika’dan göçmen işçi geliyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaleti Ege yöresine benzer iklimi ile önemli bir tarım merkezi. Fıstık badem (Non Pareil) toptan fiyatı orada da bizdekinin ayni ama nasıl oluyorsa toptan fiyatının altına bademi buraya ihraç edebiliyor ABD’li tüccar. ‘Nasıl oluyorsa’nın açılımı tabii devlet desteği. Orada ikibin-beşbin dönüm arasına küçük işletme deniliyor. Bizde ise 200 dönüm iç güveyinden hallice bir bahçe. Tabii eğer kıraç arazide erozyon ile mücadele eden bir üretici iseniz, haliniz epeyce daha acıklı. Tarla’da 6 yılda verdiğini zeytin ağacı yamaçta, kepir toprakta veya taşların arasında 20 yılda vermiyor. Tarlada 1000 ağaç ile ‘borderline’(kepir arazi) tabir edilen taş çölü haline gelmekte olan arazide 7000 ağaç aşağı yukarı ayni verimi veriyor. Hem de işçilik daha meşakkatli.
Azerbaycan’da Hazar kıyılarında yerlere dökülen ve kimsenin toplamadığı zeytinleri görünce şaşırmıştım. Urla’da da durum böyle ve bizim petrolümüz yok!
Bir ülkenin tarımı, o ülkenin bağımsızlığı demektir.
Ne dersiniz? Yıllardır lider sultasından daha ferah bir seçim kanununa geçemeyen değerli makam arabalı, korumalı politikacılar ve önemli bürokrat kardeşlerimiz, sanki biz üreticilerin sırtı ağrımaya başladı gibi bir hisse arada kapılıyor musunuz?