Gençlik yıllarımızın ikonik şarkılarından biri, “Nerden başlasam, nasıl anlatsam” diye başlardı. Söz yazarı, yaşananların o kadar etkisinde kalmıştı ki, nereden başlayıp, nasıl anlatacağını kestirememişti bir türlü!. Ben de, Britanya adasında dönen dolapları, olup biten maskaralıkları tek tek anlatabilmek için nerden başlasam, nasıl anlatsam diyorum.
Yılın sondan bir önceki haftası malum Hıristiyan aleminde Christmas haftası.
Christmas deyince, aile, hediyeler, gülen yüzler, kavuşmalar, iyi dilekler, mutluluk, şans, yenilenme gibi içinde sayısız pozitif titreşimi yayan konular var. Peki, hükümet, ülke ve halk açısından bakıldığında Christmas’a yakışır günler mi yaşıyor Birleşik Krallık?
Hükümet, iktidar partisinin kendi içindeki kaynamalarıyla, Başbakanın garip garip halleriyle, Başbakanlık konutunun yaptığı tuhaf açıklamalarla, medyaya parti içinden sızan fotoğraflarla Christmas tatiline girdi.
Ülke, günlük 100 bine dayanan vakalarla, bir gün yüzlerce can kaybıyla, yazılım alt yapısı çöken Ulusal Sağlık Sistemi NHS’in bir türlü yoluna giremeyen teknik problemleriyle, Omicron varyantı nedeniyle erkenden kapanan okullar yüzünden çaresiz kalan ebeveynleriyle, hasta kabulünü durduran Semt Poliklinikleriyle, rezervasyon iptalleri yüzünden ellerinde tonlarca yiyecek -içecek patlayan restoranlarıyla ve gelmekte olan “dev” bir dalganın yarattığı korkularla Christmas tatiline girdi.
Halk, maalesef “Şaklaban” bir Başbakanla bu işin yürüyemeyeceğini, test kiti bulmanın mucize, hastanelerden rutin kontroller için randevu alabilmenin ise hayal olduğunu, enflasyonun tahmin edilen duble rakamları bile geçip, rekora doğru gittiğini, hayatın her geçen gün daha da zorlaştığını anlayarak Christmas tatiline girdi.
Yılın son haftalarında, kabinedeki “çürük elmalar” tek tek ortaya çıkarken, “ben sizinle aynı gemide olmak istemiyorum” diyip, batan gemiyi terk edenler de var. Boris Johnson, parti içindeki gücünü koruyamıyorken, ülkeye nasıl liderlik yapacak diyen ana muhalefet partisi her geçen gün haklı çıkmaya devam ediyor.
Yaklaşan dev dalganın yıkıcı etkilerini azaltmak için Parlamento’da yapılan oylamalarda iktidar partisinin 365 sandalyesinin 100’ü Başbakana karşı oy kullandığına göre, ana muhalefet partisinin haklı olduğunu görmemek için “kör” olmak gerekiyor.
Başbakanın en güvendiği adamlarda bile bir boş vermişlik, bir eksen kayması gözden kaçmıyor.
Firmalar, restoranlar, tiyatrolar, sinemalar, eğlence yerleri Omicron varyantının jet hızıyla yayılması nedeniyle sürekli rezervasyon iptalleri alırken, “Yılın Adamı” seçilen Hazinenin başı Rishi Sunak’ın, Amerika’da bir iş toplantısında olduğu ortaya çıkıyor ve apar topar ülkeye dönüp, apar topar “kurtarıcı bütçe” hazırlıyor ve 1 milyar Sterlin’lik “hibe” paketini açıklıyor. Ama zararı çok çok daha fazla olan esnaf bunu da yeterli bulmayıp, hükümete veryansın ediyor.
Brexit Bakanı Lord Frost’un, “bir gece ansızın” istifa etmesinin ardından, iki gün içinde, Dışişleri Bakanı Liz Truss’ın görevlerine ilave olarak, Frost’tan boşalan görevin de verildiği duyuruluyor.Başbakana olağanüstü bağlılığı ile adeta gözbebeği olan Truss’ın ne liyakatı sorgulanıyor ne de başka bir isim düşünülüyor.
Bunlar olurken, Başbakanlık konutunun arka bahçesinde, milletin evlerde hapis olduğu, üç kişinin bile bir arada olmasının yasak olduğu günlerden birinde, ellerinde şarap ve peynirle, Başbakan’ın, karısının ve konut çalışanlarının fotoğrafları basına yansıyor.Basın merkezinden yapılan açıklama, o fotoğrafın bir “iş toplantısını” yansıttığını, herhangi bir kutlama yapılmadığını söylüyor. Peki halk bu açıklamaya inanıyor mu? Tabi ki hayır! Halk “aptal” yerine konmamak için direniyor, tepki gösteriyor.
Ez cümle, ülkede, dikişler patlak veriyor, Boris yama yapıyor. Tam yama iyi oldu, bi daha patlamaz derken başka bir yerden yine dikiş patlıyor. Bu gidişat halk tüm dikişleri söküp atana kadar devam edecek gibi görünüyor.
Güzel ülkem Türkiye’nin ekonomisinde yaşananlara baktığımda ise, BBC’nin bile “dünyanın en kötü ekonomisi” diye lanse etmesini, ardından piyasaya yapılan müdahaleyi, travmatik bir şekilde alt üst olan finansal dengeleri göz önüne aldığımda, her iki ülkenin de, şartları ve içerikleri farklılıklar gösterse de “çivisi çıkmış” vaziyette olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Birleşik Krallık’tan selamlar ve tüm Hristiyan alemine Merry Christmas.