Arka arkaya gelen skandallar nedeniyle, Boris Johnson’ın istifası istenirken, Omicron varyantının jet hızıyla ilerlemesi bir nevi Johnson’ın koltuğunu korumasını, istifa çağrılarının şimdilik kesilmesini sağladı. Neden mi?
Birleşik Krallık’ta, “kriz ve tehlike anında akan sular durur, iktidar-muhalafet tek vücut olur” prensipi yine işe yaradı da ondan.
Nasıl mı?
Başbakan, Britanya halkını korumak için, her türlü fedakarlığı yapan ve yapmaya hazır, ‘Koruyucu Lider’ rolünü en iyi şekilde yerine getirdi. Omicron varyantı ile ilgili alınması gereken önlemlerin Parlamento’da oylanmasında, ana muhalefet partisinin de desteğini aldı ve dört ana madde onaylanarak, Parlamento’dan geçti. Bu oylama neticesiyle pandemi alarm seviyesi, “oy çokluğuyla” 4’e yükseltilmiş oldu. Bu oldukça önemli çünkü pandemi alarm seviyesi 5 seviyeden oluşuyor. Beşinci seviyeye gelindiğinde tam kapanma oluyor ki şu an kabul edilen Seviye 4’te de önemli kısıtlamalar yer alıyor.
Omicron varyantı vakalarının her iki günde duble ilerlediği göz önüne alındığında, aslında Seviye 5’in de ihtimaller dahilinde olduğu apaçık ortada.
Dışardan bakıldığında, Parlamento’dan çıkan bu kararla, “krizin” kontrol altında tutulduğu söylenebilir ancak aslında konu bu kadarla sınırlı değil çünkü içinde başka hikayeleri de barındırıyor.
Mesela, Boris Johnson’ın “gaf” yapmadan geçirdiği bir hafta yok, özür dilemeden hükümeti yönetemiyor, o kadar çok hata yapıyor ve yapılmasına engel olamıyor ki, her defasında çıkıp özür diliyor, sorumluluğu üstüne alıyor. O kadar çok özür dileyince de inandırıcılığı kalmıyor, saygınlığı ve güvenilirliği zayıflıyor.
İşte, Parlamento’da yapılan oylamada da, kendi partisindan 100 milletvekili Başbakan’a karşı oy kullanarak aslında bir bakıma parti liderine duydukları güvenin azaldığını göstermiş oldular.
Parlamentodaki oylamadan birkaç gün önce yapılan kamuoyu anketinde, nüfusun % 60’ının Başbakanın istifasını istediği göz önüne alındığında, aslında Boris Johnson yılı son derece yıpranmış bir şekilde bitiriyor.
İktidar partisinden 100 milletvekilinin Başbakanın öneri paketinin aleyhine oy kullanmaları, destek vermemeleri bugüne kadar Parlamento’da yaşanan en büyük “başkaldırı”.
Başbakan’ın, kendi partisindeki milletvekillerinin desteğini kaybediyor olması Birleşik Krallık parlamentosunda “sürdürülebilir” bir durum değil çünkü böyle giderse bu sefer Başbakan’ın hükümete liderlik yapamaması sorgulanır, oylanır ve Başbakan görevi bırakmak zorunda kalabilir.
Demokrasilerde sistem böyle çalışıyor.
Demokrasilerin sarsıldığı ülkelerde ise nasıl işlediğini anlatmama gerek yok ama en özet haliyle parlamentoda sandalye çokluğuna sahip parti istediği kararı çıkartıyor. Parti içinden Başbakana karşı oy kullanmaya da kimse cürret edemiyor.
İşte, Birleşik Krallık’taki biz Türkler açısından, özlediğimiz ve imrendiğimiz görüntüler olması sebebiyle, izlenmesi en keyifli yönde bu.
Milletvekilleri, Başbakan ve Muhalefet Partileri, Parlamento Etiğini bozmadan,parlamentoda kıran kırana mücadele ediyor, görüşlerini rahatlıkla ifade ediyorlar. Başbakan’a her milletvekili soru sorabiliyor, eleştirebiliyor, aldığı cevaptan tatmin olmadıysa ısrar edip, tartışabiliyor ama hepsi “etik” içinde.
Türk medyasını tararken gözüme bir fotoğraf takılıyor.Yumruğunu sıkıp, gözlerinden savaşçı ateşi fışkıran, iktidar partisi milletvekillerinden eski futbolcu olan birinin fotoğrafından bahsediyorum.
Bir zamanlar Birleşik Krallık’ta Birmingham’ın takımı Aston Villa’da top koşturmuştu.
Evet diyorum, sadece top koşturmuş gerçekten, kendisini, şu demokrasi beşiği ülkede geliştirmek için hiç yormamış. Geldiği gibi dönmüş memlekete ve futbolu bıraktıktan sonra siyasete girmiş. Oysa, birazcık bu ülkedeki sistemi öğrenmeye çalışsaydı, Türkiye’de siyasete girdiğinde “Etiğin” ne olduğunu bilir, ona göre davranırdı.
Neyse, gelelim Britanya’daki duruma!
Başbakan, ne kadar “işe yaramaz” olursa olsun, şu anda şansı yaver gitti ve koltuğunu şimdilik korudu. Öte yandan, parlamento ne yaptı-ne etti, halkın sağlığı ve güvenliği için sağduyulu kararlar aldı, milletvekilleri de ne olursa-olsun, birbirlerini eleştirdiler ama gözlerini çıkarmaya kalkmadılar, yumruklarını konuşturmadılar.
Britanya, Christmas tatiline girmeye, kabus yıllardan biri olan 2021’i bitirmeye hazırlanırken, yine demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü, etik kod ve gelişmişlik dersi vererek, iktidarda, tarihinin en işe yaramaz Başbakanlarından biri olmasına rağmen, 2022’ye merhaba demeye hazır gibi görünüyor.