Büyük şairimiz Nazım Hikmet, ‘Beş satırla’ şiirinde ne de güzel anlatmış hayatın diyalektik akışını: “Annelerin ninnilerinden/ spikerin okuduğu habere kadar,/ yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,/ anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,/ anlamak gideni ve gelmekte olanı.”
Aslında bu anlamlı dizelerden yola çıkarak ve onların aydınlığından günümüzün gerçekliğine ışık tutarak, bugünün Türkiye’sinin siyasal görünümünü irdeleyebiliriz.

İktidar çözülüyor
Son dönemde giderek daha da ağırlaşan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar karşısında iktidar zorlanmakta, politika üretme becerisini ve gündem oluşturma inisiyatifini kaybetmektedir. Bu nedenle de ülke yönetimi, tıpkı hazan yaprakları gibi, iç/dış siyasal sorunların ve önemli toplumsal gelişmelerin önünde savrulmaktadır.
İşte bunun içindir ki, TÜSİAD’ın-gecikmeli de olsa- ‘geleceği inşa’ çıkışı örneğinde olduğu gibi; uzun zamandır sessiz kalan toplumsal kesimlerin temsilcileri, yeni bir pozisyon alma ve bunu sergileme tavrına giriyorlar. Bürokraside ve kamu yönetiminde farklı duruşlar ve tavırlar ortaya çıkıyor. TÜGVA meselesi ve benzeri tartışmalı konularla ilgili yeni bilgiler ortaya saçılıyor. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiye yönelik çağrısını, bu süreci daha da tetikleyecek ve hızlandıracak bir gelişme olarak değerlendirmek gerekiyor.
Yeni bir dönemin işaret fişekleri!
İktidar cephesinde bütün bunlar yaşanırken, elbette muhalefetin tavrı da merak ediliyor. İktidardan yüzünü çeviren seçmenin önemli bir bölümü, yüzünü, yönünü, gözlerini ve kulaklarını muhalefet blokuna çeviriyor. Başta Millet İttifakı’nı oluşturan partiler olmak üzere, muhalefetin hazırlıkları önem kazanıyor.

Bu bağlamda, Millet İttifakı’nın iki önemli bileşeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’in son buluşmalarını önemsiyoruz. Yine muhalefette yer alan altı partinin yetkililerinin bir araya gelip, başta iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş olmak üzere yeni dönemle ilgili hazırlık çalışması başlatmaları, çok önemli bir gelişmedir. Biz bu çalışmaları, ‘yeni bir dönemin işaret fişekleri’ olarak değerlendiriyoruz. Bu çabaların içeriğinin ve kapsamının daha da genişletilip güçlendirilebileceğini düşünüyoruz.
Muhalif Z kuşağı
‘Gideni ve gelmekte olanı’ gösteren bir başka işaret fişeği ve önemli gösterge de elbette kamuoyu araştırmalarıdır. Ardı ardına yapılan araştırmalar, iktidarın güç kaybettiğini, buna karşın başta ‘Millet İttifakı’nı oluşturan partiler olmak üzere genel olarak muhalefetin gücünü artırdığını ortaya koyuyor.

Birbirine yakın ve benzer sonuçlar veren kamuoyu araştırmaları içerisinde, en çok dikkatimizi çeken ve önemsediğimiz araştırma, ORC’nin gerçekleştirdiği ‘Z kuşağı’ araştırması oldu. Seçimlerin 2023’te gerçekleşmesi durumunda 9 milyonun üzerinde bir seçmen potansiyelini oluşturan bu kuşakla ilgili verilerde; AKP’ye oy vereceklerin oranı yüzde 13 olurken, CHP’ye oy vereceklerin oranı yüzde 34 olarak çıkıyordu.
Muhalefet, yol haritasını sadeleştirmelidir
İşte bütün bu gelişmeler, ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak kuşakların ve kesimlerin yaklaşımlarının önemini ortaya koyuyor. Bu bağlamda, ülkeyi yönetmeye hazırlanan muhalefetin tavrı ve hazırlıkları daha da önem kazanıyor. Yönetsel sistemi değiştirme hedefiyle bir araya gelen muhalefet partilerinin, öncelikle bunun yol haritasını en sade ve yalın biçimde oluşturmaları, sonra da en anlaşılır şekilde kamuoyu ile paylaşmaları gerekiyor.
Muhalefetin bütün bu hazırlıklarından rahatsız olan iktidar çevrelerinin, kamuoyunda kafa ve kavram karışıklığı yaratmasına fırsat verilmemelidir. Bir başka önemli konu, muhalefetin olası cumhurbaşkanı adayının, iktidar yanlılarınca şimdiden etkisizleştirilmek ve itibarsızlaştırılmak istenmesidir. Muhalefetin siyasal stratejisi halka çok iyi anlatılarak, buna izin verilmemeli ve bu oyun bozulmalıdır.
Parlamento seçimi de çok önemli
Muhalefetin izlediği siyasal strateji gereği, ortaklaşmanın temelini oluşturan sistem değişikliğinin gerçekleşebilmesi ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilebilmesi için, önümüzdeki dönemin meclis yapısı ve aritmetiği de çok önemlidir. Bu nedenle, iktidarın önümüzdeki seçimleri yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden konuşturup tartıştırma oyununa gelinmemelidir. Parlamento seçimleri de en azından cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemlidir ve yaşamsaldır. Muhalefet, hazırlıklarını ve söylemini bu gerçekliğe göre oluşturmalıdır.
Unutulmamalıdır ki ‘gidenin ve gelmekte olanın’ ayırdında olan halkımızın büyük çoğunluğu; bütün bu gelişmeleri, ilgiyle ve dikkatle izlemektedir.