Nankörler; Atatürk, Ayasofya’yı “yeniden kilise olmaktan” da kurtarmıştır!..

Mail kutuma, internetten gelen bir fotoğraf düştü; “işgal günlerinde” neredeyse bütün Avrupa gazetelerine yayınlanmış bir fotoğraf… Arkasındaki Yunanlı askerin tuttuğu Türk (Osmanlı) askerinin fesine Bulgar Subayı “haç” çiziyor…

Osmanlı’nın son dönemlerindeki bu acı tablonun yanında “çok daha acı gerçekler” vardır.

Bunların başında Osmanlılar döneminde, “İstanbul” adının Avrupalılar başta dünya ülkelerince tanınmaması ve sadece “Türklerin söylediği bir isim” olması” geliyordu. Batılılar resmi yazışmalar başta “Konstantiniye, Konstantinopolis” adını yazıyor ve söylüyorlardı, Dünya basını da “bu isimleri” kullanıyordu, haberlerinde…

Eğer, İngilizlerle Fransızların işgal ettiği İstanbul’da, “şehrin anahtarını İngilizlere teslim ederek” ülkeyi terk eden son Osmanlı Padişahı’ndan sonra, Atatürk “İstanbul’u işgalden kurtarmasa ve İstanbul’un adının ‘İstanbul olduğunu’ yasaklamalar ve resmi yazışmalarla bütün dünyaya kabul ettirmese, bütün dünya İstanbul’a “Konstantinopolis” demeye devam edecekti.

Dahası ve elbette, “işgalci” İngilizler ve Fransızlar, “Ayasofya’yı yeniden kiliseye dönüştüreceklerdi!..”

İstanbul’u kurtaran, Konstatinopolis’i “İstanbul yapan” ve de “Ayasofya’nın yeniden kilise yapılmasını engelleyen” Atatürk’tü ve ne yazık ki, “TC vatandaşı olan” bazı nankörler, “sapık bir düşüncenin esiri olarak”, Atatürk’ün “İslam Dinine yaptığı büyük hizmetleri” de inkar ederek, üstelik “bu gerçekleri bile bile” hâlâ “Atatürk düşmanlığı yapıyor” ve de Türk’ün Atası’na “kafir – zalim” diyorlar; lanet onlara!..

Erdem ve… Politika

Bugün her vicdan sahibi, her idrak ve izan sahibi, Müslümanlığın, “Müslüman” diye geçinenlerden ne kadar uzak olduğunu görmenin ıstırabındadır.

Ali Naili Erdem

++++++++

Sözün Özü

Bu hafta “Sözün Özü” (E) Koramiral Ekmen Totrakan’dan: “İstanbul’un, adını tarihe silinmeyecek bir şekilde kazıyan Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilişinin 568’inci yıldönümü, özellikle ışık gösterileri bakımından görkemli bir şekilde kutlandı, kutlu olsun ve hatta her sene daha da görkemli törenlerle kutlansın.

Pek ala, İstanbul’u, elleri ile işgal kuvvetlerine teslim edip kaçan kim; bir Osmanlı Padişahı. Devamla yine sorayım; Anadolu’da Türklüğü silecek bir işgale karşı ayaklanıp, bastığı her karış toprağı, ‘Vatan’ yaptıktan sonra, İstanbul’u 2. defa fethederek düşman elinden kurtarıp, Fatih’in emanetine sahip çıkan ve Fatih’i kabrinde huzura kavuşturan kim; Gazi Mustafa Kemal.

O zaman ‘İstanbul’un resmî kurtuluş günü olan 6 Ekim 1923’ neden daha da görkemli törenlerle kutlanmaz?”