Son yıllarda tarikat evi, tarikat yurdu olarak adlandırılan; kendi içine kapanmış, devletin denetiminden uzak yapılanmalar bütün illerimize, ilçelerimize, mahalle ve hatta köylerimize yayılmıştır. Bu yurt ya da evlerde siyasal İslamcı teşkilatlar tarafından uygulanan beyin yıkama yöntemi ve telkinlerle ikna edilen çocuklarımız ve gençlerimiz milli değerlerimize karşı kışkırtılırken, ikna olmayanlar; ailelerinin, çevrelerinin, tarikat ve cemaatlerin baskı, şiddet ve zorlamalarına maruz kalmakta, dışlanmakta, çıkmaza sokulmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde saplandığı çıkmazdan kurtulamayan bir gencimiz çaresizlik içinde hayatına son vermiştir. Bir tarikat evinde kendisine yaşatılanları, çaresizliğini, umutsuzluğunu kayda alarak hayatına son veren tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara Türk Milleti’ne karşı son görevini yerine getirerek aramızdan ayrılmıştır. Enes Kara hayatına son verirken milletimizi adeta yakasından tutarak silkelemiştir. Bu yazıyı okuyanlara Enes’in bıraktığı videoyu tekrar tekrar izlemelerini, gözlerindeki çaresizliğe ve umutsuzluğa dikkatle bakmalarını, söylediklerini dikkatle dinlemelerini, Enes’i kendi evlatlarının yerine koymalarını öneririm. Enes ne ilktir, (böyle devam ederse) ne de son olacaktır. Tarikat ve cemaat yuvalarında evlatlarımızın maruz kaldığı psikolojik telkin, zorlama, baskı, şiddet, istismar son yıllarda artık gizlenemez hale gelmiştir. Tarikat ve cemaat yuvalarında “din eğitimi” adı altında verilen telkinler ciddiyetle sorgulanmalı, dini gerçeklerle uyumlu olup olmadıkları ve gençlerimizin üzerindeki psikolojik etkileri incelenmeli, milli değerlerimizle birlikte manevi değerlerimize, ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza ve gençlerimize de gerçek anlamda sahip çıkılmalıdır.
Bu olayda İl Milli Eğitim Müdürlüğünün ve adli makamların duruma el koyduğu söylenmektedir. Bence durum, “münferit bir olay” seviyesini çoktan aşmış, milli bekamızı ilgilendiren boyuta ulaşmıştır. Bir tarafta milli değerlerine saygısızlıkta sınırları aşan çocuklar, bir tarafta çaresizlik içinde ölümü seçen gençler, bir tarafta akıl dışı telkinlerle beyni yıkanan, yaşadıklarını kabullenerek militanlaşan, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman olarak görenler, diğer tarafta da topluma dayatılan baskı ve korku ortamında sessiz kalmayı tercih edenler… asıl önemlisi de bu ortamdan çıkar sağlamak için ateşe benzin dökenler… Duruma el koyan ve el koyması gereken bütün makamlar ve hatta bütün toplum bu üzücü olayın neden ve sonuçlarını, ülkemizin nereye götürüldüğünü sorgulamalıdır.
Enes Kara’nın kayıtlara “intihar vakası” olarak geçirilmesi sorunu çözmeyecektir. Bence hem milli hem de manevi değerlerimiz çok ciddi tehdit altındadır. Ülkemizdeki siyasi ortam, siyasi ortamdan nemalanan çevreler, aileler, ana-babalar, eğitim sistemimiz, eğitim sisteminde etkisi olan ve sistemi dönüştürmeye çalışan tarikat ve cemaatler, Türk Milletini; din, mezhep, kültürel değerler ve etnik aidiyet üzerinden bölüp parçalamaya çalışan bütün iç ve dış odaklar masaya yatırılmalı, sorun ivedi olarak ele alınmalı, çözüm üretilmelidir. Böyle devam etmesi halinde Türk Milletini nasıl bir geleceğin beklediğini ciddi ciddi düşünmek gerekmektedir.